02/06/2010 | Yazar: Burika Tutu

Omurgasız bir aşktı bizimkisi, sen yıldızları biraz daha parlatmak isterken gökyüzünde ben ise katlı otoparkın en alt katında bir sevişmede buluyordum kendimi.

Omurgasız bir aşktı bizimkisi, sen yıldızları biraz daha parlatmak isterken gökyüzünde ben ise katlı otoparkın en alt katında bir sevişmede buluyordum kendimi. Kendini bilmez bir madde gibi hafifçe kanına mı girdim bilinmez, her seferinde bana ilişkimiz kopuyor diyordun. Ben ise ''Kendimden koptum'' cevabını veriyordum. Biraz daha yıldızlar cilalandı şimdi atmosferin karnı doymuş olmalı birini daha yuttu sobanın içindeki taze odun misali. Islak bir aşktı bizimki. Ortak paydamız ikimizde bölsen bir pozitif sayı elde edemeyecek kadar masum bir o kadarda sinsi.
 
Aman tanrım ben sarhoş muyum? Neden hala gökyüzündeki yıldızları seyrediyorum? Ya da bakire kalmamış bir vücuda hala karın tokluğu besliyorum. Biraz daha düşünürsem yıldız gibi kaymak istiyorum ki öyle bir kaymak ki! 12 Eylül duvarlarından kalma duvarlar gibi uygusuz fakat bol kanlı kokuyorsun kıpkırmızı, fakat sevgide kırmızıdır. Hangisi daha ağır basar bilinmez ama artık bir isyan var içimde, içim içimi yemeden sanırım sökülüp atılmış yedek parça kalpler için!
 
Biraz daha mı içmeliyim yoksa o bardak mı beni içmeli, ya da sarhoşluktan ayna karşısında doğaçlama şizofreni mi canlandırıyorum bilinmez ama sanırım ben seni çok özlüyorum be sevgili! Pahalı bir maldın kabul ediyorum yedek parçan yoktu belki de bundan çok özlettin kendini ama bilinmezliğin içinde düşünmek bir ümit katar ki geceye en son işkenceyi çekmek için daha erken be! Kaldır o koca kıçını pis iskemleden diyorum ki sadece demekle alıyorum. Aman tanrım duyabiliyor musun içim içimi yemeden içimde isyan patlatıyorum ve hafif ünsüz harflerle de küfrediyorum dünyaya. Yedek parça kalpler için son kez soruyorum yoksa sen sarhoş musun tanrım?
 

Etiketler: yaşam
nefret