17/02/2015 | Yazar: Sabi

Özgecan sessizce tecavüze uğramadı. Özgecan sessiz ve tepkisiz kalmadı.

Bu ilk değildi, son da olmayacak belli ki. Ama buna engel olacak öz, bunu durduracak örgütlü gücümüz var. Özgecan direndi… Son yıllarda işlenmiş en korkunç kadın cinayeti de değil bu. Elektrik şoku verenler mi dersin, tornavida ile onlarca yerinden delik deşik edenler mi, sokaklarda boğazına bıçak saplayanlar mı… Kamu görevlisi olan adamların grup halinde kız çocuğuna tecavüz etmesi mi N. Ç.’de olduğu gibi… Bir ömür boyu evinde kocasının şiddetine uğrayan kaburgaları çatlayan, her gece tecavüze uğrayan binlerce kadın mı… Küçücük yaşlarda evlendirilip gerdek gecesinde ölen o kız çocuğu peki? Peki 16 yaşında evlendirilip o malum gecede merdivenlerden yuvarlanan, 5 gün hastanede kalan, çıkınca kuaföre götürülüp kimse anlamasın diye ev ziyaretlerine çıkarılan Z. Abla ne olacak ? O ölmedi henüz. Eğer erkek torununa miras bırakabilmek için kendisi mirasından vazgeçmezse babası, vazgeçerse kocası öldürmezse. O İzmir’de üniversitede öğretim görevlisi mi profesör mü her ne ise adı yine kendi statüsünden kocasının bıçaklayarak öldürdüğü kadının hesabı ne olacak? Peki kocasının su istediğini duymayan o bilmem kaç yaşında olan kafası balta ile yarılan o teyze? Peki babalarımızın hayatlarını çaldıkları, dayak yiyen köle gibi kullanılan annelerimizin hesabı? O Nijerya’da kaçırılan 200 kız çocuğunun hesabı ne olacak? Erkeklerin devrim, devlet, sınır, iktidar, hâkimiyet kurma, öldürme aşklarından çıkardıkları savaşlarda ölen, kaçırılan, tecavüze uğrayan, köle olarak satılan, başına ne geldiği belli olmayan o kadınların, kız çocukların hesabı ne olacak? Şu aralar #sendeanlat hashtag’inde anlatılan o kadar taciz tecavüze uğrayan kadınların, çocukların hesabı ne olacak? O çok sevdiğimiz devrimci yoldaşlarımız tarafından tacize, tecavüze uğrayan, yolları kesilen kadınların hesabı ne olacak? O çocukları olup da kariyerinden vazgeçmek zorunda kalan, çalışıp da maaşlarının ev, araba vs. kredisine bağlanıp sömürülen kadınların emeklerinin hesabı? Peki, o çok duyarlı ve duyarsız olan erkeklerin her öfkelerinde küfürlerine alet ettikleri bizim, annelerimizin, kız kardeşlerimizin vajinalarının hesabı ne olacak? Nerede ise her birinin yaşadığı kaçırılma tecavüz şiddet intihara sürüklenme durumlarında kalan trans kadınların hesabı ne olacak? O zorla evlendirilen her gece tecavüze uğrayan lezbiyen, biseksüel kadınların hayatlarının hesabı? Peki, bu olaydan korkup da kızlarını üniversite okumaya göndermeyecek ailelerin kız çocuklarının akıbeti ne olacak?
 
O kadar çok hesabı sorulacak mesele var ki nereden başlasak, sonu kaç yıl sonra gelir bilinmez. Şöyle desek mesela; Özgecan alkollü olsa idi, mini eteği olsa idi, saçı pembe olsa idi, 26 yaşında olsa idi, üniversite okumasa idi, onu öldüren sevgilisi, kocası, babası olsa idi… Ne değişirdi? Çok şey değişirdi… Her gün milyonlarca kadın aynı baskı, şiddetle karşılaşıyorsa, öldürülme tehdidine karşı önlem almaya çalışıyorsa bunun anlamı nedir?
 
Özgecan’ın biber gazı taşımasının altında yatan sebeplere bakmazsak bunu anlayamayız. Özgecan direndi, Özgecan kendini koruyabildi. Özgecan sessizce tecavüze uğramadı. Özgecan sessiz ve tepkisiz kalmadı. Bu yüzden öldü Özgecan… Bütün yalancı, ahlâkçı dayanışmanızı alın ve gidin buradan diyesim var. Bizim de kardeşimiz olabilirmiş Özgecan. Senin tokatladığın sevgilin de olabilirdi Özgecan. Senin alkol alıp tecavüz ettiğin sevgilin de. Senin her gece tecavüz edip hayatı dar ettiğin karın da olabilirdi… Bu ikiyüzlü sahiplenme midemi bulandırıyor… Bu ikiyüzlü ahlâk midemi bulandırıyor… Diyecek çok sözüm var ama toparlaması zor. Bana sorarsanız eğer, bu dünyada iki taraf var: kadınlar ve erkekler… Kadınlar barışı ve yaşamı, erkekler savaşı ve yıkımı çağrıştırıyor… Her biri böyle olmasa da durum bu. Bu bir erkek düşmanlığı değildir, dediğim gibi durum bu… İnanmak isteyin ya da istemeyin… 

Etiketler:
İstihdam