03/10/2014 | Yazar: Ali Erol

Rojava Toplumsal Sözleşmesi ulus-devlet bataklığına düşmeden Ortadoğu’da birlikte dönüşme birlikte özgürleşme olanağı için bir araç olabilir

Rojava Toplumsal Sözleşmesi ulus-devlet bataklığına düşmeden Ortadoğu’da birlikte dönüşme birlikte özgürleşme olanağı için bir araç olabilir

AKP Hükümetinin savaş ve işgal tezkeresi, CHP ve HDP’nin “hayır” demesine rağmen TBMM’den geçti.

HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü’nün, HDP Grubu adına TBMM’de yaptığı “tezkere konuşması”nda “Hükümetin gerçekte IŞİD diye bir meselesi, bir davası Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama sesini çıkarıncaya kadar yoktu” diyerek belirttiği gibi TSK’ya sınır ötesi izni tanıyan “tezkere”nin IŞİD’in düşüremediği Kobanê’ye girip Rojava’yı işgalden başka gerekçesi kalmıyor gibi.
 
Sınır ötesi denilen hem fiziki hem politik olarak direnen Kobanê’dir!
 
Evet, “sınır ötesi” denilen hem fiziki hem politik olarak direnen Kobanê’dir! Sınır ötesi denilen coğrafya bataklıkta bir vaha olan Rojava’dır!
 
Evet, saldırı altındaki Kobanê’yi ve de kuşatma ile karşı karşıya olan Rojava’yı savunmak ortak hayatlarımızın sınırlarını savunmaktır!
 
Sıranın “islam devleti”nde olduğunu söyleyenlerin kelle kesmenin lafı mı olur dedirtip Ortadoğu’da aman da ne kadar orijinal diyerek karşılamamıza yol açan uygulamaları gelsin ilk kural kadınları kapatmak yetmez zorla eve hapsetmek olmuştur.
 
IŞİD gelir geçer; niye geçsin ki bin yıldır aynı hikâye diye İslam’a laf sokmak sadece günü kurtarmaya yarar; tersinden IŞİD’in yaptığını arzulayan ama yapmaya eli varmayan Müslüman da aynı şekilde niye geçsin ki şenlik daha yeni başlıyor nakaratına katılabilir!

Allah’ın nizamı adına kendi tahakkümlerini kuran ve koca bir toplumsal hayatı ve çeşitliliği korkunun bin bir kalesine hapsedebileceğini sananların “devletlerinin” Ortadoğu’nun kaderi de farzı da olmadığını gösteren işte o “sınır ötesi”nde direnen Kobanê’dir!

Toplumsal Sözleşme: Rojava’nın politik tercihi!
 
Aynı bataklıkta Rojava bir vaha gibi kendini politik bir tercihle kurabiliyorsa pekala o vahanın sınırlarını genişletmek de ortaklaşılacak politik bir tercih olmalıdır!
 
Kobanê saldırısı ile kuşatma altında olan Rojava’nın politik tercihinin ırkçı, ayrımcı, üsttenci ve kan kokan nefret söylemlerine karşı Türkiye halkları için de neden ve nasıl bir olanak olduğunu, Rojava Demokratik Anayasası olarak adlandırılan "toplumsal sözleşme" üzerinden görebiliriz.

Barışın sadece Türkiye “sürecinde” değil başta Rojava olmak üzere tüm bölgede ancak “demokratik anayasal çözümlerle” pekişeceğinin de göstergesi olan, “halkların kardeşliği” söyleminin içini dolduran Rojava Toplumsal Sözleşmesi’ndeki (TS) ortaklaşmaların takibe değer bir başlangıç olduğunu hatırlatıp birkaç maddesini okuyalım…

Madde 86 Kadın temsil oranı tüm kurum, yönetim ve kurullarda yüzde 40’tan az olmamalıdır. 

M28 Kadınlar özsavunma ve her türlü cinsiyet ayrımını kaldırma reddetme hakkına sahiptir.
Yani, gey/trans ve kadın cinayetlerinde dolaşıma sokmaya çalıştığımız “adalet yoksa direniş hak, özsavunma meşrudur” kayıtlara geçiyor gibi!

TS’de bir kaç maddede doğa haklarından bahsedilmesi güzel; anlaşılır zaten! 

TS üzerine KCK’dan gelen etnik/dinsel ve de "cinsel milliyetçilik" yoktur sözü ilginç! Bir de "herkes" tekerlemesine dolanılmazsa TS anlamlı olabilir.

Bir maddede sanırım etik kastedilse de M24’te geçen "ahlaka aykırılık" muğlaklığı ise not edilmeli!

M32/c Alevilik için; M29 "çocuk" için pekala örnek alınabilir!

TS M20 TC Anayasasının M90’sı gibi, zaten olması gerekir! Yükümlülüğün araçları ve garantisi ne olacak sorusuyla takip edilmeli!

En dikkat çekicisi ise M31 ...din üzerinden karşıtlık ve ayrımcılık yaratılması kabul edilemez. Kobanê’de direnen kadın ve erkeklerin işte bu madde için de direndiğini söylemek yanlış olmayacaktır!
 
Rojava Toplumsal Sözleşmesi ulus-devlet bataklığına düşmeden Ortadoğu’da birlikte dönüşme birlikte özgürleşme olanağı için bir araç olabilir.
PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah’a Toplumsal Sözleşme Soruları
 
PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah’ın “yeni siyaset arayışları” konferansına katılacağı bilgisi ulaştığında biz de heyecanlanmış, hazır Ankara’ya geldiğinde mutlaka görüşüp bir röportaj yaparız diye düşünmüştük. Kaos GL ekibi konferansta, ertesi gün de kahvaltıda kendisiyle görüştü ama hazırladığımız aşağıdaki sorular üzerinden bir röportaj yapmak mümkün olmadı. 

Rojava’daki yeni siyasetin maruz kaldığı katman katman kuşatmanın aşılması sürecinde Asya Abdullah’ın Mardin-Amed-Ankara hattında "sınır"da saatlerce bekletilmesi belki bildik rutinlerdendir! Söz konusu kuşatma altında her şeye yetişmek mümkün olmayabilir, Kaos GL olarak biz de şimdilik gönüller bir olsun demiş ama "yeni siyaset arayışları" kapsamında aşağıdaki sorulara "cevap" arayışlarını da takip edeceğimizi not düşmüştük...
 
1 - Sayın Asya Abdullah Ankara’ya hoş geldiniz. Kadınların öncüsü olduğunu söylediğiniz Rojava devrimi Türkiye’de de heyecan ve merak konusu. Eşcinsellerin kurtuluşu için mücadele yürüten Kaos GL, toplumsal barışın birlikte özgürleşmekten geçtiğini savunuyor. Bunun için de eşcinsel ve transseksüel haklarını diğer ayrımcılık alanlarında verilen mücadelelerle birlikte gözetiyor. Öncelikle ardı ardına gelen özerklik ilanlarından ötürü sizi ve Rojava’yı tebrik ederiz.
 
2 - Rojava Toplumsal Sözleşmesi’ndeki (TS) ortaklaşmalardan 28. ve 86. maddelerindeki kadının eşit katılımı ve direnme hakkına yer veriyor. Acaba TS hazırlık ve yazım süreci nasıl yürüdü, tartışmalar nasıl geçti?
 
3 – Kadınların özsavunma ve her türlü cinsiyet ayrımını kaldırma, reddetme hakkını teslim eden 28. madde dikkat çekici. Türkiye’de kadınlar, eşcinseller ve translar maruz kaldıkları şiddet ve cinayetlere karşı bir direniş geliştiremiyorlar. Özsavunma durumlarında ise güvenlik sağlama yükümlülüğünü yerine getirmeyen devlet ve hukuk mekanizmasınca ikinci defa cezalandırılabiliyor. Rojava’da kadınlar özsavunma ve reddetme haklarını hangi araç ve mekanizmalarla kullanabilecekler?
 
4 – Kaos GL ile eğitimciler sendikası Eğitim-Sen’in öğretmenlere yönelik Batman’da gerçekleştirdiği bir seminer Kürt bölgesinde tartışmalara yol açtı. Bölgede devlet yanlısı olarak kabul edilen bir siyasi parti yaptığı açıklamalar ile sendika ile Barış ve Demokrasi Partisi’ni (BDP) “sapıklarla çalışıyorsunuz” diyerek eleştirdi. Asıl dertlerini açık eden saldırıları ise “Kürdistan’ın bütün şehirlerine belediye başkan adaylarını Kürt geleneklerine aykırı olarak kadın gösterdiniz” açıklaması oldu! Tam da Rojava’dan “Toplumsal Sözleşme” haberinin geldiği bir dönemde Kuzey’deki Kürt kadınlarına yönelik bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
5 - Toplumsal Sözleşme üzerine KCK’den gelen ilgili bir açıklamada etnik/dinsel ve de “cinsel milliyetçilik” yoktur sözü dikkat çekiciydi. Kuzeyde Kürt kadın hareketi eşcinsel ve transların kendi kimliklerini geliştirme ve ayrımcılığa uğramadan topluma eşit bir şekilde katılma haklarını savunuyorlar. Rojava’da eşcinsellerin kendini ifade etme ve onurlu bir şekilde toplumsal hayata katılma imkânlarını nasıl yaratmayı ve geliştirmeyi düşünüyorsunuz?
 
6 - Toplumsal Sözleşmenin 24. maddesinde “ahlaka aykırılık” ibaresi geçiyor. İlgili maddede belki de anlaşılır bir gerekçesi vardır ama Türkiye’de kadınlara ve eşcinsellere yönelik saldırı, ayrımcılık ve hak ihlallerinde her zaman “genel ahlak” bahanesi öne sürülüyor. TS’deki bu muğlâk “ahlak” ifadesinin ayrımcılık yaratmamasının ve özgürlükleri engellemenin gerekçesine dönüşmemesinin garantisi ne olacak?
 
7 - Toplumsal Sözleşmenin 32. maddesinin Êzidîler’le ilgili bölümü Türkiye’de Alevilerin tanınma taleplerini akla getiriyor. Ne dersiniz, Toplumsal Sözleşme, Rojava’nın demokratik anayasası olarak Ortadoğu’ya örnek olabilir mi?
 
8 – TS’nin 20. maddesi, TC Anayasasının 90. maddesini akla getiriyor. TC’nin pek uymadığı “İnsan Haklarına dair uluslararası tüm anlaşma ve sözleşmeler Toplumsal Sözleşme’de bir iç hukuk normu olarak geçerlidir.” maddesi olması gerektiği gibi yerinde bir düzenleme. Peki Rojava Demokratik Özerklik Yönetimi bu şartın yükümlülüğünü hangi araçlarla yerine getirecek ve garantisi ne olacak?
 
9 – Ortadoğu söz konusu olduğunda kadınların özsavunma ve reddetme hakkının tanınmasıyla birlikte Toplumsal Sözleşme’nin belki de en dikkat çeken bir diğer düzenleme ise 31. madde olsa gerek. Bu maddenin ilk bölümü bildik bir düzenlemeyi tekrar ediyor. Asıl önemlisi ise “din üzerinden karşıtlık ve ayrımcılık yaratılması kabul edilemez” kaydı dikkat çekiyor. Aynı zamanda bir kadın siyasetçi olarak bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
 
10 – Rojava Toplumsal Sözleşmesi ulus-devlet bataklığına düşmeden Ortadoğu’da birlikte dönüşme birlikte özgürleşme olanağı için bir araç olabilir mi? Rojava devriminin kendi sınırlarını aşıp Ortadoğu için bir seçenek olmasının olanakları neler? Son olarak bu konuda neler söyleyebilirsiniz? 

Etiketler:
nefret