14/09/2007 | Yazar: Nil Sorgun

Nil Sorgun.

Nil Sorgun. Biraz melankolik ama umut dolu… Şaşkın ama kendini, insanları tanımaya çalışan… Bazen aşkları harcayan, bazen aşkları harcanan… Yirmi yaşında, Ankara’da tek başına yaşayan üniversite öğrencisi, lezbiyenliğiyle barışıyor, güncesinin her sayfasında ve yepyeni bir dünyayla tanışıyor. Nil, korkularından arınabilmek, açılabilmek için yazdığı hayatının iki sayfasını cuma günleri size veriyor.

GÜNCE - Sayfa 3

Nerdesin şimdi? Bir yıl önce bugün, o ‘inanılmaz’ gecenin sabahıydı ve ben sana bu saatlerde kahvaltı hazırlıyordum. Bugün ne yapıyorsun? O gün olduğunun farkında mısın? Uyandın mı? Birileri hazırlamadıkça kahvaltı yapmazsın… Kahvaltı yapıyor musun? Yoksa sade, siyah kahveni mi içiyorsun?

Bu sarı, gri Ankara’nın her yerinde seni özlüyorum. Pasajların birinden yeni aldığın, kocaman çantanla çıkmanı umuyorum.

Bitmesinin nedeni benim aptal korkularım mı, düşük çenem mi, aşka aşık olmaya başlamam mı? Yoksa hepsi mi?

(Üçüncü sayfanın yanında şunlar karalanmıştır)

ETRAFIM

Her yanım ceset; pis kokular.

Her yanım keş; mor halkalar.

Her yanım kanser; ölen hücreler.

Her yanım kış; karsız ayazlar.

Her yanım düş; kırıklıklar.

Senin anlayacağın,

Her yanım sen; sensizlik.

Her yanım haksızlık; ülkem.

Her yanım türlü maskeler; matemler; gidişin…


GÜNCE - Sayfa 4

Kadın tiplerinin birinden bahsediyorum sana. Hani bembeyaz tenli. Yanaklarının altından hafif kırmızı damarların varlığının sezildiği… Dokunduğunda yumuşacık bir his duyacağını, bakarken bile hissettiğin, sade kadınlardan bahsediyorum. Pastel renklerde bir şalı boynuna dolamış, muhtemelen beyaz bir gömlek giymiş, gümüş, ufak ama duru ışıltılı bir taşı olan küpeler takmış kadınlardan bahsediyorum. O da öyleydi; yanaklarına dokununca, parmak uçlarını pudra şekerine batırıyor gibi hissediyordun. Masum, sade, şık… Ama o çingene bakışlar. Senden sonra birine dokunabilmemi sağlayan asıl onlardı. Tüm o şıklığa, duruluğa aykırı, baktığı yeri gören, göreni durduran gözler.

Senden sonra az acı çekmemişim gibi, git, evli bir kadınla beraber ol. İçimde bir Renée Vivien taşıma umudu var sanırım. Kezbansın Kezban kalacaksın kızım. Ne işler açıyorsun yine başına?
 
*Nil’in Günlüğü’ndeki diğer sayfalar:

[[Nil'in Güncesi - I]]


Etiketler: yaşam
nefret