28/05/2013 | Yazar: Selçuk Candansayar

Sigara ve içki yasaklarının bireyin sağlığını koruma çabası değil, ırkçılık olduğu açık.

Sigara ve içki yasaklarının bireyin sağlığını koruma çabası değil, ırkçılık olduğu açık. AKP’nin sağlık üzerinden dayattığı ırkçılık tektipçi toplumu inşa etme uğraşından öte bir değer taşımıyor. Bireyi ve onun özgür seçimini yoksayan, yerine birörnekleşmiş, bireysel farklılıkları silinmiş toplumu inşa etme girişimi.
 
RT Erdoğan şahsında AKP iktidarının sigara karşıtlığıyla başlayan toplumsal temizlik (hijyen) harekatı, alkol yasaklarıyla önemli bir aşamayı daha başarıyla geçti.
 
Sağlıklı dindar nesiller yetiştirebilmeyi engelleyebilecek iki ‘musibet’ daha kamusal alanın tümüyle dışına itilerek, sigara ve alkol kullanmanın ‘suç’ kategorisine alınması işlemi tamamlanmış oldu.
 
AKP yasak ve suç kategorilerini inşa ederken tütün ve içki içme yerine sigara ve alkol terimlerini bile isteye kullanıyor. Alkol kullanma kavramı dolaysızca alkoliklikle eşleşiyor, tütün yerine sigara terimi de toplumun somut düşünce akışında takılmasını sağlıyor.
 
Böylece iktidar, tütün ve içki içmenin bireyin özgür istemiyle karar verebileceği, bireysel bir seçim olduğu gerçeğinin üstünü örterek sigara içenin içmeyenin havasını zehirlediği, alkol kullananında ailesine, çevresine zarar verecek bir alkolik olduğu imgesini kuruyor.
 
Dikkat edin, sigara karşıtı kamu spotlarında tütünün içende neden olduğu zarardan çok, tütünün içildiği yerde zehirlediği havayla içmeyenlere verdiği zararın altı daha çok çiziliyor. Dumansız hava sahası tam da bu imgenin karşılığı.
 
Demem o ki AKP’nin sigara ve içki karşıtlığının ana teması, her iki maddenin bireysel seçim olma hakikatini dikkatlerden kaçırıp, kullananların kullanmayanları zehirlediği imgesi.
 
Sigara ve içki içenler toplumun sağlığını bozan düşman suçlular haline getiriliyor.
 
Sağlık devlet tarafından güvence altına alınması gereken bir temel insan hakkı. Oysa AKP sağlığın özelleştirilmesi, bireysel sağlık sigortası, katkı payları, özel hastane farkları gibi düzenlemelerle, devletin güvence ve sorumluluğunu giderek artan oranda bireyin ekonomik gücüne ve özel sağlık şirket ve sigortalarının insafına bırakıyor. Paran kadar sağlık sistemini aşamalı olarak dayatıyor.
 
Ama aynı iktidar kendi sağlığını kendi seçimi olarak gören ve bu sağlığı riske atma pahasına sigara, içki içenlere ise topluma zararlı suçlu muamelesi yapıyor.
 
Sigara, alkol, uyuşturucuyu suçla eşleştirerek bir ve aynı hale getiriyor. Yetinmiyor cinsel yönelim farklılıklarını, farklı hayat tarzlarını, evlenmeden birlikte yaşamayı, boşanmayı, sezaryeni, kürtajı da kısmen hukuki düzenlemelerle kısmen de pratik uygulamalarla suç haline getiriyor.
 
Böylece sigara, içki içmeyen, çekirdek ailede üç çocuklu olarak yaşayan, kadın ve erkek (karı koca) sağlıklı ve makbul vatandaş haline geliyor.
 
AKP karşıtlarının çoğunun bir türlü anlamadığı tam da bu. AKP, din temellerine göre inşa edilmiş bir kamusal alan kurmaya çalışmıyor, tersine oluşturmaya çalıştığı makbul vatandaşı inşa etme sürecinde dini bir araç olarak kullanıyor. Başka türlü yasaklar konusunda toplumun rızasını alamayacağından kendisine dini yedekliyor. Yoksa cuma ve bayram namazına giden, oruç tutan, kurban kesen, sorulduğunda ‘elhamdülillah müslümanım’ diyen ve düğünde, bayramda, seyranda, arkadaşlarıyla muhabbet ederken ‘iki tek atan’ kişinin rızasını alamaz.
 
Bireyin hayat tarzı ve seçimlerini, toplumun bütüncül sağlığını bozma riski üzerinden suç kategorisine göre denetlemeyi ilk akıl eden Naziler olmuştu. Naziler önce kadınların, sonra askerlerin ardından erkeklerin sigara içmesini yasaklamıştı. Gerekçe hep Alman ırkının sağlığını korumak olmuştu.
 
Son sigara ve içki yasaklarının bireyin sağlığını koruma çabası değil, ırkçılık olduğu açık. AKP’nin sağlık üzerinden dayattığı ırkçılık tektipçi toplumu inşa etme uğraşından öte bir değer taşımıyor. Bireyi ve onun özgür seçimini yoksayan, yerine birörnekleşmiş, bireysel farklılıkları silinmiş toplumu inşa etme girişimi.
 
AKP, bu toprakların nerden baksanız son iki yüzyıllık tarihsel sürecinin kazanımı olan bireyi geriye çevirmeye çalışıyor. En modern yöntemlerle işletilen demodernizasyon. AKP’ye içi boşaltılmış laiklik söylemleri değil bireyler karşı çıkacak, yeter ki onları örgütleyebilecek bir sol olabilsin.

Etiketler:
nefret