29/12/2008 | Yazar: Murathan Mungan

Bazı yıllar diğerlerine göre daha hızlı, adeta sersemletici bir rüzgâr gibi geçer. 2008 yılı benim için öyleydi.

Bazı yıllar diğerlerine göre daha hızlı, adeta sersemletici bir rüzgâr gibi geçer. 2008 yılı benim için öyleydi. Nasıl başladığını bile anlamamışken, şimdi bittiğini görüyor; yılın başından beri kendime verdiğim birçok sözü gerçekleştirememiş olduğumu biliyorum. Dün yakınlığındaydı olup bitenler; hızla akan günlerin değişen gündeminde yazılmak için kendilerini erteleyip dururken, bir sonra gelen dalganın altında kaldılar hep. Şair-Yazar Murathan Mungan 2008’in ardından 2009’a bakıyor.


Kadından Kentler'in iki aylık, on altı kentlik turu sırasında gördüğüm, duyduğum, yaşadığım şeylere ilişkin yazılmaya değer birçok konu başlığı günlerin köpüğünde söndü. Ardından Çador'un Almanca çevirisinin yayımlanması nedeniyle Almanya'daki okuma turuma ve bu yıl "tema ülke" seçilmesi nedeniyle ayrı bir önem kazanan Frankfurt Kitap Fuarı'na ilişkin izlenimlerim de öyle... Bütün bunları bir ara "Yol Notları" olarak yazmayı düşündüysem de, gündem kendi önceliklerini dayattı.

Zaman, her yüzyılda sanatçıların, yazarların temel dertlerinden biri olmuştur hep. Ama sanırım hız, değişim, gelişme gibi olgular, bizden önceki hiçbir çağda şimdi olduğu gibi en az zamanın kendisi kadar önem kazanmamışlardır. Sanatçının yalnızca zamana yetişmesi değil en az onun kadar, kendisine, düşündüklerine, duyumsadıklarına, yaşadıklarına, tasarladıklarına, hayallerine yetişmesi de ciddi bir sorun oluşturuyor çağımızda...

Bazı okurlar soruyor "Yeni şiir kitabı yok mu?" diye. Önce bu konularda birçok kez açıklamalarda bulunduğum kendi web sitemdeki "Aylık Yazı"lara dikkatlerini çekiyor, ardından dergilerde yayımlanan şiirlerimden söz ediyorum onlara. Çıkardığım sonuçlardan biri, günümüzde genel olarak insanların dergilere ilgilerinin pek kalmamış olduğu yolunda... Bir yanıyla üzücü bir durum; eskiden dergiler edebiyat gündeminin nabzını tutan, okur katında daha sıkı takip edilen ve daha ciddiye alınan yayımlardı. Canlı tutmaya çalıştığı okurun yetişmesinde, heyecanlarında önemli katkıları vardı. Zaman zaman dergilerde görünmem nedenlerinden biri belki de okura hâlâ bu bağın önemini hatırlatmak içindir.

Yalnızca şiir yayımlamıyor, bir süredir şiir üzerine yazılmış kısa metinlerimi de yayımlıyorum. Şiir hakkında çeşitli düşüncelerimi, gözlemlerimi, kimi çözümlemelerimi, saptamalarımı yazdığım ve ilk dört bölümü Elli Parça içinde yayımlanan Şiir Kitabım'dan çeşitli parçalar Milliyet Sanat dergisindeki "Origami" başlıklı köşemde her ay olmasa da sıklıkla yer alıyor. Bu metinlerin diğerleri arasında ayırt edilmesi için bir ipucu vereyim: Her metnin başlığı, yazının ilk cümlesinden oluşuyor ve uzayan cümlenin yarım kaldığı yere (...) konuluyor.

Geniş bir zamana yayılan bu kitabın ne zaman biteceğini bilemem; anlamlı ve bütünlüklü bir toplama ulaşana kadar böyle devam edeceğini sanıyorum, ayrıca bu konuda yazılmış tek kitabım olacağını sandığım için acele etmiyorum. Bu kitapla birlikte iki şey daha ilerliyor: Bir, çeşitli şiirler. İki, Şairin Romanı.

Ve kitaplara ilişkin ilk haber: 2009'un ilk aylarında yayımlanacak, iki bölümden oluşan şiir kitabımı yayıma hazırladım. Bütünüyle dergilerde yayımlanmış 51 şiir içeren kitabın adı: Bazı Yazlar Uzaktan Geçer. Adının çağrıştırdığı yanıyla, ilk baskısı 1992'de yayımlanan Yaz Geçer kitabıma bir gönderme niteliği taşıyor elbette; ama saklı bir gönderme bu. Öte yandan aradan geçen 16 yılın bende, yazımda, yazlarımda değiştirdiklerini de söylüyor. Bilirsiniz: Hiçbir yaz aynı geçmez. Birbirine benzediğini sandığınız bütün mevsimler gibi, sizi ve hayatı içten içe değiştirmiştir. Sanırım hüzünlü, içe dönük, serin bir kitap oldu bu. İpucu düzeyinde anıştırdığı saklı öyküsüyle "anlatan şiirler" diye tanımlayabileceğim, düzyazı olanaklarından yararlanan birkaç sakin şiirle başlayıp kendi içinde çoğalttığı bulmacalarıyla yavaş yavaş kendi içine kapanıyor. Adeta soğuyor kitap; mevsimin bittiğini, şiiri söyleyenin kendi kutbuna çekilmekte olduğunu ima ediyor. Kendinin kuzey kutbuna.

Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, benim on sekizinci şiir kitabım. Doğayla kurduğu ilişkide, yaşam deneyimlerini adlandırmada, gözlemleri aktarmada takındığı tutum ve bunları temalaştırma biçimleri açısından, önceki şiir kitaplarımdan en çok Başkalarının Gecesi ile arasında bir akrabalık ilişkisi kurulabilir. Kitapta yer alan şiirlerin önemli bir bölümünün farklı sayılarında yayımlandığı "Sözcükler" dergisinin editörü, şair arkadaşım Turgay Fişekçi, bu şiirlerin çok farklı bir enerji içerdiğinden söz etmişti. İnsana belki de yeni şiirler yazma hevesi veren şey, enerjilerini değiştirme, dönüştürme, yenilerini yaratabilme gücü olsa gerek. Hiçbir şair 18 kitap boyunca aynı enerjiyi tüketmek istemez sanırım.

Umarım seversiniz Bazı Yazlar Uzaktan Geçer'deki şiirleri.

2008'in ilk aylarında yayımlanacak bir diğer kitabım olan Hayat Atölyesi'nin yayıma hazırlaması adeta yeni bir kitap yazmak kadar el aldı. İçinde yaşanılan zamanın getirdikleriyle ile zamana bırakılması gerektiği düşünülenlerin kitaplaştırılması esası üzerinde yükselen bir denemeler toplamı olan Hayat Atölyesi, üç bölümden oluşuyor. İlk bölümü "İstediler Yazdım", ikinci bölümü "Sordular Söyledim" üçüncü bölümü ise "Hayat Atölyesi" başlığını taşıyor. Çeşitli dergi, gazete, seçki, albüm ve benzeri yayımlar için istek üzerine yazdığım yazılar yer alıyor bu bölümde. İkinci bölüm, çeşitli yayınların yönelttiği sorulara yazılı olarak yanıt verdiğim metinlerden yapılma bir seçme içeriyor. İçlerinden bazılarının gazete ve dergi sayfaları arasında kaybolup gitmesine gönlüm izin vermedi. Kitabın en hacimli bölümü olan üçüncü bölümündeyse 2002 yılında Milliyet gazetesinin kültür-sanat ekinde "Hayat Atölyesi" başlığı altında tam sayfa olarak yayımlanan çeşitli kültür-sanat olaylarına ve güncel konulara ilişkin kısa yazılardan yapılan bir derleme yer alıyor.

Hayatı sanata ve kültüre dönüştürmek için her gün atölyesinin kepenklerini açan birinin işi olarak okuyabilirsiniz bu kitabı. (8 Aralık 2008)



Etiketler: kültür sanat
İstihdam