21/11/2014 | Yazar: Gizem Derin

Çocukların Türkiyesi’nde şiddet var. Annesini döven babası var, babasının emeğini sömüren patronu var, babasının patronuna isyan ettirip yazar kasa fırlattıracak hükümetleri var.

Çocuk işgücünün fazla olduğu bir kent Mersin. Özellikle son bir kaç yılda Suriye’den aldığı göç sonrası çocuk emeği sömürüsünün arttığı bir kent olmuştur. Hemen hemen her trafik ışığında her kaldırımda bir kaç Suriyeli çocuğa rastlamak mümkün. Bu çocukların büyük bölümü geçtiğimiz yıl entegrasyon yapılmadan Türkçe eğitim veren sınıflarda okutuldu. Yeni yeni Arapça hizmet veren okullar inşa edilmekte. Göçmen çocukların sadece Mersin’de değil Türkiye’nin birçok yerinde benzer sömürü ve ihlallerle karşılaştığını biliyoruz.
 
Yine sadece göçmen çocuklar değil gelir düzeyi düşük Türkiyeli çocuklar da çalıştırılmaya zorlanıyor ve birçok hak ihlal ediliyor. Hizmet satın aldığımız birçok işyeri çocuk işçi çalıştırmakta. Ucuz ve kayıtsız işçiliği çocuk emeğini istismar ederek sağlayan işyerleri oldukça fazla.
 
Geçtiğimiz bahar İHD ile “Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi” diye ortak bir çalışmada yer aldık. Mersin’de birçok STK girişimde yer almakta. Çocukların hapishanede yeri yoktur diyerek çalışmalarımızı yürütmekteyiz.
 
Mersin genç nüfusun fazla olduğu bir kent ayrıca. Örgütümüzün büyük bir kısmı genç LGBT’lerden oluşuyor. 7 Renk Gençlik Komisyonu en kalabalık komisyonumuz. Aldığımız haftalık toplantılarda gençler yaşadıkları sorunları birlikte görünür kılmak ve ihlalleri ortadan kaldırmak adına birlikte hareket ediyor. Önümüzdeki sene içinde Akdeniz Belediyesi bünyesinde LGBT Aile Danışma Merkezi kurma projemiz bulunuyor. Genç LGBT nüfusunun çok olduğu Mersin’de yaşanan sorunlardan birisi de genç LGBT bireylerin aileye açılma sureci ve ailenin danışman ihtiyacı. Yine gençlerin yaşadığı bir diğer sorun eğitim haklarının ihlali. Bu sorunun çözümünde büyük bir kazanım olacağını düşündüğümüz Eğitim-Sen LGBT öğrenci komisyonu çalışmaları başlamış bulunmakta. Böylece öğretmenler ve okullar değişmeye başlayacak. Yine Mersin Üniversitesi bünyesinde bir LGBT topluluğu kurma çalışmalarımız sürmekte.
 
Peki Türkiye’de çocuk olmak ne demek? Türkiye’de çocuk olmak demek "umut" olmak demek. Her çocuğun değişimi bir umut çünkü çürümüş sisteme çomak sokan. Bir yandan savunmasızlıklarından ötürü birçok ihlale sömürüye istismara açık halde çocuklar. Aile içinde hükümet politikalarında görünmezler birçok öteki gibi. Bizim gibi.
 
Çocukların Türkiyesi’nde şiddet var. Annesini döven babası var, babasının emeğini sömüren patronu var, babasının patronuna isyan ettirip yazar kasa fırlattıracak hükümetleri var. Şiddet var hem de her türlüsünden.
 
İşin özü “kader” izin verirse gülen çocukluklar var.  

Etiketler: insan hakları
nefret