Okumasınlar, Öğrenmesinler, Maskemizi Düşürmesinler

Alınan onlarca güvenlik önlemine, sınava girilen yerde tel tokaların bile çıkarılmasına(!) rağmen, şifreleme yöntemiyle YGS de kopya çekildiği iddia edildi.
 

Politika belli. Böl, parçala yönet. Bunun yan cümleciği de cahil bırak. Bu nedenledir ki, üniversiteler boş kalsın diye ellerinden gelen çabayı harcıyorlar. Bunlardan en önemlisi üniversiteye giriş sınavlarının yapılmasının yanı sıra, sürekli bu sınavların sisteminin değiştirilmesi ve bu yolla kafa karışıklığı yaratılmaya çalışılması.
 

Tabi ki tek etken bu da değil. Her yıl ortaya atılan bir “komplo kopya teorisi.” Kademeli sınav sisteminde birinci kademeyle ikinci kademe arasında ne yapsak da öğrenci adaylarının gardını düşürüp sınavı kaybetmelerini sağlasak?
 

Peki ama neden? Nedeni belli. İnsanlar okumasın, öğrenmesin, ortalıkta dönen dolaplar gün yüzüne çıkmasın. Rönesans döneminin başlangıcı da böyle olmadı mı? İncilin yerel dillere çevrilmesiyle insanlar okudu öğrendi kandırıldığını anladı. Sütten ağzı yananlar şimdi Türkiye’yi üfleyerek yiyiyor.

Bu konu nereden mi çıktı? Alınan onlarca güvenlik önlemine, sınava girilen yerde tel tokaların bile çıkarılmasına(!) rağmen, şifreleme yöntemiyle YGS de kopya çekildiği iddia edildi.
 

Ben bunların tamamen oyun, birer kurmaca, senaryo olduğuna inanıyorum. Bu ülkede onlarca yıldır “üniversitelere giremeyiş sınavları” yapılıyor. Yıllardır gelişmekte olan ülkemizde geliştirilemeyen tek konunun bu olması ilginç.

Okumuş, gelişmiş, zihniyeti değişmiş bir ülke olmamıza izin verilse biz eşcinsellerin de bugün “canını kurtarma” çabası içinde olması gerekmeyecekti. Sanatımızı icra edecek, mesleğimiz neyse onunla uğraşacaktık. Ancak şu an neyin ne olduğunu bilmeyen, üstelik bilmediği anlamadığı şeylerden nefret edebilen, okumayan, araştırmayan, dinlemeyen cahil zihniyetlerle çarpışıyoruz. Gerçi profesör ünvanına sahip olup bu tanıma uyanlar da var ama neyse!