04/10/2011 | Yazar: Tuğrul Güven

Türk toplumunun ataerkil bir yapıdan geliyor olmasına da bağlıyorum bu pasifofobiyi. Çünkü bizim yapımızda cinsel ilişki esnasında zevk veren tarafın kadın, zevk alan tarafın da erkek olduğuna dair geniş ve son derece yanlış bir yanılgı var.

Türk toplumunun ataerkil bir yapıdan geliyor olmasına da bağlıyorum bu pasifofobiyi. Çünkü bizim yapımızda cinsel ilişki esnasında zevk veren tarafın kadın, zevk alan tarafın da erkek olduğuna dair geniş ve son derece yanlış bir yanılgı var. 

Eşcinselliğin Kategorizasyonu ve Sonuçları: Pasif Olma Fobisi
 
Bir süredir Mersin’de yazıştığım bir arkadaşım var. Ara sıra da olsa cinsel hayatına dair gidişatı merak ediyorum ve soruyorum. Kendisinin sadece aktif olduğunu söylüyor ve olay her şeye rağmen buraya kadar normal olarak karşılanabilecek bir durum. Bu yazdığım şeyi çok ciddi biçimde merak ediyorum bir süredir ve üzerinde düşünmeden edemiyorum. Eşcinselliğimizi hani aktif, pasif, versatil gibi sınıflandırıp kategorize ediyoruz ya, merak ettim; pasif olmak Türk toplumunda neden bu kadar alçaltılmış bir biçimde?

Bu konularda gayet açık fikirli olduğunu düşünüyorum ve en son görüşmemizde de ağzını biraz aradım, acaba pasif olma fobisi veya kısaca pasifofobik (şimdi uydurdum) bir yapısı mı var diye. Bana GSVP’de görünürde bir başka aktifin bir pasife olan sözlü tacizini ve aşağılamasını ve diğer adama olan davranışını anlattı, vardığım sonuç pasif olmak sadece içinden gelmiyor oldu. Belki de geliyor ve yaşıyor ama benden saklıyor. Hepimiz diğerlerimize dair detaylara vakıf olmak durumunda değiliz ve seviniyorum ki pasifleri ve pasif olmayı kabul edilemez ve iğrenç bir şey olarak düşünüp pasif eşcinsellere öylelermiş gibi davranmıyor diğer sözde aktif eşcinseller gibi.

Ben Türk toplumunun ataerkil bir yapıdan geliyor olmasına da bağlıyorum bu pasifofobiyi. Çünkü bizim yapımızda cinsel ilişki esnasında zevk veren tarafın kadın, zevk alan tarafın da erkek olduğuna dair geniş ve son derece yanlış bir yanılgı var. Erkeklerimizin çoğunun bu yanlış algılama sonucunda zevk veren tarafa geçmeyi istemediği, hayatlarının bu yönünden ciddi biçimde korktukları sonucunu da çıkarıyorum. Türk toplumu içinde yetişmiş pek çok erkek için ’kadın rolü’ne bürünmek son derece kabul edilemez bir durum olarak karşımıza çıkıyor ve zevk veren taraf = kadın denklemi aile ve toplum tarafından da pekiştiriliyor.

Ailelerinden gelen görenekleri dâhilinde zevk veren taraf(=kadın)ta olmak onlar için ölümden daha beter bir durum olarak karşılarına çıkıyor bile olabilir. İşin onlar için affedilmez ve neredeyse gururlarına yediremedikleri diğer bir tarafı da bedenlerini zevk verme aracı olarak görmelerinin ötesinde bir başka erkeğe zevk verme aracı olarak görmeleri. Çünkü çocukluktan beri süregelen yetişme ve öğrenme süreçlerinde cinsel ilişkinin sadece erkek ve kadın arasında yaşanabileceği durumu bilinçaltlarına yerleşiyor. Ortamdaki diğer eşcinsel bireylerin de genel buluşma ve tanışma ortamlarındaki olumsuz davranışları da bu fobiyi son derece etkiliyor olmalı: örneğin pek çok yerde toplum nezdinde ’erkek’ olarak algılanan bireylerin diğer erkekleri ’kadını yapmak’ gibi bir hayalleri var. Bir erkeği kadını yapmak nasıl bir egonun bastırılma süreci acaba? Neredeyse aynı sosyal ortam ve şartlarda yetişmiş diğer insanlar için bu son derece baskıcı ve yıkıcı bir davranış biçimi. Burada işin içine erkekliğin ve eşcinselliğin erkek olma yönünün aşağılanması da giriyor ki bu olayın çok daha farklı ve en az pasifofobi kadar tehlikeli ve zararlı bir boyutu.

Etrafımızda sürekli pasifofobik eşcinsel erkekler görmemizin ve Türkiye’de yaşayan neredeyse tüm erkeklerin (belirli bir olgunluğa erişmiş, kendisini yalan yanlış da olsa internet vasıtası ile bilgilendirmiş, iyi-kötü bir gelire sahip ve kesinlikle kaybedecek şeyleri olan) temel ve sıkça dile getirilmeyen sebeplerinden birisinin bu olduğunu düşünüyorum. 
 

Etiketler: yaşam, cinsellik
nefret