25/04/2016 | Yazar: Rosida Koyuncu

16 Nisan’da kısa metrajlı Kürtçe bir filmin çekimi için Amed’e oradan da Kulp ilçesine gittik. Filmin adı Kurneqiz. Film ilk defa Kürt kültürüyle köyde yaşayan 17 yaşında bir trans çocuğun yaşadığı sıkışmışlık ve çatışmayla beraber dışlanmayı işliyor.

16 Nisan’da kısa metrajlı Kürtçe bir filmin çekimi için Amed’e oradan da Kulp ilçesine gittik. Filmin adı Kurneqiz. Film ilk defa Kürt kültürüyle köyde yaşayan 17 yaşında bir trans çocuğun yaşadığı sıkışmışlık ve çatışmayla beraber dışlanmayı işliyor.

Film Sivil düşün AB programı tarafından desteklendi. Filmin senaristi Suat Usta, yönetmeni Gökhan ve Nadide Seza Yalçınkaya çifti, görüntü yönetmeni ise Ersin Doğan. Bu projenin yapımcısı olarak Sivil Düşün’e başvuran zat ise ben oluyorum. Aynı zamanda hastane sahnesinde oynuyorum.

Başrol oyuncusu Kerim rolünü T. Zana Yaman, Amed şehir tiyatrosundan Demokrat Heci olarak bilinen Mesut Erenci ile Eylem Öden oynuyor. Filmde Dengbej ise kerimin acısını anlatmaktadır.

Filmin çekiminde çok zorlandık. Filmin galasına geldiğinizde o görüntüleri bu dağlık çoğrafyada nasıl aldığımıza şaşıracaksınız. Özetle bazı zorluklardan bahsedecek olursam, istediğimiz bir ağacın görüntüsünü almak için bir buçuk saat dağlık bir noktaya eşyalarla nefessiz kalana kadar yürümek. Kulp karakolundan termal kamarayla bizleri dağlık alanda gören yetkilileri köy korucularını arayarak, bizi başka birileri sanmaları ve korucuların bizim ne yaptığımızı sormaları ve bize dair bir durumun gelişmesinden kaygılanmamız. Sonuç olarak köylülerin desteğini ve bölge insanın desteklerini asla unutmayız.  Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şehir tiyatrosuna ve Kulp Devlet Hastanesi’ne teşekkürlerimizi de sunmadan olmaz. Ayrıca sette çalışanların emeği asla unutulmaz.

Sevgili T. Zana Yaman’ın günde dört tane şeker iğnesi olması ve Mesut abinin şekeri, tansiyonu ve kolestrolüne rağmen sabrı çok etkileyiciydi. Benimde hastane odasının kapısının bozuk olmasından kaynaklı içeride mahsur kalmam ayrı bir komediydi. Aracımızın kumda çakılı kalması ayrı hele parmağımı aracın kapısına sıkıştırmam gerçekten tam bir maceraydı.

Kulpta bize desteklerini sunan Engin öğretmen ve İmam Cihan’ın çabası beni duygulandırdı. İmamla eşcinselliğe dair sohbetimizde söylediği şu cümleler beni duygulandırdı. "Eşcinsellik sosyolojik anlamada bir toplumsal gerçekliktir ama dini anlamada günah değil diyemem. Günahsız hiçbir insan yok. Bu insanların günahı da bu durum olabilir. Bu da Allah ile kul arasında bir durumdur. Kimse kimsenin canını alamaz. Canı veren Alllah alanda Allah’tır" sözleri beni duygulandırdı.

Fillmin montaj işiyle birlikte Mayıs ayında bitmiş olacak. Kürdistan, Türkiye ve Avrupa'da bazı film festivallere göndereceğiz. Yurtdışında Hollanda Film festivali, Türkiye’de İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Diyarbakır ve Van’da gösterime sunmayı düşünüyoruz. Ayrıca Queer Film Festivali’nde de görebileceksiniz. Haziran ayında İstanbul Onur Haftası ve Trans Onur Haftası kapsamında da gösterimini düşünüyoruz. Haziran ayında Kurneqiz’in galasına herkesi bekliyoruz.

Unutmadan… Kulp’ta çekim işimiz bittiğinde, Amed’e geçiyorduk. Geçerken arabayla Lice ile Yaprak Köyü'ne yakın ya da Lice’nin Güneydoğu tarafında havan topları yapıldığını gördük. Bingöl, Muş ve Diyarbakır üçgeni olarak da bilinen Engul bölgesinde helikopterlerin arama tarama operasyonları yapıyordu. Burada ağaç, insan veya hayvan demeden katliam yapılıyor. Bu katliamları görürken oradan ayrılmak bende tuhaf bir duygu bıraktı

Bir an İstanbul'daki ağaç ile Lice’deki ağaç veya oradaki köpek ile buradaki köpek bir değilmiş hissine kapıldım. Birde ekoloji sadece sanki yeşillikmiş zihniyeti var. Bu coğrafyada toprak, dere, kayalıklardaki ayı ve insanımız yeter artık diye çığlık atıyor. Çünkü orada katliam var!


Etiketler: kültür sanat
İstihdam