02/01/2013 | Yazar: Esmeray

Her yeni yıla girerken, ‘acısı ve tatlısı ile bir yılı geride bıraktık!’ derler ya... Geriye dönüp baktığımızda pek tatlı bir şey yok. Bu yıl acı çok daha fazla yer etti belleklerimizde.

 Her yeni yıla girerken, “acısı ve tatlısı ile bir yılı geride bıraktık!” derler ya... Geriye dönüp baktığımızda pek tatlı bir şey yok. Bu yıl acı çok daha fazla yer etti belleklerimizde.

2012 yılında kadın cinayetleri katmerleşerek devam etti. Her zaman olduğu gibi mahkemeler genel olarak katilleri korudu. Hafifletici tüm sebepler uygulandı; ceza indirimine gidildi. Hâl böyle olunca da cinayetler tam gaz hızla devam etti. Kadınlar bu yıl da hayatlarında bir hafiflik hissedemedi; tersine erkekler tarafından katledildi.

Nefret söylemi sokaktan Meclis’e her yerde yankılandı. Nefret cinayetleri devam etti. Trans kadınlar hunharca katledildi. 2012 yılının arifesinde Uludere’de 34 kişinin üzerine bombalar yağdı. Sonrasındaki gelişmeler bombanın etkisinden daha da beterdi! Yetkililer çıkıp “hataydı” dediler, mahkeme olmadan tazminatlar verdiler. Yetkililer 34 savunmasız insanın ölümünü meşru gösterecek konuşmalar yapmaktan çekinmedi. İnsanlar göz göre göre katledildi; katillere dokunan olmadı halen de kimse gerçeğe dokunmaya ve bu işin sorumlularını ortaya çıkarmaya yanaşmıyor.

 
2012 yılında “erkek Meclis” kadın bedenini masaya yatırdı. “Kadının kürtaj olup olamayacağına sizler değil, bizler karar veririz” dediler. Hızlarını almadılar ve “tecavüze uğrarsanız doğurun bakarız o çocuklara!” dediler. Her zaman olduğu gibi tecavüzcüye kimse bir şey demedi. 
 
Başbakanımız 2012 yılında ve daha önceki senelerde üç çocuk doğurun söylemini beşe çıkardı. Savaş hız kesmeden devam etti. Her gün ölüm haberleri ile sarsıldık. Çoğunluk ölüm haberlerine alıştı ve bunu olağan, günlük istatistiksel bilgi olarak dinledi. Çok az insan ölümlere, savaşa gerçekten tepki gösterdi. Asker anaları ve dağda ölen insanların anaları bu yıl hep ağladı. Yıllardır ağladığı gibi... Kısaca bu konuda hiçbir şey değişmedi. Olan yine bu ülkede yaşayan kardeş halklara oldu. Açlık grevleri yüreğimizi ağzımıza getirdi... Açlık grevine verilen tepkiler insanlığımızdan utanmamıza neden oldu. 
 
Anam bacım ne diyeyim? Saymakla bitmez! Nefes alamaz hâle geldik. Tarlabaşı yıkıldı. Orada yaşayan insanlar için asla bir politika üretilmedi. Orada yaşayan insanlar görmezden gelindi. Parsel parsel iki şirkete peşkeş çekildi. Bunun adına da “Kentsel Dönüşüm” dediler. Taksim yağmalandı. Ne oluyor ne yapılıyor kimse doğru dürüst bilmiyor; yağmalama halen devam ediyor. Tarihî binalar, tiyatrolar, sinemalar, teker teker yok oluyor. Bir kültür yok edilmeye çalışılıyor. Ait hissettiğimiz tüm mekânlar dönüştürülüyor. 
 
“Bu olumsuzluklar olurken iyi şeyler de olmadı mı” diye sorabilirsiniz! Belki olmuştur; fakat bu saydığım felaketlerin yanında hiç birini görecek hâlimiz yok! Hoş geldin yeni yıl! Hoş gitmen için bu yıl geçmiş yılda yeterince ses çıkarmadığımız ve somut tavırlar almadığımız her konu için daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor. Bu yılı geçmiş yıl gibi hatırlamamak için hepimize çok ciddi görevler düşüyor.
 

Etiketler:
İstihdam