16/12/2009 | Yazar: Cihan Dağ

Yırtık dondan çıkar gibi, çıkıverdin hayatımın orta yerinde karşıma. Kıyametler kopuyordu oysa. ‘Ne işin var deli misin?’ dedim kendi kendime.

Yırtık dondan çıkar gibi, çıkıverdin hayatımın orta yerinde karşıma. Kıyametler kopuyordu oysa. ‘Ne işin var deli misin?’ dedim kendi kendime. Hayır, tam zamanı der gibiydi gözlerin.  Kıvır kıvır saçların sanki heyecanını orta yere seriyordu. Aceleyle çıkmış gibiler. Ömürlük misafir olmayı düşünmedim elbet. Ama ümitlendim, gözlerini kapattığında bile göz kapaklarının ardından beni gördüğünde anladım nasıl bir çocuğu sevdiğimi. 

Şimdi daha iyi anlıyorum herkesin aynı yollardan geçtiğini. Hiç sanmazdım bir gün yanlış zamanda yanlış yerde şiarıyla üzüleceğimi. Nasıl değerliydi ten, nasıl kutsaldı kollarımın arasında ki sen. Ben abartırım belki aşk denen şeyi. Kıçı kırık bir yazarın abartmaları bunlar belki... Ama insanın şu hayatta neler kaçırdığını, bazı şeylere nasıl geç kaldığını ve güzel tesadüflerin de bazen can yakabileceğini çok iyi biliyorum artık.
 
Ortalık yerde kaldı bir kısmım. Ne kadarım kapı önüne atılmış hissediyor kendini bilmiyorum. Ama bir yanımın sıcak yatağında günlerini tatlı tatlı yaşadığı kesin. Eh alışıyor insanoğlu böyle elden düşme sevmelere. Üç günlük dünya gibiydin. Geldin, nefes aldım üç gün. Gittin nefesim kesilecek bilmem kaç gün.
 
Kırgın bir yanım bu misafirliklere. Bıraksın insanlar birbirine misafir olmayı artık. Acele işe ayrılık karışır, bunu anlasınlar artık. Seni sevdim, ama tanıyamadım. Seni sevdim, ama açılamadım. Hırsızlıktı belki de yaptığım. Ama sen onun değildin zaten. Ben seni ondan çalmadım. Ben seni, kendine karşı olan saygından çaldım. Aferin, benim gibi bir hırsıza yem olmadın.
 
Yorulduğumu hissediyorum. Ama hiçbir yorgunluk sonsuza kadar sürmez. Yorulmakla hikâyeler bitmez. Seni bunun için yazıyorum, unutmayayım diye. Bende sana dair bir hikâye olsun diye. Adın Deniz, duygusallığım ve ben seni yorduysak özür dileriz.


Etiketler:
nefret