30/01/2012 | Yazar: Gülçeray Ersoy

Hediye paketine sokulmuş ve gözü döndürülmüş seyircilere sunulan, sirk hayvanlarını düşündünüz mü hiç? Her saniye nasıl adım atacaklarını düşünür ve hata yapmaktan korkan ürkek adımlar atarlar başta. Zamanla ustalaşırlar ve yaptıkları sıradanlaşırken, farklılıklarını hala koruyor olurlar.

Hediye paketine sokulmuş ve gözü döndürülmüş seyircilere sunulan, sirk hayvanlarını düşündünüz mü hiç? Her saniye nasıl adım atacaklarını düşünür ve hata yapmaktan korkan ürkek adımlar atarlar başta. Zamanla ustalaşırlar ve yaptıkları sıradanlaşırken, farklılıklarını hala koruyor olurlar. Büyük bir merakla izler insanlar onları. Kendilerinden çok başka bulurlar; yüzlerini, kılıklarını, davranışlarını... Dakikalarca durup anlam vermeye çalışırlar fakat sonuç hep anlamsız bir hareket bütünlüğü bulmalarıyla sonuçlanır. Farklı olana tahammülü olmayan insanlar dünyasında, yabancı bir davranış ya da “tanımlanamayan cisim” olma bir dışlanma sebebidir.
 
Zaman zaman dostlarla sokakta yürürken tuhaf bir şekilde herkes bize bakıyor. Meraklı gözlerle bu manzarayı tanımlamaya, açıklamaya çalışıyorlar zihinlerince. Kişi tek başınaysa manasız göz iğneleri yolluyor. “Sizin yeriniz burası değil!?” gibisinden keskin. Kalabalık gruplar aralarında gülüşüyor, homofobik cümleler kuruyor, dönüp dönüp bakıyorlar. Yaşlı teyze ve amcalar açıktan “Siz nesiniz?!” mesajı yolluyor, biz de alıyoruz. Böyle zamanlarda sirk hayvanlarını anlayabiliyorum. Ben bu dünyaya yabancı bir varlıkmışım ve tanımlanamıyor oluşum benim yabancılaştırılma sebebimmiş. Miş muş düşüncelerim çoğalıyor. Yerim neresiymiş de, neden gülüyormuşuz da, aman tanrım neşemiz uyuşturucudan mıymış, hem alkolikmişiz de. Bir ani hareketle dönüp “nanik” yapasım geliyor ki, bu kez de deli diyecekler, biliyorum.
 
Halk arasında normal tabirine uymayan varlıklarımızla sanki uzaklaştırıldıkça yakınlaştırılıyoruz bizi izlemeye gelmiş insanlarca. Hem çekiniyor hem yaklaşıyorlar. Hem kaçıyor hem bakmaktan alıkoyamıyorlar kendilerini. Nasıl farklıysak artık, ki farkımız kimilerince öyle böyle değil, ne yapsak normalleşemiyoruz insanların gözünde. Yemek yapınca “kız gibi” oluyoruz, gömlek-pantolon giyince “erkek Fatma” diyorlar, saçımızı kestirdiğimizde ne o öyle “erkek gibi” deniyor, uzatsak aman allahım ibne oluyoruz. Bizim olduğumuz biz ile bize yüklenen biz arasındaki fark açıldıkça, sirk hayvanlarıyla empati kurma yeteneğimiz gelişiyor.
 
Bazen bana bakan gözlere merakla bakmak ve onlar anormalmiş gibi hissettirmek istiyorum. Heteroseksüelsin ha, aa nasıl bir şey o? Nasıl karar verdin heteroseksüel olmaya? İlk ne zaman böyle hissetmeye başladın? Çok tuhaf! gibisinden konuşmak ve karşımdakini rahatsız etmek istiyorum. Farklı olduğunu söylemek, rahatsızlık vererek beni anlamasını sağlamak. O zaman empati kurarlar mı acaba? Beni eleştiren teyzeye “Sen neden yaşlısın ki, genç olsana?” desem, o yalnız ve genç toplumsal erkeğe, “Kadınlara ilgi duymanı anlamıyorum! Sapık mısın nesin?” desem. İtici olduğunu yüzüne vursam. Falan. Bir şeyler değişir mi bilmem, ama sirk hayvanlarını anlamasını sağlasam, sevineceğim.
 

Etiketler:
İstihdam