28/03/2014 | Yazar: Ramazan Başar

Seçim otobüslerinde aynı nakaratlar: Sosyal Belediyecilikte çığır açmaya geliyoruz, sağlıkta, eğitimde, vatandaşa en iyisini (daha iyisini) vermeye adayız.

Seçim otobüslerinde aynı nakaratlar: Sosyal Belediyecilikte çığır açmaya geliyoruz, sağlıkta, eğitimde, vatandaşa en iyisini (daha iyisini) vermeye adayız.
 
Gecenin ayazında ince battaniye ve yağmurda ıslanmasın diye üzerine örttüğü naylonla, Türkiye’nin rezidans merkezindeki parkta iki büklüm yatıyor bir insan-lık. Otobüs İnönü Stadının önünden yüksek ses coşku içinde geçmeye devam ederken, bir hikâyesi olan bu insan daha fazla örtünme gereği hissediyor.
 
Soğuktan değil bangır bangır megafondan yükselen yalanlardan korunmak için sarılıyor, örselenen umutlara. Her geçen otobüs değişim vaatleriyle “insanlığın” uykusundan                                             ç-almaya devam ediyor. Düşlerinden vurulan insana hangi yaşamaktan bahseder ki                                             politikanın karanlık yüzü.
 
O sıralarda parkın az ötesinde Babil Kulesi gibi mağrur yüksekliğe sahip Süzer Plazadan, evvelki gün insan hakları ile ilgili toplantıda kokteyl ve mezeyi fazla kaçıran bir bürokrat, boğazın manzarasının tadını çıkarmak için kaldığı penceresinden kahvesini yudumluyor!
 
Üzerine çiğ damlamış insanlık hareketsiz bir şekilde uyumaya devam ediyor. Hareket ederse ıslak çimler üşümesine sebep olacak.
 
Aldığı fazla alkol ve eğlencenin dozunu kaçıran bürokrat, çalınan telefonları baş ağrısını bahane ederek kapatıyor. O yoldan geçen ve bu manzaraya vicdanı daha fazla dayanamayan duyarlı bir vatandaşın şikâyet hakkı her zamanki gibi meşgule atılıyor.
 
Riyakârlığın “bana dokunulmasın” söyleminden ibaret kaldığı dünyada herkesin üşüyeceği ya da birlikte ısınacağı bir vaadin gerçekleşeceği dünyayı yaşamak ve yaşatmak da yine biz insanlığın “icraat ve lafından” çok eylemine bakıyor. 

Etiketler:
İstihdam