07/12/2010 | Yazar: Yıldırım Türker

Yeni direniş hücrelerinin yaratacağı imkanlar üstüne düşünmeliyiz.

Yeni direniş hücrelerinin yaratacağı imkanlar üstüne düşünmeliyiz. WikiLeaks, ilham kaynağı olabilecek bir hücre.
 
Wikileaks, bütün dünyanın gündeminde. Bir gecemi haber kanallarımızdaki tartışmaları izleyerek geçirdim. İzlenimlerimi paylaşmak isterim. Öncelikle çağın dünyasını okuyabilmek konusunda, sınırları ses ve su geçirmez bir ülkenin evlatları olarak, epeyi zorlandığımızı söylemek mümkün. Bu ülkenin vatandaşları olarak yegane meşru yorum yordamımızın fevkalade esnek ve mantığa hiç borcu olmayan komplo teorileri üretmek olduğu, böyle durumlarda iyice berraklık kazanıyor. Zaten bütün programlara bilirkişi olarak çağrılanlara baktığımızda sözü en çok merak edilenlerin ünlü komplo yazarları olduğunu görüyoruz.
Onlar itişe kakışa tartışır, cazgır kıraathane damacıları gibi taşlarını şakırdatırken karşılarında kahkahadan kırılmamak ne mümkün. Lakin bir an geliyor, insanın sırtı buz kesiyor. Bu kadar enfantil, bu kadar benmerkezci bir dilin hüsnü kabul görüyor olması, hayatımızın her alanını sıvamış olduğunun göstergesi. Uzmanlardan birinin söze çıkışını paylaşırsak derdimin ucunu birlikte görürüz.

Bilirkişi bey öncelikle bu WikiLeaks’in bağımsızlığına inanmıyor elbet. Bir kere Assange denilen adam ne idüğü belirsiz biri. Tuhaf bir Avustralyalı. Batıda da sırdaş hesap sahibi bütün kalemlerin dökümünü bir çırpıda çıkararak servis etmiş oldukları Assange’ın ‘acılı’ çocukluk hikayeleri onu da etkilemiş elbette.

Parantezi biraz uzatarak, muhafazakâr sağın bu tür çıkışları itibarsızlaştırma çabalarının dünyanın her yerinde benzer bir dil taşıdığını vurgulayalım. Assange’ın, yıllarca baba tacizine uğramış, daha buluğa ermeden 13 ev değiştirmiş, mutsuz bir aile bireyi olmasıyla açıklıyor kimileri, onun fesatlığının nedenini. Uzmanımıza dönersek, onu en çok rahatsız eden noktanın, Assange’ın sitesini oluşturabilmek için yakınlarından bulduğu 200 bin dolar olduğunu anlıyoruz. Beyefendi, elbette kendinden örnek veriyor. “Mesela ben, arkadaşlarıma bir site kuracağım, yardım edin desem, üç-beş bin lira ancak bulurum. O kadar parayı nasıl bulmuş?” diyor. Dolayısıyla ona kalırsa Assange, çok büyük şer güçlerinin bir kuklası. Çünkü bizim uzman bile arkadaşlarından o kadar para bulamazken, o bulmuş.

Arkadaşları yoksul uzman gibi diğerlerinde de ‘bütün dünya yutsa, ben yutmam’ edası, ABD’nin gücü üstüne ortalığı velveleye veren bir coşku.

Kimi teknolojik olarak epeyi eski model uzmanlarda ise sarsılmaz bir özgüven; bütün bunların AKP’yi yıpratmak amacıyla İsrail tarafından tasarlanmış bir komplo olduğundan şuncacık şüpheleri yok. Olanları da hafif küçümseyerek süzüyorlar. WikiLeaks, dolayısıyla Assange, bütün bunları, kendi hayatını büyük tehlikeye atma pahasına, AKP’yi mahvetmek için yapmış. Bütün dünyayı kendi kapısının önünden seyretmenin daha çarpıcı örneği olabilir mi?
Milliyetçi muhafazakâr ve çoktandır yedek parçaları üretilmeyen ulusalcı solcular da aynı yerden ısıtıyorlar tencerelerini: Emperyalizm. ABD emperyalizmi. Yani yeni kaderciliğin adı. En aklı başında olanlarda bile bir kuşku körüğü. Nasıl olur da Amerika, bunca sızdırma faaliyetinden habersiz olabilir? Mümkün mü? Amerika, “mükemmel özne”.

Bütün dünyanın iktidarsızlaştırılmış solgun suretinin karşısında canavarlar gibi gerinerek duruyor.

ABD’ye yakıştırılan bu mitolojik kudret, mutlak ve tartışılmaz, onlara kalırsa. 11 Eylül’de birkaç militanın ikiz kulelerden geçtim, bilmem kaç kilometre ötesinden kuş geçemez sanılan Pentagon’a uçakla girmiş olmaları da bu mutlağı zedelemiyor. Kaldı ki onun açıklaması da kolay. Onu da Amerika kendine yapmıştı.

İletişim çağının herkesi kendi çapında bir casusa dönüştürmüş olduğunu, bilişimcilik-programcılık konularına çok daha yatkın gençlerin yıllardır dünyanın en büyük uluslararası şirketlerinin sistemlerine gire çıka saklambaç oynamakta olduklarının farkında değil misiniz?
ABD’nin hiçbir oyununa gelmem martavalıyla uyanık antiemperyalist geçinirken ABD’nin bile kendinde vehmetmekte güçlük çektiği bir güce tapınıyor, bu milletin aklı evvelleri.
‘Ne yapsak boş, bütün ipler ABD’nin elinde’ derken, yine enfantil ve ilkel bir antisemitizme sarılarak oturduğu yerden küfürler savuran oğlan çocukları gibi tembelliğe, hevessizliğe, insana olan inancın tükenmişliğine bekçilik yapıyorlar.

22 yaşındayken vicdanıyla tanışmış asker Bradley Manning’in 3 milyon kişinin ulaşabileceği açıklanmış gizli kayıtları WikiLeaks’e sızdırmış olabileceği de inandırıcı gelmiyor bizimkilere. Herkes sahtekar, herkes yalancı, herkes satılmış. Yegane mutlak, sarsılmaz ABD’nin tanrısal gücü. Mükemmel, en ufak çatlağı olmayan bir makine.

Öte yandan Assange’ın cinsel taciz mağdurluğuyla başlayıp tecavüzcülükle sonuçlanan serüvenini senaryolaştırıyor harıl harıl, ABD’nin aldığı yaradan en çok gocunan gözüdönmüş cumhuriyetçiler. Onlar, ABD’nin bizimkilerin canla başla parlatmaya çalıştığı bu imgesinin koruyucu sütunu olduğuna inananlar.

Bu noktada ne askerlerin taradığı siviller, ne Ortadoğu’da dönen dolaplar, ne Türkiye’de olduğu iddia edilen nükleer silahlar; önemli olan. Önce komplo senaryolarımızı oluşturalım.
ABD’nin gagası çatlak şahinleri de bizim hiç yadırgamayacağımız yöntemlerle bilgileri halka sızdıran düşmanlarını küçük düşürmeye çalışıyor. Accuracy in Media (basını takip eden sağcı bir grup) başkanı Cliff Kincaid, Manning’in cinsel yöneliminden yola çıkarak, “hastalıklı eşcinsel kanı askeri birliklerimizi lekeliyor” açıklamasıyla, ortalığı ayağa kaldırıyor. Ama en güzeli şu: Manning’in ilişkide olduğu, askerlikte eşcinsellere eşitlik mücadelesi veren bir derneğin ‘Sorosçu’ olduğunu haykırıyor Kincaid. ‘Açık Toplum’dan para alıyorlarmış.

Kanımca şöyle bitirmek lazım, WikiLeaks üstüne söylenecek ilk sözü. Dünya sızıntılarla, kimi akıntıya karşı duran küçük hücrelerin sistemde açtığı çatlaklarla hâlâ yaşanılası bir yer olma özelliğini koruyor.

Kimi zaman parçası olduğu zulmü taşımakta zorlanan, dünyaya ve insana borcu olduğuna inanan 22 yaşındaki bir çocuk da çok şey değiştirebilir.

Yeni direniş hücrelerinin yaratacağı imkanlar üstüne düşünmeliyiz. Wikileaks, hepimize ilham kaynağı olabilecek bir hücre. Zulüm, eşitsizlik, sömürü üstüne kurulu sistem sandığımız kadar güçlü ve kusursuz değil.


Etiketler: medya
İstihdam