17/12/2012 | Yazar: Hande Çayır

Tulumba tatlısı alacaktım. Annem en sevdiğim tatlı olduğunu söyler ve alır. Vazgeçtim nedense. İki kitap aldım.

Olay 1: Tulumba tatlısı alacaktım. Annem en sevdiğim tatlı olduğunu söyler ve alır. Vazgeçtim nedense. İki kitap aldım. Bardakta turşu yedim. Döndüm. Kitabın içinden “tulumba tatlısı” çıktı. Copların en kalınına hapishanede öyle deniyormuş. 

Olay 2: Arkadaşlarımdan erkekliği pek bir seveni, -ben nasıl kadınlığı da seviyorsam- kahkahalar içinde yanakları pembe pembe olana dek ve beyaz tükürükçüklerle anlattı. Aldatan adamın yurtdışındaki karı bulma macerasını… O çok komik bulmuş. Yüzüm asıldı. “Yargılıyorsun” dedi bana. “Gülemiyorum” dedim.
 
Olay 3: Galatasaraylı fanatikler hiç duymadığım küfürleri öğrenmeme neden oldu. 23 Nisan’da Fenerbahçelilerin çocuklarını, 14 Şubat’ta sevgililerini ve Babalar Günü’nde babalarını becereceklermiş. Böylece tüm bu insan grupları aslan olacakmış. Ayrıca, “muayyen gününde ordu gibi sikerim ibne kanarya” da bol miktarda kadın ve eşcinsel aşağılaması içeren ve çiftleşme üzerinden –haydi tecavüz diyelim- orduyu da makbul yere koyan bir yaklaşım olarak burnumun ucunda beliriverdi.
 
Olay 4: Uçurtmayı Vurmasınlar’ı tekrar izledim. Bir yandan da aynı isimli romanı okudum. Ne tuhaf şey yazı ile görsel dil. Bambaşka iki eser gibiler. İşte buna bir kez daha şaşırdım. Okumakla izlemek apayrı dünyalar... Barış’ın İnci’ye yazdığı mektupların arasında selamünaleyküm ruhunda olanlar var. Sadece o mektuplar ulaşıyor İnci’ye. Çok oyuncu. Ağır özgürlük sıkışması halleri, çocuğun dili ve gözü ile verilince kontrast denen o şey beynimin her bir kıvrımını okşadı.
 
Olay 5: Karanlıkta yemek yedik. Kör fotoğrafçılar projesiymiş. Galata’da bir yer. Zifiri karanlıkta… Tabağın içindekileri bazen bulamadım. Elimle yedim. Suyu ekmeğin üzerine döktüm. Arkadaşımın şarabını çaldım. Kimse beni görmediği için müthiş rahattım. Kokular baskındı bu kez. Sesler de vızır vızır... Girişte Playboy dergisi vardı. İçi bembeyaz sayfalı, üstüne kabartma alfabe ile yazılı. Mekân yemeklerle duyulmuş ama aslında “karanlık işler” ile anılmak istiyor. İşkence görenler zifiri karanlıkta konuşmuş. Görmeyince, başka bir dünya açılıyor. Var olan ama pek de fark etmediğimiz. Geceyi açan ses düşündürdü beni. “Havada kadeh tokuşturma. Çünkü bu çok zordur” dedi. Biz tokuşturduk yavaşça ve birbirimizi tutarak.
 
Karanlıkta yemek: http://vimeo.com/22440049

Etiketler:
nefret