29/12/2009 | Yazar: Barış Sulu

Geçen hafta Diyarbakır’daydım, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) ve Olof Palme Center’ın daveti üzerine.

Geçen hafta Diyarbakır’daydım, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) ve Olof Palme Center’ın daveti üzerine.
 
Programımız haftalar öncesinden hazırdı, yereldeki Sivil Toplum Kuruluşlarını (STK) ziyaret ve üzerine toplumsal cinsiyet atölyesi…
 
Ayrımcılık Karşıtı Dernek Girişimi, Başka Derneği, Başkent Kadın Platformu, Batman Selis Kadın Danışmanlık Merkezi, Kaos GL, Kozadan İpeğe Kadın Kooperatifi, Piramid LGBTT, Pozitif Yaşam Derneği, RUSİHAK, SBF Der., Üniversite Öğrencileri Yaklaşımları ve Yön Derneği’nden katılımcılar Diyarbakır’daki STK’leri gezdi ve deneyim aktarımında bulunabildi.

Çarşamba günü yola çıkmadan önce gergin bir ortamda Diyarbakır’a gidiyor olmam aklımdaydı hep. Demokratik Toplum Partisi (DTP)’nin kapatılması ve bazı milletvekillerinin siyasi yasak alması, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)’nin kurulması ve DTP’nin milletvekillerinin ve Ufuk Uras’ın BDP’ye katılarak mecliste grup oluşturması üzerinden birkaç gün geçmişti henüz. Daha ne kadar gergin olabilirdi ki diye düşünürken gözaltılara uyandık sabah. Yaklaşık 80 belediye başkanı, yardımcısı, STK yetkilisi gözaltına alınmıştı sabah 5’te. Yıllardır gergin bir ortamda nefes almak zorunda kalan bir halk için ne kadar sorun teşkil edebilirdi ki bu.
 
Programımıza bu gerginlik elbette yansıdı. İlk ziyaret ettiğimiz STK, Umut Işığı Kadın Kooperatifi oldu. 2004 yılından beri faaliyet gösteren kurum çocuklarla ve annelerle ilgilenmekte. Kütüphane, arbani kursu, satranç, internet ve oyun odası, film salonu bulunan mekandan şu an yaklaşık 120 çocuk yaralanmakta. Kürtçe masal kitaplarının bulunduğu kütüphaneden çocuklar kitap alıp evlerine götürebiliyorlar. Annelerde ve çocuklarda toplumsal cinsiyet ile ilgili farkındalığı arttırmak için çalışmalar gerçekleştiriliyor.
 
İkinci durağımız KAMER’di. Ağrı’dan Urfa’ya 23 ilde örgütlenen KAMER’in merkezi Diyarbakır’da. 23 ilde kadınlar çalışmalar gerçekleştiriyor ve hayatın içinde olduklarını her alanda dillendiriyorlar. 1997’den beri faaliyetlerini yürüten KAMER kadın hareketi alanında en büyük ağa sahip kuruluşmuş meğer öğrenmiş oldum. Piramid LGBTT ile birlikte de toplumsal cinsiyet ve LGBTT ile ilgili kavramlar üzerine bir atölye gerçekleştirme planı da yapmış olduk. (http://www.kamer.org.tr )
 
 
İlk günün son ziyaret edilecek STK’sı Çocuklar Aynı Çatı Altında (ÇAÇA)’ydı. 2003 yılından beri çalışmalarını yürüten bir dernek ÇAÇA. Çocuk temel hak ve özgürlüklerinin koşulsuzca uygulanması ve bütün çocukların eğitim ve sağlık gibi tüm sosyal hizmetlerden eşit haklarla yararlanması gerektiği gerçeğini savunarak, bu alanda çalışmalar yapan bir STK. Çocuklara sanat ile ulaşmaya çalışıyorlar. Çalışılan gruplarda LGBTT bir birey ile karşılaşılıp karşılaşılmadığı sorusu üzerine bu alanda algıların açık olduğunu gözlemledim, Diyarbakır’daki STK’lerin LGBTT bireyler ile ilgili çalışma hevesleri var gerçekten.
 
İkinci günün ilk programında Selis Kadın Derneği’ndeydik. Kadınları eğitim hukuk, sağlık, kadının insan hakları, toplumsal cinsiyet gibi. konularda bilinçlendirmek için çalışmalar yürütmekte. Avukat ve psikolog gönüllüleri olması büyük bir avantaj. Aynı alanda çalışılan diğer STK’lerle dayanışma ve iletişim halindeler.
 
İkinci durağımız Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM)’ydi. DSM bölgedeki sanat alanında da faaliyetlerin yürütüldüğünün en büyük kanıtı. Geçen sene de Homofobi Karşıtı Buluşma’da kapılarını Kaos GL’ye açmıştı. Galerisi, sineması ve toplantı salonu bulunan merkezin programı oldukça yoğun. Biz gelmeden önceki hafta da ilk kez düzenlenen “Kürt Sineması Konferansı” büyük ses getirmiş. 2010 içinde de DSM, Kaos GL'nin "Erkeklik" ile ilgili Diyarbakır söyleşilerine ev sahipliği yapacak.
 
Son olarak Sarmaşık Derneği’ndeydik. Sarmaşık, 2200 aileye (yaklaşık 30 bin kişi) gıda yardımı yapmakta. Bölgenin en büyük sorunun 90’lı yıllarda boşaltılan köylerle beraber Diyarbakır’ın nüfusunun bir anda iki katına çıkması ve yerlerinden edilen insanların yoksullukla yüzyüze kalması. Eldeki verilere göre 4607 köy boşaltılmış ve tahmini 3 milyon insan göç etmek zorunda kalmış. Bu insanlar köylerinde kendi tükettiklerini üretebilirken başka illere gitmeleri ile sadece tüketici konuma geçmeleri sonucu büyük sıkıntılar çekmekte. Sarmaşık da bu ihtiyaçtan dolayı 2006 yılında gıda bankası projesini hayata geçirmiş.(http://sarmasik.org )
 
STGM’nin Ankara, İstanbul, Bursa, Samsun, Tunceli, Batman, Diyarbakır, Eskişehir gibi illerden 16 kişiyi buluşturduğu etkinlikte son iki gün “Toplumsal Cinsiyet” ile ilgili Kadın Dayanışma Vakfı’ndan Zehra Tosun atölye gerçekleştirdi. İki gün boyunca gerçekleştirilen ziyaretler ile ilgili tartışmalarla başlayan atölyede kadın ve erkek olma üzerine farkındalık yaratma ile ilgili tartışmalar gerçekleştirdik. “Cinsiyetçi dilin dönüşümü nasıl sağlanabilir? Kadının siyasette var olması kadın kimliğinden sıyrılmasına neden olabiliyor. Bu bir tercih midir? Yoksa toplumsal bir dayatma ve baskı mıdır? Devletin ve erkeğin Türkiye genelinde ve özellikle bölgede kadın bedeni üzerinden sistematik bir biçimde uyguladığı fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddetle mücadele etmek için nasıl bir mekanizma kurulabilir?” gibi sorulara yanıtlar aradık.
 
 
İstanbul’a her gidişimde başka bir ülkeye gelmişim hissini yaşarım. Diyarbakır’a gittiğimde de aynı duyguya kapıldığımı fark ettim. Sivil Toplum alanında Diyarbakır’ın diğer şehirlerden kat be kat üstün olduğunu bu ziyaretimde anladım. Eskişehir’den gelen arkadaşın şu sözü aklıma kazındı: “Gittiğimiz 6 STK’da LGBTT’den rahatça bahsedebildiniz, tartışabildiniz ama Eskişehir’e gelseydiniz ve LGBTT’den bahsetseydiniz 6 STK’nın 3’ünden kovulmuştuk.”
 
 
Söylenecek son söz de şu: “Diyarbakır’daki STK’ler ve STGM işini gayet iyi yapıyor.”


Etiketler: insan hakları
İstihdam