09/05/2013 | Yazar: Tuğrul Güven

Sivas’taki erkekler umuma açık bir parkta mı yapsalarmış grup sekslerini; bir eve toplanıp kendi aralarında takılacaklarmış! İstanbul’da herhangi bir alışveriş merkezinin sineması mı kullanılsaymış bu iş için...

Türkiye’de, seks odaklı filmlerin gösterildiği sinemalarda yaşanan ve şekli çok önemli olmayan cinsel ilişkiler aslında yeni bir gerçek değil. Bu, 70’lerde, 80’lerde ya da 90’ların başında da böyleydi. Sadece, konu hakkında herhangi bir fikre sahip olmayan topluma yeni bir şeymiş gibi aksettirildi; hepsi bu.
 
Beyoğlu ya da Şişli’deki sinemaların birisinde olmak istedim.
 
Her şeyden önce, Türkiye’de ’üç film birden’lerle başlayan seks odaklı sinemaların geçmişiyle başlamak gerekiyor sanırım yazıya.

Ankara’da, İstanbul’da, Adana’da ya da İzmir’de filan göz önünde çok sıklıkla karşılaşmasak da, kozmopolit lokasyonların vazgeçilmez unsurlarından birisidir sinemalar. Günden güne azalan sokak arası sinemaları kültürü, alışveriş merkezlerinin içine çekilen ve buralara göre daha iyice bir ortam sunan lüks sinemalardan ötürü iyiden iyiye itilmişliğe ve işletmecileri için farklı alternatiflere yöneldi. Bunun en temel sebepleri arasında elbette ki artık eskisinden daha güzel, lüks, konforlu ve ’ucuz’ sinema salonlarının açılması gelse de, bir şekilde su üstünde kalmak için çabalayan esnafın sinemalarını ’farklı’ odakların hedefine koyması da görünüyor:

Seks.
 
Seksin Türkiye’deki herhangi bir toplum tabakası için hâlâ büyük bir tabu olduğunu unutmazsak eğer, üstü kapalı, kısa süreli ve cinsel yönelim odaklı yakınlaşmalar için ’karanlık’ lokasyonların oluşmasını da garip bulmamamız gerekiyor bir yerde. Hamamlar, saunalar ya da sinemalar... Bunlar herhangi iki ya da daha fazla erkeğin belirgin şekilde yakınlaşabileceği yegâne mekânlar olarak karşımızda duruyor.

Türkiye’de, seks odaklı filmlerin gösterildiği sinemalarda yaşanan ve şekli çok önemli olmayan cinsel ilişkiler aslında yeni bir gerçek değil. Bu, 70’lerde, 80’lerde ya da 90’ların başında da böyleydi. Sadece, konu hakkında herhangi bir fikre sahip olmayan topluma yeni bir şeymiş gibi aksettirildi; hepsi bu.

İlk olay, geçtiğimiz günlerde Sivas’ın Kangal ilçesinde kendisini gösterdi. Bir evde toplanan ve kendi aralarında grup seks yapmak isteyen 30 kadar erkek, içlerinden birisinin olayı şikâyet etmesi üzerine jandarma tarafından gözaltına alındı. (Bu olayla ilgili gelişmeler hâlâ muallâkta; haber yalan filan diyorlar)

İkinci olay, bu hafta içinde İstanbul’da patlak verdi. Beyoğlu ve Şişli’deki iki sinemada toplam 60 kadar erkek gözaltına alındı. İstanbul’daki senaryo ise başlı başına bir komedi aslında. İhbarı alan polisler sinemaya müşteri gibi giriyorlar, yanlarına yanaşıp cinsel ilişki teklif eden adamlar olunca da sinemayı bastırıyorlar!

Göbek adı abartı olan birisi olarak, bu olayın son derece heyecanlı bir süreç olduğunu kabul ediyorum ve içten içe kıskanıyorum. Düşünsenize, orada yaşananların farkında değilmişçesine bilet alıp giren polisler ve onlara teklif eden amcalar. Heyecanlandım; o sinemaların birisinde olmak bile istedim. BASILMAK İSTEDİM. Kıllı ve irice bedenime aldırmadan ağzıma aldığım damarlı ve kalın bir penisi somururken ışıklar açılsın; sinemadaki film durdurulsun istedim.

Gözaltına alınan erkeklere yöneltilen suçlar, genel tabirle aslında fuhuş! Teknik olarak düşünüldüğünde, “fuhuş” Türkiye’de suçmuş gibi gösterilse de, çift taraflı rıza çerçevesinde arada bir bedel olsa da yaşandığı için suç olarak görülmemesi gereken bir durum; işin derinliklerine çok inmeden genel bir değerlendirme ile durum böyle.

Yahu hem bırakın, insanlar nerede neyi yaşamak istiyorlarsa yaşasınlar?

Sivas’taki erkekler umuma açık bir parkta mı yapsalarmış grup sekslerini; bir eve toplanıp kendi aralarında takılacaklarmış! İstanbul’da herhangi bir alışveriş merkezinin sineması mı kullanılsaymış bu iş için; alan razı, satan razı, yeri veren razı? Kaldı ki aslında Türkiye’de buna benzer olaylar yalnızca İstanbul’da ya da Sivas’taki evlerde olmuyor!

Erkek erkeğe yaşanan grup seks çalıştaylarının belki de en güzel tarafı, eşcinsellerin ve eşcinselliğin görünürlüğüne sağladığı önemli katkı. Bilmem nerenin ücra kasabalarında bile 30 kişi gibi çok önemli bir topluluk seks odaklı bir organizasyon için bir araya gelebiliyorsa eğer, Türkiye yavaş yavaş bazı şeyleri aşmaya başlamış demektir.

Etiketler: yaşam, gezi/mekan
İstihdam