18/07/2013 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Bu ‘Polititk Doğruculuk’ öyle bir şeydir ki, ne olduğunu bilmeden kullanmaya kalkanların elinde sık sık patlar.

Bir gün gelip de Türkiye’de bir PC - “Political Correctness”, yani “Politik Doğruculuk” (PD) yazısı yazacağımı hiç düşünmemiştim. Hem de CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan gibi birinin attığı bir Tweet nedeniyle!
 
PD nedir? “Politik Doğru” var olan dil, fikirler veya üretilen politikalarla azınlıklar, mağdurlar ve fakir fukara üzerinde onları daha da yabancılaştıracak ve yüz yüze oldukları ayrımcılığı pekiştirecek ortamlar üretMEMEKtir. PD olmayan şeyler, genellikle kadınlara (ülkemizde özellikle trans kadınlara), başka ırktan olanlara, dini, mezhebi farklı olanlara veya inanmayanlara, cinsellikleri farklı olanlara ve özürlü insanlara karşı bir silah gibi kullanılır. Feminist hareket de, özellikle dil ile yapılan politik doğru olmayan şeyleri öne çıkardı.
 
PC=PD 20. yüzyılın başlarında ilk olarak Komünistler tarafından kullanılmaya başlandı. O zamanlar bunu Komünistler ve Sosyalistler her köşeye sıkıştıklarında tartışmak, düşünmek yerine “ama partinin çizgisi bu” diye konuya nokta koymaya çalışan yoldaşları ile dalga geçmek için kullanıyorlardı. Aynı yüzyılın sonlarında PD, “yeni sol” tarafından, biraz da istihza ile karışık, seksist ve ırkçı söylemleri adlandırmak için kullanılır oldu. 90’ların başlarında ABD tutucuları Politik Doğruculuğu (PD) çok kültürlülükle ve ayniyet politikalarını aşağılamak için kullanır oldular. Gayeleri dile yeni yeni yerleşmeye başlayan ve negatifliklerini kaybeden terminoloji ile dalga geçerek eski terminolojiyi tabulaştırmaktı! Tıpkı Gezi Başkaldırısında “Çapulcu” kelimesinin başına gelenler gibi. Ne var ki hem bu dildeki değişimler, hem de toplumlarda yükselen “ayniyet politikaları” akademiden başlayarak toplumların önce dilini, sonra da sosyal gerçeği değiştirdi. Solda başlayıp sonra sağ tarafından sahiplenilen PD sağın ağzına istemedikleri değişikliklerin genel adı olarak pelesenk oldu! Bugünlerde politik doğru ve politik doğruculuk istihza ile kullanılan gayrı ciddi bir konseptin adıyken “political incorrectness” yani “politik doğrucu olmamak” ciddi bir politik duruştur.
 
Şimdi gelelim Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın Sümeyya Erdoğan hakkında attığı tweet’e. Yıldıray Sapan hiç de tasvip etmediğimiz bir insan olabilir. Eski bazı bilinen kadınlara karşı tutumu hâlâ belleklerimizde olabilir ve ona kızmaya devam da edebiliriz. Lakin attığı tweet bunlardan bağımsız olarak irdelenmeli: Hakaret etmeden, özeline girmeden 140 vuruşla Başbakan’ı, satırlı saldırgan senin kızına saldırsaydı... diye empatiye davet etmiş. Bu tweet’de misojenist bir şey yok.
 
AKP yeni yeni keşfetmeye başladığı PD’la hemen yaygarayı bastı. Yukarıda anlattığım gibi bunda şaşacak bir şey yok. Ya arkasından balıklama atlayan sazanlara ne buyrulur? Ahmet Hakan ve Binnaz Toprak gibi kanaat önderlerimizle(!) başlayan PD korosunu, bizzat CHP’nin kendisi takip etti! Sümeyya Erdoğan Başbakan Danışmanı. Başbakan olan babası tarafından bizzat oraya atandı. Tenkit edilemeyecek mi? Örnek gösterilemeyecek mi? Hamama girecek ama terlemeyecek, öyle mi?
Politika, özellikle bu topraklarda, öyle yumuşak bir şey değil. Bunu bilen politikacılar, muktedirler ailelerini genellikle koruma altına alırlar. Mesela herkes biliyor ki; Ali Koç çocukluğundan beri Fenerbahçe Kulübü’nün başkanı olmak istiyor. Yine herkes biliyor ki; başta babası olmak üzere bütün aile buna karşı. Bahçeli’nin, Kılıçdaroğlu’nun, Gültan Kışanak’ın çocukları hakkında (hatta çocukları var mı yok mu bilmiyoruz) niye tweet okumuyoruz?
 
Bu “Polititk Doğruculuk” öyle bir şeydir ki, ne olduğunu bilmeden kullanmaya kalkanların elinde sık sık patlar. Bir kadınla dayanışma yaptığını zannederek ortaya çıkanların aslında o kadını da aşağıladıklarının bilmem farkındalar mı? Verilen mesaj şu mudur? Bir Başbakan Danışmanı olan Sümeyya Erdoğan naif, narin, zayıf bir kız çocuğu! O kendisini örnek gösteren bir tweet’e cevap veremez. Korunmalı! Bu yaklaşım Başbakan Danışmanı’nı cinsiyetinden, yaşından ötürü küçük görmüyor mu?
 
Burada esas mesele şudur: Gezi Ayaklanmasındaki sosyal medyanın gücünden ürken AKP, interneti de zapturapt altına almak istiyor. Politik Doğruculukları ondan, yoksa PD gözlükleri ile bakarsak AKP baştan aşağı züllü.
 
Bülent Arınç’tan Belma Satır’a kadar AKP’li politikacıların, CHP’liler üzerinde kurmaya çalıştıkları psikolojik baskının nedeni de bu. Allaha çok şükür memlekette sazan da çok!
 
CHP bu kurnazlarla başa çıkmak için önce kendileri “politik doğruculuk” nedir, “politik olarak doğru olmamak” nedir öğrenmeleri gerekir.

Etiketler:
nefret