04/05/2010 | Yazar: KAOS GL

Bir anda memleketin her yerinden akıl durduran tecavüz haberleri sök&uu

Bir anda memleketin her yerinden akıl durduran tecavüz haberleri sökün etti. Dumura uğradık ve sorduk: Ne oluyor bize?

Öyle ya; biz necip bir millettik. Tüm ahlaki erdemler herkesten fazla bizde toplanmıştı. Elde avuçta yoktu ama faziletlerimiz bir ömür yeterdi millet olarak. Böylesi olaylar nasıl olur da milli refleksimize dönüşürdü?

Hem öyle sıradan tecavüzler de değil. En organize, en vahşi, en kan donduran cinsinden hepsi. 2-3 yaşındaki bebekler de var mağdur, daha orta okul çağındaki çocuklar da, şifa bekleyen hastalar da tecavüze uğruyor, okuldaki öğrenciler de. Çocuk da tecavüzcü, öğretmen de.

Haftalardır okuyorsunuz. Herkes suçluyu buldu, kendince asıl failleri yakaladı, çözümler üretti. Mutlaka sizin de önerileriniz vardır.

İster siz de Emre Kongar gibi tüm sorunları tek bir kavrama indirgeyip “Feodal gelenekten kurtulamadık, bu yüzden” diye nokta atışı sorun tespiti yapın, ister pek çoklarının yaptığı gibi en konforlu eleştiriye sarılın ve ‘suçlu medya’ deyin. İster yetkililerin unutturma politikasını tefe koyun, ister bastırılmış cinsellik çözümlemeleri yapın.

Tamam, aklımız şeyimizde belki. Bu yüzden olayın ‘şey’de başlayıp ‘şey’de bittiğini düşünmek ilk akla gelen. Ve yapılan yorumların ya da önerilen çözümlerin hep ‘şey’e yönelik olması çok olağan.

Ama şunu unutmamak lazım: Bu ‘şeyleşen insanlar’ sadece sonuç.

Hep zalimlik kutsandı bu topraklarda. Hep tecavüzler meşruiyete büründü. Zulmün hep bir bahanesi vardı. İnsanlıktan çıkma halleri hep bir kutsala havale edildi ve olağan karşılandı.
Kürt’ü ezen Türk, Alevi’yi ezen Sünni, muhafazakârı ezen laikçi (ya da konjonktür değişince tam tersi) hep kutsal bir dava olarak meşrulaştı. Adına resmi ideoloji dendi, adına devletin bütünlüğünü sağlamak dendi, adına cihat dendi, olmadık savunmalar baş tacı edildi. Oysa alttan alta bir oya işleniyordu: “Güçlünün güçsüze tecavüz hakkı, bahanesi bulunmak kaydıyla, meşrudur.”

Bugün ilkel benliklerine yenilip insanlıktan çıkarak çoluk çocuğa sarkan sapıklar şaşırtıcı olmamalı bu yüzden. Çünkü detay farkının dışında öz aynı: Güçlü güçsüze tecavüz ediyor, şeyiyle veya ideolojisiyle.

Devlet beka kutsalına yenildi ideolojisinin tutsağı ve dolayısıyla zulüm aracı oldu. Bürokratik elitler var olma heveslerine yenildi ideoloji için kıyım memurları oldu. İnanan ya da inanmayan fanatikler imanlarına yenildi karşı tarafa azap, mahalle mahalle baskı oldu.
Ve yenilgilerin hepsinin toplamında ortak bir şey kaybedildi: İnsani duruş...

Onun için 2 yaşında tecavüze uğrayıp havuza sokulup öldürülen bebek de, cezaevlerinde dışkı yedirilen Kürtler de, Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da katledilen Aleviler de, ikna odalarında onurları üzerinde tepinilen başörtülüler de, hep aynı kaynaktan beslenen tecavüzcülerin kurbanları.

Bu toplumsal bilinçaltından sevgi dolu, birbirinin hukukuna saygılı, insanlığını kaybetmemiş, merhamet duyabilen, ahlak tarafından bağlanan, başkasının acısını da hissedebilen onurlu bir nesil mi bekliyorduk yoksa?

Yapmayın... Tecavüz bizim milli sporumuz ne zamandır. Zekâ da, çeviklik de, ahlak da bu sporda hep daha güçsüzü bulup eyleme geçmek için bir araç ancak.

Herkes çapına göre ringe çıkıyor. ‘Şeyiyle şey edenleri’ tek fail ilan edip utanç tarihinden sıyrılmayı mı düşündünüz yoksa?



Etiketler: insan hakları
İstihdam