10/10/2012 | Yazar: Emre Korlu

Tencereli, tavalı topluluk transları burada barındırmam diye bağırırken, tam da o saatlerde büyük olasılıkla, Bülent Ersoy’un o sarsıcı sesi sokak, cadde, apartman, kafe, bar ne var ne yoksa sallayıp taş üstünde taş bırakmıyordur.

Dün, Ernesto’nun ölüm yıldönümüydü. Bu da dünün tam da üzerine yazılmış dönme bir yazarın makalesi olsun istedim. Avcılar kızmazsa tabi(!)
 
Tencereli, tavalı topluluk transları burada barındırmam diye bağırırken, tam da o saatlerde büyük olasılıkla, Bülent Ersoy’un o sarsıcı sesi sokak, cadde, apartman, kafe, bar ne var ne yoksa sallayıp taş üstünde taş bırakmıyordur. Herkes hep bir ağızdan şemsiyesi pırlanta taşıyla giydirilmiş bir transeksüel’in şarkılarını söylüyordur. Onun arabası var misali yatak odasında tüylü terlik giyip giymediğine kadar her şeyi merak ediliyordur. O, kimine göre çok mükrek, kimine göre ise despot lakin Bülent Ersoy’dur neticede, başında trans eki almamış haliyle halkın sanatçısı…
 
***
 
Gelelim Meis sitesine; yani Avcılar halkını galeyâna getirip buradaki trans orospuları linç edelim düşüncesini çocuklarına bile empoze edip bulundukları yerde ateş yakmaya meyilli 50-60 kişilik o namusu eteğin altında arayan insancıklara...
 
Yine gelelim; “sitemizde orospu çalıştırmayız, müşterileri gelip bizim zilimize basıyor; yanlışlıkla da olsa bu durum çocuklarımızı eşlerimizi tedirgin ediyor.” diyen arkadaşlarımızı linç etmek için en uygun yer olarak gördükleri camii önünü mesken edinen o site sakinlerine(!) ne yapmaya çalıştıklarına...
 
Sahi, onlar ne yapmaya çalışıyordu?
Bu insanlar fuhuş’u bahane edip ses sanatçısı transeksüel Sultan’a da aynı tehditlerde bulunup, “Travestileri burada yaşatmayız, PKK ile nasıl savaşıyorsak onlarla da savaşırız onları buradan temizleyeceğiz” diyorlarsa bu linç girişiminin protesto kılıflı çanak çömlek yürüyüşünün asıl nedeni fuhuş olabilir miydi?
 
Transfobi’nin en canavar yönünü görüyorduk geçtiğimiz cumartesi, geceye kapı dayamış bir saatin eşiğinde camii önünde toplanmaya başlayan bir kalabalıktan bahsediliyordu; oh neyse ki arkadaşlarımız sitede değilmiş diye biraz da olsa rahatlamaya çalışıyorduk bulunduğumuz yerde ve orada...
 
O sitede buluşuyordu LGBTT; koca bir kalabalık arkadaşlarımızın yalnız olmadıklarını gösteriyordu. Düşmana nispet yaparcasına...
 
Küçük çocukların yıkanan beyninde nefret büyüyordu. Hiç tanımadıkları ablalarına ağabeylerine karşı kin besliyorlardı. Nedenini bile bilmeden. Sonra basın mensupları sonra polisler... Polisler linç girişimini haber almıştı elbet; tepkisiz, toplanan kalabalığı izliyorlardı. Ortada hiçbir şey yokmuş gibi…
 
Şimdi orada yaşayan trans arkadaşlarımız için daha da büyük adımlar atma zamanıdır dedik ve her cumartesi bu protestolar vuku bulacak başlığı altında tehditler savuran apartman sakinlerine(!) suç duyurusunda bulunma kararı aldık.
Her elini kolunu sallayanda bir rahatlama duygusu bırakan ölümlerimize engel olabilmek için evlerinden semtlerinden kovulmaya çalışılan LGBTT için kolları sıvadık.
 
İşte tam da bugün, bu aldığımız kararı eyleme dönüştüreceğiz.
 
Daha güçlüyüz 
 
Biz o cumartesi gecesi bu kararı alırken birbirlerine baklava ikram eden mahalle soytarılarını da unutmadık; D- 100 karayolunda çok değerli bir yerde bulunan(!) Meis sitesi’nin sakinlerini de...
 
Fuhuş’u bahane edip transseksüel arkadaşlarımıza evlerinden çıkmaları için bir hafta mühlet verirken içine girdikleri rant kavgasında açığa çıkma düşüncesiyle depremde en çok zarar gören ilçenin, kentsel dönüşüm sürecinde önem kazanan, Meis sitesinde kendine ev almış dört transeksüel bir yana, diğer beşinin kirada oturdukları evleri bile göz hapsine alan ve bu insanları evlerinden edip evlerini ucuza kapatmak istercesine bakan gözler de ilgimizi çekti. Bazı site sakinlerinin biz onlarla iyi geçiniyoruz; bize bir zararları olmadı deyişleri de... 
 
Yani aslolan fuhuş’un çevreye yaydığı gürültü(!) değil çıkar hassasiyetiydi(!)
 
-ve ajitasyon; çocukların meydana çıkıp ebeveynlerinin öğrettiği dille konuşmasıyla, sahne kapandı. Bir dahaki cumartesi tekrar görüşünceye kadar oyun durdu.
 
Sözüm ona, orada yaşam mücadelesi veren transeksüeller yan oyuncu, konu ise fuhuş’tu. Ne olduğundan habersiz meydana gelebilecek tüm tehlikelerden önüne geleni korumaya çalışan da Rottweiler cinsi Alex adlı köpek…
 
***   
 
Nerede kalmıştık. Ha, Bülent Ersoy diyorduk…
 

Etiketler:
İstihdam