03/12/2013 | Yazar: Cenk Erdem

Gezi olayları döneminde bizim sözde pop kraliçelerinin cesaretsizliğine rağmen, Madonna’nın Türkiye’deki polis şiddetine gösterdiği tepki de yine bir dünya starı oluşunun farkını ortaya koyuyordu…

Ünlü Forbes dergisi 2013 yılının dünyada en çok kazanan müzisyenler listesini açıkladığından beri yine herkesin dilinde Madonna… 125 milyon dolarlık kazancıyla listenin zirvesine yerleşen Madonna için bizim basında da öyle başlıklar atıldı ki sormayın: “Madonna ezdi geçti”, “Herkesi geride bıraktı”, “Kraliçe tahta oturdu”… Tüm bu başlıkların hepsi de ayrı ayrı Madonna hayranlarını zevkten dört köşe yapabilecek başlıklar…
 
Madonna’ya “Hard Candy” ve “Celebration” albümlerinin Türkiye’deki resmi tanıtım partilerinden yaş günü partilerine kadar özel kutlamalar da düzenleyen bir DJ olarak, hem günlerdir ardı ardına haberlerle zirvedeki isim olduğunu tüm dünya basını da belgelerken, “Neden Madonna?”
 
Oyunun kurallarını en iyi bilen pop kraliçesinin Kasım 2013 Harper’s Bazaar kapağından beri dinmeyen haberlerine ve dedikoduları kaleme dökmeseydim de avukatı olarak vakitsiz ölürdüm…
 
Şu meşhur Harper’s Bazaar kapak öyküsündeki tecavüz trajedisi basınımızda sanki Madonna ilk kez bahsediyormuş gibi yazıldığından beri doğru haber yazan da yok… Sıkı hayranları Madonna’nın 1995 yılında İngiliz müzik dergisi New Musical Express’e verdiği röportajdan tecavüz hikâyesini zaten biliyorlardı ancak özellikle bizim basına basın danışmanlığı da yapan biri olarak yazılanlara pek şaşırıyor değilim, misal Türkiye’nin en çok satan gazetelerinden birinde İspanyol piyaniste şarkıcı başlığı atabildiklerine göre, hele hele çocukluğumda beni sinir ettiği üzere en büyük gazetelerimizin Cyndi Lauper ve Madonna fotoğraflarını sıklıkla karıştırdıklarını da hatırlayacak olursak, internet bizde ancak 1996’dan sonra yaygınlaşabildiyse, aslında ilk kez 1995’te açıkladığı tecavüz hikâyesi için attıkları başlıklar ya da yorumlar beni hiç şaşırtmıyor…
 
Trend yaratıyor
İçini döküp saçtığı yazısında çok kolay yollardan geçmediğinin altını çizmek üzere yeniden değindiği tecavüz hikayesi bir yana öncelikle cesur tavrıyla bilinen bir moda fotoğrafçısı olarak Terry Richardson’ın çektiği olağanüstü fotoğraflar tüm dünya basının hafızasına kazındı bile… Ama açıkçası fotoğrafçısından tasarımcısına moda dünyasında da birçok isim aslında Madonna sayesinde çok daha fazla ünlenmiş oldu.
 
Elbette Terry Richardson Obama’yı bile fotoğraflamış biri olarak uzunca zamandır marka bir isim, hatta o unutulmaz Japon Vogue kapağındaki çıplak vücudu etlerle sarılmış Lady Gaga çalışmasını da bilirsiniz, ama bahsettiğimiz çekimlerden önce de Mario Testino’dan Terry Richardson’a kadar popüler kültürde Madonna ile yan yana gelen hangi moda fotoğrafçısı ya da zamanında turnelerinde ya da kliplerinde çalıştığı hangi tasarımcı varsa şöhretine şöhret kattı...
 
John Galliano’dan Jean Paul Gaultier’e kadar birçok dev tasarımcıyı hayranları ve birçokları hep Madonna’dan öğrenmiş oldu, Madonna işte tam da bu yüzden trend yaratan bir isim olarak en büyük pop ikonu olmayı da sürdürüyor… 125 milyon dolarlık geliriyle 2013’ün de 1 numarası olan Madonna’nın kariyerine 1982 yılında başladığı düşünülürse, müzik endüstrisinde 30 yılı geride bıraktığı halde gözden düşmeyen başka kim var?
 
Nerede bizimkilerde o yürek?
Ne var ki bir yandan da Madonna’nın aylarca sır gibi sakladığı ve "secretprojectrevolution" adını verdiği projeyle de barış ve ifade özgürlüğü mesajlarıyla 30 yıldan sonra bir özgürlük savaşçısı kimliği de yükseltiyor…
 
Barışa hiç inanmadığım halde kendini ifade etme özgürlüğü için savaşan tavrıyla Madonna’ya politikacılardan daha çok inanıyorum… Her ne kadar o proje çok başarılı bir kısa film olmanın ötesine geçemese de bir devrim hareketi olmaktan zekice sembollerle dolu ve alt metinleri de inanılmaz zengin harika bir video çalışması olarak karşımıza çıkıyor…
 
Gezi olayları döneminde bizim sözde pop kraliçelerinin cesaretsizliğine rağmen, Madonna’nın Türkiye’deki polis şiddetine gösterdiği tepki de yine bir dünya starı oluşunun farkını ortaya koyuyordu… Nitekim Madonna Amerika’nın Irak müdahalesi döneminde de gerektiğinde gidip İngiltere’ye de yerleşip, Bush’a karşı hatta kendi ülkesine karşı savaş karşıtı tavrını da ortaya koyma cesaretini sonuna kadar göstermişti. Vatikan’a, ifade özgürlüğünü baskılayan her türlü güce, Pakistan’da kızlı erkekli okul açmaya varıncaya kadar kadınları eşitliksiz duruma düşüren her türlü gericiliğe karşı dimdik duruşu da onu farklı kılıyor, nerede bizimkilerde o yürek?
 
Lider
Madonna’nın en başından beri kendini ifade etme özgürlüğünü cesaretlendiren bir lider olduğunu düşünüyorum. Cinsellik konusunda ve her açıdan bireysel özgürlükler konusundaki lider tavrını da sürdürüyor. İşin tuhaf tarafı kimi mızmız yazarlar cinselliği anlatsa “Kaç yaşına geldi, hâlâ nelerden bahsediyor” eleştirisi yaparlarken, özgürlükler konusunda konuştuğunda da tıpkı Putin’in dediği gibi başımıza ahlak kumkuması mı oldu yorumunu yapıyorlar, durum böyleyken Madonna’nın hiç umrunda olmayan tavrı da ayrıca ilham verici, tıpkı zamanında aforoz edilip Papa’yı kızının vaftizine davet etmesi gibi, ya da MDNA turnesinde Vatikan’a poposunu açması gibi “Madonna canı nasıl isterse öyle oluyor” ve özellikle gençler Madonna’nın bu güçlü tavrından da ilham alabilirler; hatta şimdi aktif kullanmaya başladığı instagram sayesinde ekstra bir yakınlık fırsatı da doğuyor… Ancak barış muhabbetine girmesine pek de bayıldığımı söyleyemem, çünkü barışa inanmıyorum; Madonna’yı bir özgürlük savaşçısı olarak görüyorum ve bir psikolog olarak ancak kendimizle olan barışımıza ve ifade özgürlüğümüze inanıyorum…
 
Sahnede şovun marka ismi
Sahnede, kostümlerde, tavrında bir gey ikonu olarak aslında Cher, Madonna’nın da atası sayılabilir ancak karşılaştırıldığı bir başka pop dehası Lady Gaga çok yaratıcı ve başarılı olduğu halde yaratıcılığı en çok Madonna ne yaptıysa bir yolunu bulup başka bir kılıfta sunmaya yarıyor. O meşhur “Born This Way” şarkısının Madonna’nın “Express Yourself” için yeni bir versiyon gibi olduğunu yaşasa dedeciğim bile anlayabilirdi ancak “Art Pop” albümünün ilk şarkısı “Applause” videosunda bile Gaga yine yer yer “Vogue” şarkısının koreografilerini de hatırlatıyor… Hem Cher için Madonna’nın sahne işine kattığı şov anlayışının atası olduğunu düşünmesi, hem Lady Gaga’nın işlerinin ucundan bile olsa Madonna’yı çağrıştırması olsa olsa iyi bir iş çıkarma yolunda olduklarını gösterir çünkü velhasıl Billboard Hot 100 tarihinde en çok Top Ten hiti çıkaran sanatçı Madonna, nasıl konuşmasınlar? İşte belki de bu yüzden tam da hem Cher hem Lady Gaga yeni albümleri çıkmışken sosyal medya dâhil olmak üzere her yerde bol bol Madonna muhabbeti yapıyorlar…
 
Konserleri birer film seti 
Her ne kadar konserler boyunca satışlarından gelirler elde edilen hediyelik eşyaları ve benzerleri, parfümü ve “Material Girl” tekstil koleksiyonu işin içine dahil olsa da Madonna’yı 2013 Forbes listesinin en çok kazananlar zirvesine taşıyan aslında MDNA turnesi ve dudak uçuklatan geliri 305 milyon dolar… İstanbul’dan da geçen MDNA bir konser değil, bir rüya ve kaçıranlar için DVD olarak da piyasada…
 
İstanbul’da da konserin açılışını o dev buhurdanlıkla yaparken bir konser değil sanki dev bir ayin olduğunu 52 bin kişi görmüştü… Sahnede 22 dansçıyla olağanüstü görkemli bir atmosfer yakalayan konserde bir ara dansçılar trompetlerle havada uçarken izleyicinin ağzı açık kalmış, sahnede soluk soluğa adeta aksiyon filmleri çekildiğine şahit olmuştuk. İtiraf ediyorum, özellikle “Open Your Heart” şarkısını söylerken ve “Ben kalbimi size açıyorum, siz de bana açın derken”  ben de artık yerde değildim…
 
MDNA
Piyasadaki son albüme gelince yine pop müziğe burun kıvırmayı marifet sayan ve okuduğumda gözlerimi seyirten yazarlar beğenmemişlerdi fakat MDNA İngiltere’deki 12. albüm satış 1 numarası olarak Madonna’ya İngiltere liste tarihinin en çok satan solo sanatçısı unvanını getirdiği gibi piyasaya çıkar çıkmaz tüm dünyada satış 1 numarası olmayı da başardı. Üstelik albümde “Lovespent” gibi, evine bir de Altın Küre götürdüğü “Masterpiece” gibi çok dokunaklı ve hem melodisi çok güçlü hem de sözlerinin duygusal tonu kuvvetli şarkılar da var… Ayrıca Madonna bir Maria Callas olmadığı halde tıpkı zamanında “Live To Tell” şarkısıyla olduğu gibi kimi hüzünlü şarkılara ses rengi de çok yakışıyor…
 
“Gang Bang” şarkısının deep house havasını ve sözlerini ve “I’m Addicted” şarkısının da bir dans şarkısı olarak enerjisini bir dj olarak ayrıca öneriyorum…
 
Özgürlük savaşçısı
Sözün kısası belki de 80’lerde “True Blue” harçlığımla aldığım ilk Madonna albümü, olduğundan, hele albümdeki “La Isla Bonita” benim nesil için aşkla özdeş diyebileceğimden hafif avukatı da sayılabilirim ama Madonna’nın çok daha kişisel davranmaya başladığı ve ayrıca kaybettiği annesine armağan ettiği “Like A Prayer” albümünden beri dünyanın en sansasyonel şarkıcısı olduğunu da artık tarih biliyor… İster 2000’lerde Madonna’yı bir disko kraliçesi olarak yeniden alevlendiren “Confessions On A Dancefloor” albümün 70’ler disko havası ve 80’ler elektro pop lezzeti olsun, ister en Madonna sevmeyen müzik eleştirmenin bile sevdiğini itiraf ettiği Frozen şarkısı ve bol Grammy ödüllü “Ray Of Light” albümü olsun, herkesin sevdiği Madonna albümü ya da şarkıları var ve Madonna yeni nesillere de pop kraliçesi oluyor…
 
Dünyanın en çok satan kadın şarkıcısı olarak 300 milyonluk satışı geride bırakan Madonna’ya sırf bu unvanından dolayı bile arada Elton John’un hırsından laf etmesi doğal değil mi?
 
Yıkılmadık tabu bırakmayan en cesaretli kadın yıldız da, en çok kazanan da, Amerika kulüp listelerinde en çok şarkısı 1 numara olan dans yıldızı da yine Madonna… Üstelik Madonna sadece bir şarkıcı değil, hâlâ ve hâlâ ifade özgürlüğünün en çekici savaşçısı… 

Etiketler:
nefret