26/10/2009 | Yazar: Nevin Öztop

‘Taciz’e Sessiz Kalma-k’ başlıklı toplantıda bir araya gelen bir grup kadın, taciz kelimesinin kendilerine neleri çağrıştırdığı ve tacizin cinsiyetine dair sohbet ettiler.  

‘Taciz’e Sessiz Kalma-k’ başlıklı toplantıda bir araya gelen bir grup kadın, taciz kelimesinin kendilerine neleri çağrıştırdığı ve tacizin cinsiyetine dair sohbet ettiler.
  
9 Mayıs, Cumartesi günü, bir grup kadın Kaos GL’de toplandı. Gündem, ‘Taciz’e Sessiz Kalma-k’*. Taciz kelimesinin kendilerine neleri çağrıştırdığı ve tacizin cinsiyetine dair yapılan bu başlangıç sohbetini, orada olmayanlara taşıma zamanı…
 
Moderatör: Türk Dil Kurumu’ndaki ‘taciz’ kavramı ikiye ayrılmış durumda: ‘taciz’ ve ‘cinsel taciz’.  Taciz, ‘tedirgin ve rahatsız etme’ anlamlarına geliyor. Cinsel taciz ise, ‘ahlaksızca, uluorta veya gizlice söz ve davranışlarla, karşı cinse eziyet etme; tedirginlik ve sıkıntı verme’ şeklinde tanımlanmış. Bu kavramdan yola çıkarsak, kadının kadını, erkeğin de erkeği taciz etmesi mümkün değil bu ülkede. ‘Cinsel taciz’in ikinci tanımı da çalışma hayatında tanımlanıyor: Ekonomik güç, üst makam veya başka etkili bir göreve sahip olanların, genellikle karşı cinsi, ahlak-dışı bir takım tutum ve davranışlarla cinsel yönden sıkıntıya sokup rahatsız etmesi.’ Burada, karşı-cins üzerinde sert bir ısrar yok ama ahlak-dışı kavramı -1. kavramda olduğu gibi- yine yer bulmuş kendine. ‘Tecavüz’ de, ‘namusuna saldırma, sarkıntılık, namusa sataşma’ şeklinde tanımlanmış ve verilen örnek şu: ‘Burada kadınlar erkeğe tecavüz ediyorlar.’ O kadar erkek örnek dururken, sözlüğe, kadınlar üzerinden bir örnek katılması da bana oldukça manidar geldi.
 
- Kadınların, erkekler ile deneyimlediği taciz konusunu konuşurken, gündeme almamızı önerdiğim bir konu da, bir kadının bir başka kadına yaptığı taciz. Bunun olmadığını mı düşünüyoruz? Yoksa bunu yeterince konuşmuyor muyuz? İki kadın arasındaki bir çatışmaya ve saldırıya biz ne diyoruz? Taciz nerede başlıyor? Hayatımızda çok fazla yer alıyor mu? Bir erkeğin fiilini, bir rahatlıkla mı ‘taciz/tecavüz’ şeklinde yorumluyoruz? Kadınlarla olan benzer deneyimlere isim mi bulmuyoruz?
- Çalışma hayatındaki taciz kavramı oldukça tartışılır aslında. Bir patronun var, o bir erkek ve seni çeşitli şekillerde cezalandırıyor. Örneğimizde, kadın çok çalışsa bile, bir erkek daha önce terfi ediliyor ve patron, kadından ‘başka bir davranış türü bekliyor’ olsun. Kadın ise bunu yerine getirmiyor ve bu şekilde cezalandırılıyor. Bunu, hangi kategorilerle irdelemeliyiz üzerine de düşünebiliriz belki…
Bu arada yeni bir dava sonuçlandı Türkiye’de. İnternet üzerinden taciz edilen bir kadın, açtığı davayı kazandı. Bu, emsal dava olması açısından çok önemli çünkü internet üzerinden yapılan tacizi engelleyemeyeceğimizi düşündüğü oluyor çoğumuzun.
- 1,500 liralık bir para cezası verildi, taciz eden kişiye.
- Taciz, benim başıma kadın bir patronum tarafından geldi. Ofiste elimi tutmaya çalışmaktan, cep telefonu mesajları ile taciz etmeye kadar birçok şey yaptı ancak ben ona dair bir dava açmayı hiç düşünmedim. Evet, kadınlar arasında da yaşanıyor taciz ve bu, bir kadının beni ilk taciz edişi değil. e ince tacizler de var kadınlar arasında. Ve bu benim yaşadığım ilk taciz de değil.
Bir süre sonra istifa ettim ve ofisten ayrıldım.
- Taciz, benim, kolay kolay ismini koyduğum bir durum değil. Bunun nedeni belki de tacize olan toleransımızın artması…
- Kadın kadına ilişkiler, ‘şefkatli, anaçtır ve sevgi dolu’ mitolojisine uymuyor o zaman…
- Mağdurlar genelde kadın olduğu için, kadınların şefkatli yaklaşacağını düşünür büyük bi çoğunluk. Cinsiyet üzerinden yola çıkılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Salon: kadınlarınki daha tehlikeli gibi, derinden zekâ da var işin içinde çünkü ince ayrıntılar var. Erkeklerinde ne var ki o anı kurtarmaya çalışıyor. Ama bir kadın kafaya taktı mı korkulur herhalde ben korkuyorum.
- Benim telefon tacizcim var. 1,5 yıldır devam ediyor ve günde yaklaşık 50 tane mesaj geliyor. Bunu bir erkek yapsaydı, şimdiye kadar dava açmış olurdum herhalde… Çok sorunlu birisi ve sesimi çok çıkartmıyorum. ‘Devam etmeli miyim sesimi çıkartmamaya…’ diye düşünmüyor da değilim ama… Bağırıp çağırsam, ertesi gün kendisine bir zarar verecek.
- İntihar seçim meselesidir ve kişinin özgürlüğüdür. Ertesi gün sevgili bulur kendisine ve hatta iyi de olur hakkında…
- Sevgili bulabilecek biri değil çünkü kadınlara ilgi duyduğunun farkında değil ya da duygularının adını koymamış.
- Adını koymayı öğrenir o zaman…
- Taciz, çok enteresan ve -kelime anlamı itibariyle- direkt yasaları ilgilendiren bir konu.  Herkesin bir sınırı var ve bu sınırlar –sözel, davranışsal, düşünsel veya görsel olarak- aşıldığında, kendimizi ve bu sınırları korumak zorundayız. Taciz, evin içinde de olabilir, yakın çevremizde de… Sınır koymadan da yaşamımızı idame ettirmemiz mümkün değil. Örneğin kimse, kimsenin telefonunu -kişi istemediği sürece- arama hakkına sahip değil. Siz dersiniz ki ‘Fatoş, beni lütfen ara.’, ancak o zaman sizin özelinize girebilirim.
- Kaçımızın ‘taciz’ kavramı var bilmiyorum… Bence sorun şu ki, insanlar, yaptıklarına taciz ismini koymuyorlar çünkü böyle bir algı geliştirmemişiz. Sınırı aşmanın, karşıdaki insanda travma yarattığını ve onun özel hayatını alt-üst etmekte olduğunu algılamamız gerekiyor ve bence tam da bunu anlamakta zorlanıyoruz. O kadar kendi etrafımızda dönüyor yani dünya… İki kadın tarafından tacize uğradım ben. Aramalar, bir süre sonra öyle yönlere gitti ki, ‘Ben nasıl olur da onun telefonlarını açmam… Ben, bu insana nasıl bu kadar gaddar olurum…’ demeye başladım. ‘İstiyorum, arzuluyorum, çok seviyorum ama niye yanıt vermiyorsun?’ dili, ‘Ben nerde yanlış yapıyorum?’ a sürüklüyor insanı. Ve kişinin kadın olması, işleri iyice zorlaştırıyor.
- Neyin taciz olarak algıladığı komplike bir konu. Benim sorunlu bulduğum şey, tacizin, sürekli hale gelmesi. İnsan bir kere hata yapabilir ama bu sürekli hale gelmeye başladıysa ‘Evet, tehlike vardır.’ diyebilirim.
- Bence ilkinde de tacizdir, sürekli hale geldiğinde de…
- Tacizin, bir ‘hata’ olduğunu değil, tamamen bilinçli bir hareket mekanizması olduğunu düşünüyorum. Hatta insanın, kendi en bilinçli anında taciz ettiğini düşünüyorum. Karşı taraf üzerinde yaratılmaya çalışılan bir hiyerarşidir bence taciz. Tacizin, 1 keresi, 10 keresi, hatalısı ve hatta deneyimsizi yoktur. Eksiksiz bir bilinç gerektiren bir fiildir.
- Kişi bilinçli değilse? Alkollüyken mesela…
- Sarhoşluk, ‘en zayıf anda yapmış olmak’, ‘aşktan yanıyor bitiyor olmak’, benim empati kurabileceğim konular değil.
- Âşıkken ben de yapmış olabilirim… İnsanların, ne zaman ne istediklerini anlamak bazen zor olabiliyor. Her şeye ‘taciz’ dememek ve her alan ihlalini taciz şeklinde ifade ederek abartıya kaçmamak da önemli. 
- Taciz, göreceli bir konudur ve dolayısıyla ölçüsü yoktur.
- Ben, bana yapılanın taciz olduğunu bile çok sonradan fark ettim.
- Ana başlığımız ‘sessiz kalmak’. Tacizi idrak ettiğimizde, kendimizi iyi ifade edebiliyor muyuz peki? Tepkinin yolları neler ya da şu ana kadar neleri denedik?
- Ben yalnızca kasılıyorum ve ses çıkarmadan duruyorum.
- İnsanlar arasında, korunması gereken bir mesafe var: yalnızca insanlar istediklerinde kapanabilecek bir mesafe… Bu mesafenin kapandığı bir tacizde, tacizde bulunan erkeğin genital bölgesine vurmuştum.
- Ben eskiden susuyordum ama yaşım 30’u geçtikten sonra cesaretlendim sanırım.
- Ben ne zaman etek giysem başıma gelmedik kalmamıştır; bu nedenle, hiçbir şekilde etek giyemiyorum. .
- Etkinlik öncesindeki atölyeye benzer bir başka atölye yapalım ilerleyen haftalarda. Tacize refleks geliştirmek ve kadını güçlendirme üzerine.
- Taciz ve kadını güçlendirme konuları, biz istesek de istemesek de Ankara’daki feministlerin her gün gündeminde. Çeşitli siyasi partilerin içersinde dolanan bir taciz konusu var. Kadın, ‘taciz’ diyorsa, gerçekten taciz midir? Kimin beyanını esas almalıyız? Kadının beyanından sonra başka bir şey daha yapmaya gerek var mıdır? Kadının beyanı, benim için her zaman esastır; aksi bir durum veya sorgulama, kadına, arkası gelmeyen travmaları yaşatacaktır. ‘İlk teklifi kabul etti ama 2.’sini mi kabul etmedi acaba?’, sorusu ile, kadının bedeni ve cinsel hürriyeti üzerine yapılan ahlakçı bir baskı oldukça yanlıştır.  Bu, kadınlar arasında daha sıkça tartışılan ve masaya yatırılan bir konu oldu son zamanlarda… 
- Taciz ve tecavüz vakalarında, kadının beyanını esas almak her şeyin önemlisi… Hele ki kadınlar, tacizi ifade etmekte zaten zorlanır ve deşifre etmeden önce uzunca düşünürlerken, ahlakçı bir sorgulama ile, deşifre edeni baskılamak ve tacizi tekrar yaşatmak doğru değildir.  
 
* ‘Türkiye’de Kadın Olma Halleri’ başlığı altında 2009 yılı boyunca gerçekleştiriyor olduğumuz söyleşiler, Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından desteklenmektedir.


Etiketler: kadın
İstihdam