05/02/2011 | Yazar: KAOS GL

“Toplumsal cinsiyetler arasında akışkanlık kuran bir aşk hikayesiyle (Karanlığın Sol Eli), biseksüel çokaşklı bir kültürdeki sevgi ve direniş öyküleriyle

“Toplumsal cinsiyetler arasında akışkanlık kuran bir aşk hikayesiyle (Karanlığın Sol Eli), biseksüel çokaşklı bir kültürdeki sevgi ve direniş öyküleriyle (Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler) ya da amip cinselliği, ten üzerindeki güneş ışığını, dans edenin ayağını (Zihindeki Dalga) ve diğer hayvan bedenlerini (diğer metinler yanında 'Onları Adlarından Sıyırdı') içeren, toplumsal cinsiyetten bağımsız erotik düşleminle toplumsal cinsiyeti, cinselliği, türleri ve erotizmi kuirleştirdin. Ne muazzam yetenekler bunlar!”


Queer Bir Biçimde Erotik: Ursula Le Guin'e Açık Aşk Mektubu
Jamie Heckert 

Sevgili Ursula, 
Seksen yaşında bir kadına yazdığım ilk aşk mektubu bu. Şimdiye kadar aşık olduğum, arzuladığım insanların çoğunu erkekler oluşturdu. Ve bu erkeklerin hepsi de senden en az otuz yıl daha genç oldular. Ama sana olan aşkım senin yaşına ve toplumsal cinsiyetine sahip büyükannelerime duyduğuma benzer bir aşk değil. Pek çok açıdan sana daha yakın hissediyorum. Onlar kendi hikayelerini bu kadar cana yakın biçimde ortaya dökmediler. Yaşlı kadınları çoğunlukla gözden uzak tutan bir kültür içinde yaşamayı öğrenememişlerdi sanırım. Ne onların benle konuşacak zamanları vardı, ne de benim onları dinleyecek. İnsanlık tarihinin büyük bir kısmının aksine benim kültürümde yaşlar arasına itinayla ayrım çizgileri çekilmiş durumda. Sen de yazdıkların arasında yer verdiğin anarkist antropoloji bölümlerinde bu tuhaflığa işaret etmiştin zaten.

Benim senin yazdıklarınla ilişkim aslında farklı. Bu aşk kuir bir biçimde erotik. Jenital ya da cinsel hazzın dar çerçevesine sıkışan bir doğrudanlıkla alakalı değil bu erotik boyut. Daha çok Audrey Lorde, Shulamith Firestone, Chaia Heller ya da senin ortaya koyduğun anlamda erotik: yani yaşıyor olmanın derin hazzına yönelik bir farkındalık. Can acıttığı zamanlarda bile. Haz ve erk: etrafa yayılmış ve merkezilikten uzaklaştırılmış. Senin yazdıklarını okumak bu farkındalıkla bağ kurmamı sağlıyor. Bu yüzden sana minnettarım. 

Bunu kuir bir biçimde başarmış olman da bana ilham veriyor. Burada kelimenin Germen kökeni – quer: öteye, karşıya geçmek – ve kelimenin aktivistler ve akademisyenler (ve aktivist-akademisyenler) tarafından öte tarafa geçeni, kabul edilmiş sınırları (hetero ile homo cinsellikler arasındakini de) bulandıran ve bozanı, bu sınırlar üzerinden taşanı tariflemek üzere kullanılmaya başlanması geliyor aklıma. Toplumsal cinsiyetler arasında akışkanlık kuran bir aşk hikayesiyle (Karanlığın Sol Eli), biseksüel çokaşklı bir kültürdeki sevgi ve direniş öyküleriyle (Dünyanın Doğum Günü ve Diğer Öyküler) ya da amip cinselliği, ten üzerindeki güneş ışığını, dans edenin ayağını (Zihindeki Dalga) ve diğer hayvan bedenlerini (diğer metinler yanında 'Onları Adlarından Sıyırdı') içeren, toplumsal cinsiyetten bağımsız erotik düşleminle toplumsal cinsiyeti, cinselliği, türleri ve erotizmi kuirleştirdin. Ne muazzam yetenekler bunlar!

Siyaset de kuirleştirdiklerin arasında. Senin anarkizmin ne basit ne de düz. Tersine, kıvrılıyor ve akıyor, sarmallanıyor ve burgaçlanıyor. Aşk ile devrim, siyasallık ile tinsellik, dinlemek ile anlatmak arasında kurulmuş ayrıştırmaların üzerinden aşan, tekil bir anlayışın, herhangi bir sınırın içine sığıştırılamayacak olasılıklar öneriyorsun sen. İyi anarkist ile kötü anarkist arasına konmuş ahlaki sınırı da reddediyorsun. 

Son söyleşilerinde orta-sınıftan olman ve yaptığının da aktivizm olmamasından ötürü belki de anarkist olarak tanımlanamayacağını ifade ediyorsun. Bir daha düşün, diyorum. Elinde wu wei varken [ç.n. Taoculukta uyum ve bütünselliğe ulaşmak yolunda girilen eylemsizlik hali] kim gerek duyar aktivizme? Ve neden orta-sınıf bir anarkist olmasın ki? Benim kitabımda buna çelişki denmez – ve senin kendi kitaplarında da yaşamın aşikar çelişkilerinden sakınılmış değil hiç bir zaman. Tersine kaleme aldıklarında bu çelişkiler kucaklanmakta, kuirleştirilmekte.

Yazdığın öyküler, makaleler ve şiirler birer rehber olmanın yanında bana kendi yaşamımı nasıl düşlemleyebileceğimi öğrenmeme de yardım ettiler. Senden gelen bu yardımla ve başkalarının yardımlarıyla kendim de başka insanlara rehberlik etmeyi başardım; yazarak ve konuşarak, dinleyerek ve eylerek başkalarının kendi yaşamlarını düşlemleyebilmelerine katkıda bulundum. Kendini anarkist olarak tanımlasan da tanımlamasan da, bir anarkistin ne olabileceği ve ne yapabileceğine, benim ne yapabileceğim ve kime dönüşebileceğime yönelik kavrayışımı derinleştirmekte bana destek oldun. 
Bu yüzden, bağlıyım sana bu bitimsiz aşkla.

Çeviren: Erden Kosova, anarke77@hotmail.com
Bu metin daha önce Fifth Estate'in Bahar 2010 sayısında yayınlandı.


Etiketler: kültür sanat
nefret