14/09/2011 | Yazar: Cenk Erdem

İlk gece Tarkan çığlıklarını atanlar sadece genç kızlar değildi, belki öykünen, belki kendilerinin de bilemeyeceği bazı duygularla herkes Tarkan’a divaneydi, 6000 kişilik bir sevgi ibadeti…

Yavaş yavaş değişiyor dünyanın dengeleri, perişanlıklar felaketler de oluyor art arda, bana göre pek bir anlamlı tesadüf hepsi, çünkü 2012 yaklaşıyor. Güzel insanlar daha çok fark ediliyor olacak. Kimselerin içine sindiremeyeceği kadar güzel ve yetenekli insanları yok etmeye çalışan bildik dünya düzenini sevgi dolu ruhlar kurtarabilir ancak… Bizde 4 gece üst üste İstanbul’da, Harbiye’de ruhumuzu kurtaran ve iyileştiren Tarkan oldu yine. Nitelikli insanların hazmedilemediği bir ülkede, yeteneğiyle ve iyileştiren sesiyle üstüne çok çullanan oldu her küçük fırsatta, ama ışığını çamura bulayamadılar, çünkü içi dışı güzel, “canına yandığımın”… Tıpkı şarkısında dediği gibi… Sahnede Cem Yılmaz’ın giydiği tişörtün siyah kırmızı renklerine takılıp, “Benden mi gördün?” esprisini yaparken, ne kadar doğaldı Tarkan, ama rahat bırakamıyor ki kendini, havada şahin gibi bekliyor kötü ruhlar sataşmaya…
 
Sezen Aksu’nun da böyle bir tarafı var, herkesi birleştirici bir tarafı; ancak az kalsın kırlangıç da küsüyordu ona, azıcık taraf olup kırınca dümenini; ama erkek güzeli olarak kraliçenin de daha en başından fark ettiği Tarkan, şimdi herkesi birleştiren ve tarif edilemez bir enerjiyle, maçosundan, delikanlısına, başörtülüsünden, mini eteklisine herkesin başını döndüren bir ışık…
 
Bu anlamda tabu yıkan bir tarafı da var Tarkan’ın… İlk gece Tarkan çığlıklarını atanlar sadece genç kızlar değildi, belki öykünen, belki kendilerinin de bilemeyeceği bazı duygularla herkes Tarkan’a divaneydi, 6000 kişilik bir sevgi ibadeti… Yüzünden de sevgi akıyor çünkü… Final gecesinde anneciğine seslendi ve hepimize bir türkü yaktı: “Uzun ince bir yoldayım”… Fakat annesine seslenirken, gözündeki sevgi öyle kocamandı ki, o sevgiyi artık herkes görüyor megastarımızda… Protokolde kasım kasım kasılanlar da egolarını bırakıyor işin içinde Tarkan olunca, aşka getiriyor herkesi. İlk gece herkes ayaklanmış dans ederken, “Protokol” diye seslenip sitem ediyordu ki, “Kuzu Kuzu” herkesi ayağa kaldıran şarkı oldu…”Sevdanın son vuruşu” ile bizi yakarken, Aysel Gürel’e selamını da unutmadı, kalbi kocaman Tarkan. Aysel’in, oralardan bile yetişip bize armağan ettiği güzel şarkısını söylerken ve “ben hiç hak etmedim ki böyle unutuluşu” derken şarkının en can alıcı yerinde, Mehtap çok içten ağlıyordu, anneciğine… Herkes “sevgi sevgi” oluyor Tarkan konserlerinde, her yer aşk oluyor. Medyanın itip kakmaya bayıldığı Yıldız Tilbe’nin de aşk dolu sözlerine ne güzel beste yapıyor, Tarkan. Sahici bir kadını, insan gibi bir insanı da bağrına basıyor. Yıldız’ın , “Nefesinde yüzeceğim, yüzümün kıyısına vurdukça” sözlerini “İşim Olmaz” ile öyle güzel şarkılıyor ki Tarkan, bu şarkıyı ilk söylediğinden beri sahnede arkadaki dev ekranda süslenen çiçeklenmeler, içime bahar oluyor… En çok bu yüzden iyi geliyor Tarkan… Şarkıları aşkın iki kıyısını da anlatıyor. Ölümden beter ayrılığı ve biten aşkı anlatan şarkıları canımıza okuyor ve yüzleştiriyor, ya da tam tersine yeni uyanan bir aşkın baharını içimize dolduruyor söyledikleriyle: Nazan Öncel şarkısı “Dudu” ile, ya da Sezen Aksu şarkısı “Öp” ile dinleyenin içinde uyandırdığı aşk coşkusu bambaşka Tarkan’ın… Kalp kırıklıklarımı toplamaya gittiğim her gece, hem gidene ağıt oldu, hem yeni bir aşk ihtimaline çiçeklendirdi Tarkan, bundan ala terapi mi olur? Final gecesinde onu izleyenler arasındaki Cem Yılmaz da, basına şıftırtmış: “Aşkı şarkılarla yaşatıyor” diye… Bırak aşkı yaşatmayı, birinden hoşlanmaya başlayanlara tehlikeli Tarkan, adamı aşık eder… “Düştüm ağına zalim” diyor ya, “Ölürüm sana” şarkısını söylerken, adamı öldürür aşktan Tarkan… Aşık olası geliyor insanın birilerine, hem bir erkek ancak bu kadar cilveli olur ve bu cilve bir erkeğe ancak bu kadar yakışabilir…4 gece üst üste performansına gelince, ayrıca ayakta alkışlanır. “Dudu” şarkısına bir dansöz eşlik ederken, ya da sahneye çıkarken Michael Jacksonvari ateşler, alevler ayrıca şıklık yaratıyor Tarkan’a…”Biz Nereye” şarkısındaki gitar sololar ve vokalistiyle beraber hard rock havası da çok yakışıyor üstelik, “pop star dediğin böyle olur”, dedirtiyor. Dünya starlarının pop şarkılarının birçoğunda da azıcık rock havası ihmal edilmemiştir çünkü. (Bakınız Michael Jackson şarkıları)… Vokalisti de ayrı lokum ve Tarkan’ın sahnesine pek yakışıyor bu arada… Velhasıl 4 gece Tarkan’la aşk doldu Harbiye. Gece sonunda üstümüze düşen yıldızlar sadece harika süslemeler değildi, cebimize yüreğimize yıldızlar doldu Tarkan’dan. Hele ilk gece “Yakar Geçerim” şarkısının girişini duyup da, sahneye Ajda çıktığında, Harbiye yangın oldu, Tarkan Ajda yan yana… Ajda sahneyi yakıp geçen bir performanstan sonra süperstar naifliğine yakışan bir sakarlık yapmasa şaşardım. Seyircinin alkışlarına eşlik ederken, mikrofonunu düşürmesi pek yakışmıştı hallerine. Son gece yanımda devlet büyüklerinden birilerinin yakınlarını kışkırtıp, beraberce “Tarkan” diye çığlık attık ya, gam yemem. Ama ne var ki kalbimi tam verdiğim sevgilinin acılarını kanata kanata “Adımı kalbine yaz” ve “Kayıp” şarkılarında yaşarken, aşık olmak üzere beni kışkırtan birine seslenir gibi: “Gel de uyma şeytana” dedirtiyordu Tarkan. En büyük aşk ve Tarkan gibisi de yok. Hem feyzimi aldım, hem terapimi: gidenleri “unutmamalı”, “sevgiyle anmalı” ama “Yine seveceğim aşkın koynunda uyandıkça”…
 

Etiketler:
nefret