23/08/2012 | Yazar: Osman Bulugil

Guardiola artık Mourinho’yla teknik adam olarak aynı havayı solumayacak. Mourinho’nun karşısında ‘tanımadığı’ Tito olacak.

Ağustos ayında sezonun ilk ‘El Clasico’sunda sahne alacak Barcelona ve Real Madrid. Mourinho’nun karşısında Pep olmayacak bu sefer. Mourinho’nun 2011 Süper kupa finalinde, gözünü çıkartma şovuna kalkıştığı ve “o kim, tanımıyorum” dediği Tito Vilanova Barcelona’nın başında olacak. Öncelikle Mourinho’nun Barcelona günlerinden kısa bir anekdota değinelim. Barcelona’da Robson’un teknik direktör olduğu 1996 Kasımında, Mourinho da Robson’un tercümanıydı… Bilbao deplasmanında (kaybettikleri maçta) Bilbao teknik direktörü L. Fernandez’le dalaşan Mourinho için Fernandez, Robson’un asistanını tanımadığını söylüyor ekliyor: “asistanlar yanında hocaları varken çenelerini kapamalı". Fernandez soyunma odasının yolunu tutarken bir Barcelona’lı futbolcu geliyor yanına. Fernandez’e rakibiyle böyle dalga geçemeyeceğini söylüyor. Fernandez’in karşısına dikilip Mourinho’nun arkasında duran Barcelona’nın 4 numarası Pep Guardiola’dan başkası değil.
 
Guardiola artık Mourinho’yla teknik adam olarak aynı havayı solumayacak. Mourinho’nun karşısında “tanımadığı” Tito olacak. 2012’nin ikinci devresinde artık Real Madrid bir anlamda, Barcelona’ya karşı, kazanamıyorsan kaybetme anlayışıyla futbol oynatmamaya yönelik tüm taktikleri, saha içi pratikleri (pepe, ramos ve tekmeler!) sergileyerek ortaya çıkarttığı ürününü tamamlamak üzere Mourinho.
 
Gelelim Barcelona’nın ne oynadığı ve nasıl oynayacağına… Guardiola’nın 2011–2012 sezonunda sık sık üçlü defansla saha çıktığını izlemiştik. Sezon içi sakatlıklar ve formsuzluk gibi problemler de bu tercihte etkenler arasında yer alıyor. Daha da önemlisi Villa’nın yokluğu ve Fabregas transferi. Villa’nın olmayışı İniesta’yı hücumun soluna kaymasına neden olurken, Fabregas’a da orta sahada yer açılıyordu. Cuenca ve Tello’yu kazanma adına önemli görevler verdi Pep. Kadro ve dizilim üzerinde fazlaca müdahalesi önünde sonunda beklenmedik telaşlı oyunu ve kayıpları getirdi beraberinde. Messi’nin, üçlü forvetin dinamizmi azaldığı için rakip defansın kalabalığı içine gömülme problemi ortaya çıkmaya başladı sezon sonuna doğru. 2–2 biten Chelsea maçında (Nisan 2012) bunu net olarak görmüştük. Chelsea maçındaki dizilime bakarsak:
 
----------------Valdes--------------- 
 -----Javier------Pique------Puyol---- 
---------------Sergio--------------- 
---------Xavi----------Fabregas------- 
----Cuenca------Messi--------Iniesta-- 
------------------Alexis---------------- 
 
Bu dizlimde Messi tam da Chelsea’nın en kalabalık olduğu yerde oynamak zorunda kalmıştı. Yine benzer bir biçimde Real Madrid’in Camp Nou’da kazandığı (2012)  maçtaki dizilime bakalım:
 
----------------Valdes--------------- 
 -----Puyol------Javier------Adriano---- 
-----------Sergio---Thiago-------------- 
---------Xavi----------Iniesta-------- 
----Alves----------------------Tello-- 
------------------Messi---------------- 
 
Dizilimdeki değişiklikler, kadro rotasyonu ve üçlü forveti tamamlayamamaları Barcelona’nın oyunundaki irtifa kaybının nedenleri. Tito’yla beraber bu iki dizilimden vazgeçmeyecektir. Kadronun durumu da, dörtlü savunmaya işaret ediyor: Muhtemel dizilime bakarsak:
 
----------------Valdes----------------          
Alves----Javier-------Pique-----Alba 
-----------------Sergio--------------- 
---------Xavi-----------Iniesta------- 
---Sanchez---------------------Villa--- 
----------------Messi---------------- 
 
Alba’nın gelişiyle birlikte dörtlü defansın daha kuvvetli kurulacağı aşikar. Villa’nın iyileşmesi de üçlü forveti kurabilme konusunda Tito’nun seçeneğini artırıyor. Barcelona, oyunsal anlamda düşüşünü bu yıl fazlasıyla bir yükselişe çevirebilir. 

Etiketler:
İstihdam