29/03/2012 | Yazar: Seçin Tuncel

Cinsel yönelimleri konuşmak, hak aramak, olayları ve yaşadığımız şeyleri tartışmak sapıklık değil bir varoluş biçiminin ezilmeden, baskılara maruz kalmadan yaşabilmesi için mücadele etmektir.

Kaos GL Derneği’nde medya izleme yapıyorum. Uzun süredir medya’yı izliyoruz malumunuz. Bugün aşağıdaki haberle karşılaşınca şaşırdım. Akit Gazetesi yine Kaos GL Derneği ve Pembe Hayat üyelerini “Cinsi Sapık” ilan etmiş. Aklıma nedense “Hüseyin Üzmez” geldi. Vakit gazetesinin bağrından çıkmış, ülkece bilinen gerçek bir sapık olan Hüseyin Üzmez’i biliyorsunuz nasıl da korumuş sahip çıkmış, aklamaya çalışmışlardı.
 
Şimdi bir duralım, bu ülkede yaşayan bir kadın olarak biliyorum ki çocuklara, kadınlara, hayvanlara, “erkek” olarak görülmeyen her canlıya/cansıza yönelik şiddet, taciz ve tecavüz bu ülkenin nerdeyse geleneği göreneği. Bir nevi “Atasporu”. Akit yazarı tarafından icra edilen “Atasporu” su yüzüne çıktığında “Komplo” “Amerika’nın işi” “İsrail’in parmağı var” denilerek olay örtbas edilmeye çalışılır. Hep karşılaştığımız bahanelerin Akit versiyonu.
 
Şimdi efendim konuyu şuraya getirmeye çalışıyorum cinsel yönelimleri konuşmak, hak aramak, olayları ve yaşadığımız şeyleri tartışmak sapıklık değil bir varoluş biçiminin ezilmeden, baskılara maruz kalmadan yaşabilmesi için mücadele etmektir. Kendimizle barışamadığımız mevzuları yabancılaştırarak olmamış, yokmuş, uzaydan inmiş gibi davranmak onların olmadığı anlamına gelmiyor ne yazık ki. Cinsel yönelimler ve kimlikler sadece eril beyinli Akit gazetesinin sunduğu gibi salt cinsel edimden ibaret değil, daha önce de belirttiğim gibi bir varoluş tarzıdır. Zaten mevzu sadece cinsellik olsaydı devletin ve ikiyüzlü toplumun istediği gibi evlerimize kapanır bu edimi istediğimiz gibi yaşardık.
 
Akit gazetesini görünür kılmak istemiyorum ancak gazetenin bizlerle ilgili yaptığı haberler ülkenin ikiyüzlü ahlakını çok güzel gösteriyor bize. Yardım ediyorum, destek oluyorum bahanesiyle fakir, mazlum, insanların zaaflarını kullanan “Hüseyin Üzmez”i aklayan Akit gibi devlet de, tecavüzcülere sahip çıkar. Ama bir yandan sorunları ortaya koymaya çalışan, bunu tartışan düşünen insanlara saldırır.
 
Hemen ilintili olduğu için bir yanlışı düzeltmek isterim. Bu sene öykü yarışmasının onur jürisi sevgili Şafak Pavey değil, bu ülkede yıllarca görmezden geldiğimiz Kürt meselesini araştırmak istediği için devletin komplosuna uğramış sevgili Pınar Selek’tir. Fethiye’de Muğla Barosu Başkanı’nın savunduğu tecavüzcülerin davasına hak aramaya giden kadınların devlet eliyle engellenmesinde olduğu gibi yaşanılanları anlamlandırmaya, sorunları ortaya koymaya çalıştığı için, devlet eliyle suçlanmış, marjinalize edilmiştir.
 
Barolar, hak savunucuları, muhalifler; malum devlet hiçbir şeye çözüm bulamıyor, sorunların da aynı zamanda kaynağı. Ama bu sorunları görünür kılacak, mücadele edecek kurumların yapıların içindeyse ne yazık ki aynı terane var. Gazeteyi okurken şunu düşündüm “Dava açmamız gerek ve hukuku kullanmazı gerek” fakat neden baroların, hak savunucularının muhaliflerin bu olaylar hep gözünden kaçar? Neden ben şikayet hakkımı kullanmadan bu yasaca suç olan ihlaller baroların, hak örgütlerinin gündemine uğramaz? Çok mu işleri var? Çok mu işiniz var gerçekten toplumsal cinsiyet, cinsellik, cinsel kimlikler mevzuuna bakamıyor ve savunuculuğunu üstlenemiyorsak yapımızı değiştirelim. Cinsel kimlikler salt eril beyinli iktidarın, tecavüzcülerin aslında gördüğü gibi kendi cinselliklerimize ait bir durum değildir. Bu dünyayı anlamamıza yardımcı da olacak çok güzel bir politikadır/ varoluş biçimidir.
 

Etiketler:
İstihdam