Polis ve Huzur!

Gündem yoğun, dolu, hayli gazlı, plastik mermili, barışlı savaşlı, ölümlü, şiddetli… Ama efendiler gündemde ne olursa olsun orta yere top da düşse değişmeyen tek şey var: “kadına yönelik şiddet ve LGBT bireylere yönelik şiddet durmuyor; hatta katlanarak çoğalıyor.”

 

Daha iki gün önce sosyal medyaya Adana’da evden kaçan 16 yaşındaki kız çocuğuna polis, polis otosunda saatlerce tecavüz etti haberi düşüyor. Ne diyelim bilmem ki, kaderin cilvesi mi tesadüf mü aynı dakikalarda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin “polis huzurun teminatıdır” diye bir tweet atıyor. Gezi sürecinde 8 gencecik insan öldü; onlarca insan yaralandı, gözü çıkanlar oldu. Sayın Fatma Şahin ne kadar da huzurun teminatıymış polisleriniz! Ben Fatma Hanım’ı twitter’dan takip ediyorum. Özellikle kadına şiddet haberleri medyaya düştüğü zaman… Fatma Hanım’dan gelen tweet’lerden anlıyoruz ki ya bir açılışta oluyor ya da nikâh ve benzeri törenlerde bulunuyor. Ha unutmadan, arada bir Esma ve Rabia diyor. Ayol ya bizim her gün tecavüze uğrayan Ayşeler, Zeynepler, Rabialar, Esmalar ne olacak? İktidarda olan siyasi partinin hiçbir yetkilisi tecavüzle ilgili gıklarını çıkarmıyor.

 

Allah aşkına “tecavüz kötüdür, kesinlikle cezalandırılması gereklidir,” gibi cümleleri ağzınızdan duymak isterdim. Siz ve medyanız bunu yapmak yerine tecavüze cinsel istismar diyorsunuz. Bu söylemle olayı hafifleştiriyorsunuz ve dolayısıyla mahkemeleriniz, medyanız tecavüze uğrayan kadını daha da mağdur duruma düşürerek sanki suçlu oymuş gibi muamele görmesine sebep oluyor. Hâkimleriniz, savcılarınız failler yakalandıktan yirmi dört saat sonra tecavüzcüleri serbest bırakıyorlar. 16 yaşında çocuklara tecavüz eden o adamlar ellerini kollarını sallaya sallaya aramızda geziyorlar ve bundandır ki bizim ülkemizde tecavüzün sonu kesilmiyor.

 

Daha da kötüsünü yaparak şunu da söylüyorsunuz “tecavüz ve kadına yönelik şiddet çoğalmadı, medya abartıyor” diyorsunuz. Medya abartmıyor; medya sadece görünür kılıyor. Neden bütün çabalarınız tecavüzcüleri korumaya yönelik algısı uyandırıyor, en azından bende? Daha önceki yazılarımda belirtmiştim her gün ortalama 3 kadın öldürülüyor, dakika değil saniyede bilmem kaç kadın tecavüze veya tacize uğruyor. Birden bakıyoruz ki son dakika haberi olarak İzmir’de ve İstanbul’da erkek sığınma evleri açılıyor. Bu kadar kadına yönelik şiddetin yoğun olduğu bir ülkede erkek sığınma evi açmak da ne oluyor? Ayıptır! Bu erkekler kimlerden şiddet görüyor acaba çok merak ediyorum? Bu erkekler karanlık çöktükten sonra evden çıkarsa dışarıda tecavüze, tacize uğrama riski ne kadar taşıyor? Karakola gidip sığınırsa bir de karakoldaki polislerden taciz, hakaret, sorgulama riski ne kadar taşıyor?

 

İşte efendiler bir kadın evde şiddet görünce yukarıda da belirttiğim gibi karakola gidemez, karanlık çökünce sokakta kalamaz hatta annesinin ve babasını evine bile gidemez. Şiddete uğradığını iddia ettiğiniz erkeklere bu mekânların hepsi sonuna kadar açıktır. Şimdi bütün mekânlar ve alanlar erkeklere tahsis edilmişken bir de erkek sığınma evleri açarak ödüllendiriyor musunuz? İşte bu durumda yeni açılan erkek sığınma evlerine hayırlı olsun diyemiyoruz. Hele hele polis güvenliğimizi sağlayarak bize huzur veriyor hiç diyemiyoruz. Huzurlu değiliz, şiddete uğruyoruz, tecavüze uğruyoruz ve öldürülüyoruz!