16/06/2015 | Yazar: Sevda Boyalıkuş

Uzun lafın kısası, artık uzunun istediği 400 vekil yok. Mecliste tek parti iktidarı falan da yok.

Editör notu: Seçimler bitti, koalisyon olasılıkları konuşulmaya başlandı. Biz de hükümetsiz hava sahasından faydalanıp Gökkuşağı Forumu yazarlarımıza sorduk: Seçimi ve sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Seçimlere 4 gün kala, Kaos GL’de yayınlanması için rengimi belirten bir yazı yazmıştım, “Biz’ler“ başlığıyla. Biraz içimi döktüm, biraz sitem-serzeniş, biraz umut, biraz öfke, biraz da çocuksu bir merak vardı o yazıda. HDP’nin seçimde ne yapacağını merak ediyordum, eleştirilerimi 7 Haziran sonrasına erteleyerek barajı geçmesini istiyordum.
 
LGBTİ cemaati gökkuşağının bütün renklerini temsil ediyor elbette; içimizde bizden nefret eden AKP’ye oy verenler de var, bizden nefret eden MHP’ye oy verenler de var, bizi 3-4 milletvekiliyle savunan ve parti politikası haline getirmeyen CHP’ye oy verenler de var, ve bizi seçim zaferlerinden sonra teşekkür konuşmalarında anma zahmetini göstermeyen HDP’ye oy verenler de var. Benim oyum “ödünç“ idi, ve -beni şaşırtmayacak biçimde- ödünç verdiğim oy çöpe gitti. Olsun varsın, uzunu başkan yaptırmadık ve aza kanaat etmeye alışkınız, sitem ve serzenişler bu yazıda da devam edecek.
Seçim günü erkenden uyandım, gözlerimi açar açmaz ayağa kalktım, ve “ödünç“ oyumu HDP’ye verdikten sonra sonuçlar açıklanana dek merakla bekledim. Akşam saat 5 oldu, 6 oldu, 7 oldu ve ben yerimde duramıyorum! Sanki kendim adaymışım da, Türkiye tarihinde ilk kez bir LGBTİ vekil olarak meclise girecekmişim de ... Yok öyle bir şey! Aday değildim, “oy vermek istemeyerek“ sistemi eleştirip durmanın pratikte pek bir faydasını görmedim. “Önceki seçimlerde oylarına sahip çıkmaktan aciz muhalefet, belki bu sefer akıllanmıştır“ diye düşündüm.
 
Kabine girdim, pusulaya baktım, Selo ve Figo’nun adlarının ve soyadlarının birlikte yazılı olduğu HDP’yi buldum, biraz ötedeki CHP logosuyla göz göze geldik, bir dua mırıldandım ve o mühürü HDP’ye bastım. Gönlü olmayınca lubunyanın oy vermeye, CHP’nin sapı HDP’nin çöpü ... Mühürün üzerinde de “Yönelim“ yazmıyor herhalde! Upuzun pusula da lanet, katla katla bitmiyor, fenalık geldi! Orasına burasına baktım, seçim kurulu mühürleri tam mı diye. Dışkı sarısı zarfı rimjob yapar gibi yaladım, yarısı yapıştı yarısı yapışmadı, zarfa süpet alıkmak da zor anacığım. En sonunda zarflı oyu şeffaf plastikten adi kutuya attım, arkasından baktım, dönerse benimdir dönmezse hiç benim olmamıştır. Dön-me-yiz! :)
 
* * *
 
Kaos GL’nin seçim dosyası için birazcık analiz yapalım, partiler ne halt etmişler bakalım! Uzunun partisi AKP’den başlayalım:
 
AKP: Hayatım boyunca toplasanız 2-3 kere oy vermişimdir, hiçbirini bunlara vermedim, Allah da bunlara oy vermeyi nasip etmesin! Beddualarım tuttu nihayet! Amin şekerim! Alma lubunyanın ahını, çıkar aheste aheste. Seçimden önce ağızlarını doldura doldura küfrettikleri lubun ve digin popülasyonu içinde “AK LGBTİ” diye bir grup var, gidip gidip bunlara oy veriyor, çözemedim gitti. Geçmişte PKK’lilere “Domuz eti yiyorlar ve homoseksüel ilişkiye giriyorlar“ diyen bakan da bunların partisinden çıktı, “Eşcinsellik hastalıktır“ diyen bakan da bunların partisinden çıktı, “Bunlara çocuk evlatlık verilmez“ ve “Biz eşcinsel aday göstermiyoruz“ diyen o uzun da yine bunların partisinden çıktı.
 
Türkiye genelindeki bütün illerde oy kaybettiler. Haritaya bakınca yine her yerde sarı rengi görüyoruz, ama bu sefer o sarıyı azıcık seyrelttik galiba. Doğusu Umay Umay’ın ruju gibi morardı, batısı ise tel kadayıfın altı gibi kızardı... AKP’nin oy kaybetmesine ve seçmenden tokat yemesine tabii ki sevindim. Uçurumlarla dolu bir volkanik dağ yolunda saatte 180 basan freni patlamış kamyon gibi zıvanadan çıkan ve Türkiye’yi baş aşağı yuvarlamak üzere olan AKP’ye Türk ve Kürt seçmenler “Dur” dedi. Yoksa cidden ayvayı yemiştik!
 
MHP: Uzunun partisi bir kısım seçmenini MHP’ye kaptırdı, 3-4 puan kadar. Binlerce odalık lüks saray yaptırıp, sıfırlaya sıfırlaya bitiremediğin paralarla caka satarsan, milletin zavallı gariban evladını sokakta üniformalı ve üniformasız polislerine ve milislerine öldürtüp meydanlarda o biçarelerin gözü yaşlı ailelerini yuhalatırsan, kendi suçlarını örtbas etmek için önüne gelen gazeteciye davalar açıp bir de canlı yayınlarda tehditler yağdırırsan, mukaddesatçı muhafazakar milliyetçi (belki biraz protofaşist) seçmene bile “Oha” dedirtirsin. “Oha” dediler ve MHP’ye oy verdiler.
 
MHP de homofobik, LGBTİ mevzularında AKP’nin laciverti, beterin beteri. “Asil Türk milletinden ibne çıkmaz” mı diyorlar bilemiyorum. Bunların eski bir milletvekili, bir popçu ile ilgili açık açık “Keşke gey olmasaydı, daha çok severdim” demişti, bir sanat müziği üstadı ile ilgili de “Ona sanatından dolayı tahammül ettik” demişti. Bu kafayı kısa vadede dönüştürmek zor maalesef. Ben de MHP’li erkeklerle yattığımda “Keşke ağızlarını hiç açmasalar“ diyorum. :)
 
MHP’nin 3-4 puanlık başarısına sevindim mi? Bilmiyorum, mecliste diktayı önlemek için bu homofobiklere bile muhtaç durumdayız. Sağın tek parça olmasındansa, parça parça olmasını tercih ederim. Sevinmek demeyelim de, “Olumlu bir gelişme” diyelim. Yoksa, MHP’deki artış LGBTİ’lerin daha rahat bir nefes almasına neden olmayacak.
 
* * *
 
CHP: Uzunun partisi bir kısım seçmenini de CHP’ye kaptırdı, belki “1” puan kadar. Batı Anadolu’daki bazı illerde CHP’nin oyları sayısal ve oransal olarak arttı. CHP Edirne ve İzmir’de 1’er puan, Aydın’da 2 puan, Eskişehir ve Bursa’da 3’er puan, Denizli-Kastamonu-Düzce-Bolu ve Bilecik’te ise 4’er puan arttı. Hem de bu artışı, HDP’ye ödünç oy vermesine rağmen yakaladı. Bu artış da AKP’den ve belki de biraz MHP’den geldi. Aydın, Eskişehir ve Bursa’da AKP’den CHP’ye bariz bir oy kayması var, bu ilk kez oldu. CHP, eski merkez sağı AKP’den azar azar da olsa tırtıklayabildi, bu iyiye işaret. Projeler sevildi demek ki, ilgi gördü, az da olsa oy getirdi.
 
CHP seçimlerden sonra ne yapmalı? Kimlik meselelerinde çok zayıf. Listebaşından aday yapılan Selina Doğan ve seçilecek sıradan aday yapılan Özcan Purçu gayet iyi isimler; ama LGBTİ aday yok. Yerel seçimlerde belediye meclislerinde alt sıralarda LGBTİ adaylar vardı, Sedef Çakmak şu an Beşiktaş Belediye Meclisi üyesi, Boysan Yakar Şişli Belediye Başkanı Sayın Hayri İnönü’nün danışmanı.
 
CHP başarısız değil. İstanbul ve Ankara’da HDP’ye ödünç verdiği benim gibi oyları, ayakları yere basan ve sınıf-kimlik dostu sol politikalarla geri alabilir. 2019’da bir sürü seçim olacak, CHP’ye kendine çekidüzen vermesi için 4 yıl veriyorum. CHP aynı kafayla devam ederse, benim oyumdan yine mahrum kalacak, yine yerinde sayacak.
 
CHP, adım gibi eminim, LGBTİ aday çıkarırsa oy kaybetmekten korkuyor. Aynı korku HDP’de de var. Bu iki partiye eleştirilerim tam da burda başlıyor! Oyumuzu alırken sorun yok da, temsil söz konusu olunca mı yan çizmek var? Ben artık Cumhuriyetçi Heteroseksüel Partisi’ne veya Heteroseksüellerin Demokratik Partisi’ne oy vermek istemiyorum! HDP’ye bu seferlik oy verdim, o oyu da 3 günde suratıma çarptılar! Bu 2 parti, bundan sonra seçilebilecek sıradan LGBTİ aday göstermediği sürece kapıma gelmesin. Mecliste bana benzeyen biri yoksa, bundan sonra oy da yok. Hadi bakalım!
 
HDP: Seçimden önceki “Biz’ler“ yazımda, HDP’ye dönük eleştirilerimi 7 Haziran’dan sonrasına erteleyeceğimi söylemiştim. 7 Haziran’ı nihayet geride bıraktık. Amed’de patlamada hayatını kaybeden masum insanlara rahmet, ailelerine taziye diliyorum. O sinsi patlamayla birlikte dişlerimi sıktım ve “Uzun, defol git artık!” dedim. Gelelim fasulyenin faydalarına, ertelediğim HDP eleştirilerine.
 
Uzunun partisinden esas kopuş, Kürt seçmenlerin “Yar saçların lüle lüle, uzun sana güle güle” demesi sayesinde oldu. Kürt illerinde, uzun babasının ve saf oğlunun bir türlü sıfırlayamadığı AKP oyları neredeyse sıfırlandı. 5-6 puan gelmiştir AKP’den. Bunlar Şafii dindar Kürtler ve Zazalar. AKP’den MHP’ye kayan Türkçülerin Kürt ve Zaza olanları. Eminim aynı homofobi bunlarda da vardır. Haluk Koç’a “yanlış seksüel tercih içindeymiş gibi konuşuyor” diyen Dengir Mir Mehmet Fırat da, LGBTİ’lerle bir fotoğraf vukuatı olan ve “Kemal Kılıçdaroğlu Müslüman olduğunu söyleyemiyor” diyerek Alevilere laf eden Altan Tan da AKP’den kopup gelenlerin milletvekili. Altan Tan daha önce Melih Gökçek’in yardımcılığını yapmış, yani kılavuz-burun ilişkisi.
 
HDP’nin eleştiriye muhtaç tavırları bunlardan ibaret değil. Seçim gecesi Apo’ya teşekkür edilirken LGBTİ’ler unutuldu, ve daha sonra da Kandil’den “Ödünç oy yok“ ayarı geldi, suratıma tükürülmüş gibi hissettim. HDP’li bazı LGBTİ’lerin sanki Dengir Mir Mehmet Fırat ve Altan Tan hiç yokmuşçasına “80 vekilimiz de LGBTİ aktivisti gibi olacak!“ diye [Hadi “ya(la)ncılık“ demeyelim] abarta abarta bir hal olmasına ne demeli?! “Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı bozulmasın” tavrıyla HDP’yi pışpışlamak zorunda değiliz, yanlışları eleştireceğiz. HDP’ye verdiğim oy Apo’ya teşekkür etmesi için değildi. Apo’ya teşekkür eden ve LGBTİ’leri unutan bir partinin “Türkiye partisi“ olma iddiası kocaman bir soru işaretidir. HDP’nin oyu ve vekil sayısı artınca daha da olgunlaşacağı ve Avrupalı demokratik sosyalist partiler gibi olup PKK ya da Apo’yu kutsamayı bırakacağı biçimindeki çocuksu beklentim anında ayaklar altına alındı.
 
“Seni başkan yaptırmayacağız, kimseyi başkan yaptırmayacağız“ cümlesi ile, “Serok“ (“Başkan“) kelimesi yan yana durmuyor, fena halde sırıtıyor. Başkanlık sistemine karşı olmak ve eşbaşkanlık gibi güzel bir sistem getirmek, “yatay örgütlenmeye dayalı ve hiyerarşi karşıtı“ bir modelin hayallerini kurmak, PKK duvarına çarpıyor. Apo’nun 1993’teki homofobik ifadelerinin özeleştirisi zaten yok, o ayrı bir konu; ama ilk gün Sırrı’dan gelen “Emanet oyların farkındayız ve hepsine teşekkür ederiz“ cümlelerine Kandil’den ayar çekilmesi ve Selo’nun geri adım atması, üstüne zafer konuşmasında “yangında ilk ateşe atılanlar grubundaki lanetli“ LGBTİ’lerin telaffuz edilmemesi, benim bir tanecik ödünç lubunya oyumu çöpe gönderdi bile. “Türkler bize akıl vermesin; ama oy versin” diyorsanız, bu kafayla havanızı alırsınız. “1 puana ihtiyacımız yok, barajı zaten geçtik, defol git” diyen varsa da oyum haram olsun.
 
HDP’nin zırvalarını sertçe eleştirdik, biraz da iyi tarafından bakalım. Mecliste daha fazla feminist var artık, tuttuğunu koparan genç kadınlar var, Aleviler ve Ezidiler ve Süryaniler ve Ermeniler var. HDP’ye bu açıdan teşekkürler. Son sıraya koyduğunuz açık LGBTİ Barış Sulu zaten seçilemeyecekti, bu barizdi; ama feministlerin ve azınlık milletvekillerinin bizim hakkımızı söke söke alacağına güvenim tam. Onlara da güvenmeyeceksek, kepenkleri kapatıp gidin. Kadınların ve azınlıkların sesinin daha gür, daha fazla, daha çokça çıkmasına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu ses HDP sayesinde artık daha fazla duyuluyor. “Dünya üzerindeki hiçbir erkek, kadınların kalbine Öcalan kadar girmemiştir“ diyen beyni ve kalbi esir kadınları değil, kendini bir erkek üzerinden tanımlamaya asla tenezzül etmeyen özgür ve eşit HDP’li kadınları görmek istiyorum. Öcalan’a hobi olarak yine saygı duyun, ama “Hiç kimseyi başkan yaptırmayacağız”la tutarlı olun.
 
* * *
 
Uzun lafın kısası, artık uzunun istediği 400 vekil yok. Mecliste tek parti iktidarı falan da yok, tabii kendini iyi bir bonservis bedeliyle satacak transfer vekiller olmazsa. Bu durumda, mecliste birilerinin uzlaşarak koalisyon kurması gerek. Ya da erken genel seçim olacak, ve ben bu sefer “Nasıl olsa barajı geçtiler, beni de takmıyorlar” diyerek HDP’ye ödünç verdiğim oyu geri alacağım. HDP akıllanırsa, 4 sene sonra oyumu yine alır. CHP ve HDP’nin birbiriyle didişmeden, birbiriyle yardımlaşarak, Kemalistlik ve Apoculuk yapmadığı bir 4 yıl istiyorum. Solun iyi insanlardan oluştuğunu, ayrımcılık ve sömürüye karşı olduğunu, şiddeti-savaşı-silahı lanetlediğini hepimize kanıtlayın.
 
LGBTİ’lere gelince… Biz’ler yine mecliste yokuz. Barış Sulu’ya naçizane bir teşekkür, heteroseksüel aday listelerinde bir delik açtığı için. Sevgili Barış Sulu Eskişehir’de 1. sıradan aday yapılsaydı, CHP’lilerin HDP’ye oy vermesi için seferberlik başlatırdım. Dengir Fırat’ın listebaşı olması ve Barış Sulu’nun son sıraya koyulması HDP’nin ayıbı tabii ki. Pelin’in aday listelerinde olmaması da öyle. Bir gün LGBTİ’ler olarak aday listelerini ve ayrımcılık barajını biz yıkacağız, o gün demokratik bir ülke olacağız. 

Etiketler:
nefret