17/01/2011 | Yazar: Elçin Kurbanoğlu

Rektör Bey, şimdi aynı yürekliliği LGBTT öğrencilerinize, demokratik hakları olan örgütlenme taleplerini kabul ederek gösterin.

Rektör Bey, şimdi aynı yürekliliği LGBTT öğrencilerinize, demokratik hakları olan örgütlenme taleplerini kabul ederek gösterin. Gösterin ki bir gün, LGBTT öğrencileriniz rektörlük binasını işgal etmeye çalışmasınlar. Gösterin ki demokrasi kazansın.
 
Elçin Kurbanoğlu yazdı
 
Sene kaçtı hatırlayamıyorum. Sanırım 2007 ya da 2008’di. Bazı insanların benle, bildiri dağıtıyorum fiziğin önünde, “solcu mu oldun Elçin” diye alay ettikleri bir dönemdi. Oysaki ben “solcu olalı” (bu da bu memlekette ne demekse) olmuştu baya… Bu da ince bir sitem olsun.
 
ODTÜ’de feministlerle LGBTT’ler (o zaman TT vurgusu şimdiki kadar yoktu tabi) arasında büyük bir dayanışma vardı. Her ne kadar sürekli tartışmalar yürütülüyor, anlaşmazlıklar oluyor olsa da grup içinde, görünen oydu ki toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim (ve o zamanlar için parantez içinde cinsiyet kimliği) dayanışmaktaydı. Okulun en aktif grubuydu onlar. Her tarafta rengarenk yapıştırmalar vardı. “Hiç kimsenin namusu değilim”, “Eşcinselim, arkadaşınım”, “Tacize karşı ses çıkar”, “Eşcinseller susmayacaklar”, “Lezbiyenler vardır”… Okulda gökkuşağı tadında, mosmor ve ışıl ışıl bir hava vardı.
 
Sosyalist gruplar da etkileniyordu tabi bu ortamdan. Ben o zaman yüksek lisansın başlarındaydım. Sosyalist genç kadın arkadaşlar gelip cinsiyet mevzuna dair hazırladıkları bildirileri okutup fikir alırlardı tanıdıkları feminist solculardan… Bir şeyler oluyordu kısacası. Değişim vardı, dönüşüm vardı.
 
Bu akıma kapılmamam mümkün değildi pek tabi. Yavaştan artık feminist de olmuştum, LGBTT de doğmuştum. O rengarenk yapıştırmaları yapıştıranlardan biri olmalıydım.
 
Bir akşamüstü ders çıkışında saat 17.00 sularında aldım fizik önündekilerden yapıştırmaları, Çarşı’ya gittim (ODTÜ Çarşı’nın adının Çarşı olmasıyla 68 kuşağı arasında bir ilişki olduğundan şüpheleniyorum, doğru mu acaba?). Çarşı’daki banka ATM’lerini bilir birçoğu. ATM’lerin üstüne üstüne yapıştırdım yapıştırmaları. Bir yandan da tepkimiz sermayeye, yasal tefecilere değil miydi ne de olsa? Ve orası ODTÜ’ydü. Ne işi vardı bu ATM’lerin, bu ihalelerin orada? Dün tanıştığım bir arkadaşım dedi ki “Biz eşcinsellerin en büyük anarşistler olduğunu düşünüyoruz” dedi (kendisi transeksüellerin yürüyüşünde destek için yumruk kaldırmış yürekli bir kimsedir). Galiba öyle ya hâlâ bu memlekette… Adına anarşist mi dersin, sosyalist mi, muhalif mi… Ne dersen de. Bu memleketin LGBTT’leri bir başka. Sanırım tüm yarı-çevre ve çevre ülkelerde de benzer bir durum var. Kaliforniya’lı üst sınıf LGBTT’ler değiliz biz. Muhalifiz!
 
Tabi o zaman böyle adım başı bir kamera mı var okulda? Yok. Korkumuz da yok. Kameralara takılsak da umrumuzda değil açıkçası. Öyle bir ruh hali, öyle bir mücadele aşkı, imanı ki…
 
Ve işte o harekete o yıl ODTÜ rektörü (eski rektör, adını zikretmeyeyim buradan şimdi) izin vermedi. Topluluk kuramaz dedi eşcinseller. “Bizim üniversitemizde öyle şey olmaz”. Bunlar ne biçim laflar hâlâ anlamakta güçlük çekiyorum. Her şeyi bir yana bırakalım, bir bilim insanına yakışır mı? “İzin vermek”, “öyle şey”… Kavaf’ın “vaka” benzetmesi geliyor aklıma. Biz izin mi istedik? Hayır. Biz başvurumuzu yaptık; demokratik hakkımız için mücadele verdik. Ve demokratik hakkımız ihlal edildi. İzin almakla, izin vermekle alakalı bir durum değildir bu. Hak ihlalidir. O gün de öyleydi, bugün de böyle. Ki Ali Erol’lar anlatırlar, 90’lardan beri böyleymiş. Yazık.
 
Ankara Üniversitesi’nde darbeden hemen sonra okuyan başörtülü bir öğrenci, Binnaz, makalelere konu olan o yürekli Binnaz ne demiş biliyor musunuz 80’lerin başlarında idari bir simaya, artık rektör müdür dekan mıdır ünvanların bir önemi yok: Size acıyorum!
 
Acıyorum eski rektöre. Acıyorum yeni rektöre. Aynı Binnaz gibi… Hangi hukuka bakarsanız bakın, isterseniz fıkıha bakın, hak yenmez! Hak yiyemezsiniz. Örgütlenme demokratik bir haktır. Demokratik hakların sistemik ihlalleri ise uzun vadede şiddete, militarizme neden olabilir. ODTÜ yönetimine duyurulur.
 
Ki öyle oldu. ODTÜ Kültür İşleri Binası kendisine LİM-B (Lubunya İntikam Milisleri – Birliği) ismini veren gençler tarafından kırmızı boya yağmuruna tutuldu polisin öğrenciye ODTÜ önünde zulmettiği o savaş gününün erken saatlerinde. Gençliğin önemli bir kısmı anti-militarist, darbe karşıtı, feminist ve şiddeti sevmez… Militan eylemleri boya atmaktır, o da insana değil duvara. Ama haksızlar mı? 10larca yıllık mücadele. Haksız mı gençler tim kurmakta? Haklılar. Demokratik hakları ihlal ediliyor çünkü. Acıyorum Kültür İşleri size, acıyorum. Aynı Binnaz gibi…
 
Ve yüksek lisansımı bitirirken bir tez yazdım. Türkiye’deki LGBTT hareketinin tarihçesini akademik olarak bir araya getirmekti amacım ki çalışmak isteyen insanlar referanslarına baksın da benim gibi zorluk çekmesinler yazılı kaynak bulmaya diye. Öyle cılız ki… Şimdi dönüp okuyorum da, çok daha sert bir dil kullanmam gerekiyormuş. Sadece LGBTT aktvistlerinin anlattıklarına inandım. Onlar her şeye rağmen halen ne kadar naifmiş, ne kadar iyimsermiş ki bana öyle sert bir dil kullanmamışlar, ben de sert yazmamışım. Bugün olsa…
 
Rektör Bey, siz AKP yürüyüşü günü doğru olanı yaptınız. Polisi üniversiteye sokmadınız. Polisin üniversitede işi yoktur çünkü. Özel güvenliğin de, kameraların da, turnikelerin de… Üniversitedir orası. Bunu neden yaptınız? Eğer benim gibi polisin işi yoktur burada diye düşünerek ise, saygı duyuyorum. “Aman sokmayayım polisi de öğrenciler de rektörlüğü işgal etmesin” gibi bir korkudansa… Öyle olmadığını tahmin etmek istiyorum.
 
Şimdi aynı yürekliliği LGBTT öğrencilerinize, demokratik hakları olan örgütlenme taleplerini kabul ederek gösterin. Gösterin ki bir gün, LGBTT öğrencileriniz rektörlük binasını işgal etmeye çalışmasınlar. Gösterin ki demokrasi kazansın. Bu ülkede pek çok kez kaybeden demokrasi, ağızlara sakız olan, AKP’nin içini boşalttığı, orayı burayı işgal etmek için bahane olarak kullanılan demokrasi kazansın. Yoksa bakın demokrasi bu kez de rektörlük işgali için bir neden olarak kullanılabilir. Neden olmasın?
 
Elçin Kurbanoğlu
ODTÜ İktisat Mezunu & ODTÜ Siyaset Bilimi Yüksek Lisans Mezunu
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği üyesi
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi üyesi
 
LGBT Öğrencileri Kuşatan ODTÜ Ahlakı
ODTÜ’nün Nesnellik ve Eşitlik Kriterine Ne Oldu?
 
ODTÜ’lü Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans (LGBT) öğrencilerin “topluluk” olma mücadeleleri devam ediyor.
kaosgl.org olarak, ODTÜ mezunlarını uzun sürmüş bu mücadelelerinde ODTÜ’lü LGBT öğrencilere destek olmaya çağırıyoruz. Anılarınızı, tanıklıklarınızı, duygularınızı, düşüncelerinizi kısacası ne paylaşmak isterseniz bize yazmanızı bekliyoruz.
Yazmanız için ille de LGBT olmanız gerekmiyor…  
 
Yazmak isteyen ODTÜ mezunları için adresimiz: web@kaosgl.org
 
İlgili Bağlantılar:


Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam