17/12/2008 | Yazar: Kaos GL

Emrah Altındiş

Emrah Altındiş

Milli ve dini bayramlar konusunda İtalya’da da durum Türkiye’den pek farklı değil, bunun biraz Akdenizlilikle de alakalı olduğunu düşünüyorum. Dini bayramlar açısından içinde bulunduğumuz Aralık ayı İtalya’da oldukça zengin, bu dini tatillerin çokluğundan dinin toplumsal yapı içindeki ağırlığı ve öneminin anlaşılması açısından önemli bir parametre olduğunu düşünüyorum. Emrah Altındiş’in yazısı.

Nedir bu tatiller derseniz: İtalya’nın en güzel kentlerinden birisi olan Siena köşemizin pek çok kez konuğu olacak. 1 Aralık Siena’nın koruyucu Aziz Ansanus günü olarak kutlanıyor. Bildiğiniz üzere Hıristiyanlığın doğuşundan itibaren 200 yıl boyunca bu din Roma İmparatorluğu topraklarında yasak. İnanışa göre Romalı bir aileden gelen Ansanus pek çok kez işkencelere tâbi tutulup, Siena’da hapsedilse de bir yolunu bulup Siena’da birçok insanın Hıristiyan olmasını sağlıyor. 8 Aralık ise tüm İtalya’da (İspanya, Şili, Portekiz, Peru....’da da) tatil, nedenine gelince; 9 Aralık Meryem Ana’nın doğumgününden (9 Eylül) tam 9 ay öncesine tekabül ediyor, yani ilk var olduğu anın kutlanması. Meryem Ana’nın var oluşunun ilk anından itibaren kutsal, ilahi ve özel güçlerle dünyaya geldiği düşünülüyor, kutlanan bu kavramın kendisi. 24-25 Aralık ise Natale ya da İngilizcesi ile Christmas: İsa’nın doğumgünü, 26 Aralıkta Aziz Stefano günü. 6 Ocak da yine dini bir bayram olunca, İtalya’da okullar ve üniversiteler 24 Aralık-6 Ocak arasında resmi olarak tatil, işyerlerinde de insanlar bir yolunu bulup tatilleri birleştirmeye çalışıyorlar.

İslamofobi ve Yabancı Düşmanlığı

İslamofobi ve ırkçılık özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından Avrupa’da da el ele yürümeye başlamışlar, İngiltere’den, Hollanda’dan arkadaşlarım da anlatıyorlar. Benim yaşadığım Toskana bölgesi tarihi olarak sol bir kültür barındırdığı için çok fazla hissetmesem de, İtalya genelinde son yıllarda ırkçılık giderek artıyor. İslamofobi ile gündelik yaşamda ilk karşılaşmam geçen y?l Bologna’da cami yapılmasına karşı sağcı bir grup tarafından imza toplandığını görmemle oldu. Ardından, seçimlerde Berlusconi’ye oy vermiş ev arkadaşımla konuşurken, onun da bu imza kampanyasını desteklediğini görünce bir İslamofobik ile yaşadığımı anlamış oldum. Bana camilerin yapılmasına karşı olduğunu çünkü teröristlerin buralarda toplanıp, eylemleri planlayacaklarını, örgütleneceklerini, güvenliklerinin tehlikede olduğunu, 11 Eylül’ü unutmadıklarını vb. bir sürü yersiz şey anlattı. Tehlikeli olan noktaya ise şimdi geliyorum, bu sözler artık İçişleri Bakanı tarafından dillendiriliyor.
Geçen hafta Milano’da Ilam Rachid (42) ve Abdelkader Ghaffar (31) telefon görüşmeleri izlenerek gözaltına alındılar. İki Fas kökenli göçmenin görüşmelerinde (Christmas’da Milan’ın ünlü Duamo’su önünde) bombalı saldırılarla onlarca insanı öldürmeyi planladıkları kayıt altına alınmış ve yakalanmışlar, buraya kadar her şey normal ve güzel fakat bu olay sonrasında yapılan açıklamalar ve tartışmalar ürkütücü. İçişleri Bakanı Roberto Maroni son seçimlerde yüzde 8 oy alan aşırı sağcı Kuzey Ligi (Lega Nord) partisinden. İtalya tarihinde ilk kez Mumbai gibi terörist bir saldırı ile karşı karşıya olduğunu ve bunun oldukça kaygı verici bir durum olduğunu belirttikten sonra ekliyor, ‘daha fazla cami istemiyoruz, zaten genelde kutsal amaçlardan farklı amaçlarla kullanıyorlar.’ Partinin lideri ve kurucusu Umberto Bossi ise yeni camilerin yapılmasını engellemek için bir yasa önerisini meclise sunacaklarını belirtiyor. Tartışmalara Vatikan da katıldı: ‘Camilere hayır demiyoruz ama her şey devletin gözetimi altında olmalı...’ Tüm bu tartışmaların İslamofobiyi ve yabancı düşmanlığın derinleştirdiğine kuşku yok, gördüğünüz gibi benim ev arkadaşının fikirleri iktidarda. Merkez sol ve komünistler tabii ki bu açıklamalara hemen tepki gösterdiler fakat bütün bu kavga gürültü arasında krizin ve 12 Aralık’ta yapılacak genel grevin gözlerden kaçırıldığını belirtmeye ayrıca gerek var mı, bilmiyorum?

Homofobi

Bugünlerde İtalya’da bir başka tartışma da eşcinsel hakları üzerinden sürüyor. İtalyan kültüründe ve dilinde homofobiye rastlamak (ne yazık ki) mümkün ve de olağan. Yaşanan tartışma ise Fransa tarafından Birleşmiş Milletler’e sunulan ve 27 Avrupa Birliği ülkesi tarafından da desteklenen eşcinsellerin cinsel kimlikleri yüzünden ayrımcılığa uğramalarının ve cezalandırılmalarının önlenmesine yönelik yasaya Vatikan’ın muhalefet edeceğini açıklaması ile ortaya çıktı. Papa’nın BM’deki sözcüsü Migliore bu öneri kabul edilirse eşcinsel evliliklerine onay vermeyen ülkelerin baskı göreceğini söyleyerek önergeye karşı çıktıklarını vurguladı, yoğun eleştiriler üzerine Vatikan sözcüsü Federico Lombardi, yasaya muhalefet etmelerine rağmen, eşcinsellere uygulanan (İran ve Suudi Arabistan’da) ölüm cezasına karşı olduklarını belirtmek zorunda kaldı. Bu açıklamaların ardından İtalya’nın en büyük eşcinsel örgütü olan Arcigay, Vatikan önünde, insan hakları için savunmak için büyük bir eylem düzenlemeye karar verdi.

İnsanların dillerinden, dinlerinden, ırklarından, cinsel kimliklerinden dolayı hor görülmedikleri bir dünya dileklerimle.

 


Etiketler: yaşam, din/inanç
İstihdam