11/05/2017 | Yazar: Aslı Alpar

Selvi’nin çizimi, sonrasında Gazetenin ve çizerin sessizliği iktidarın geri adım atmayan tavrına benziyor ve cinsiyetçilik odağında çizimle örtüşüyor.

Selvi’nin çizimi, sonrasında Gazetenin ve çizerin sessizliği iktidarın geri adım atmayan tavrına benziyor ve cinsiyetçilik odağında çizimle örtüşüyor.

Karikatür, üretildiği dönemin çelişkilerini üzerinde taşır ve günceli komikleştirilmiş bir görüş ile tarihselleştirir. Bir tarihsel dönemi anlamak için o dönemde üretilen karikatürleri inceleyebiliriz. Üstelik karikatür aksi örnekleri olsa da iktidara ve onun ideolojisine muhalif bir biçimde kendini var eder, egemenlerin ötekileştirdiği kitlelerin bakışıyla çizilir. Bu nedenle karikatür tarihi egemenlerin yazdığının dışında okumayı da sağlar.  

Peki, muhalefeti kim oluşturur? Resmi gündemin ya da tarihin gerici karakterine karşı duruş sergileyen mizahçılar biraz olsun kendi tarihlerinin ideolojik sığlığından etkilenmez mi? Karikatüristler, kendi dönemlerinde muhalif bir mizahı ortaya çıkarırken, gerçekten muhalif midir?

Tecavüz mü? Hiç komik değil!

Muhalif karikatürün muhalifliğini yeniden düşünmeme, Evrensel Gazetesinde bugün yayınlanan Çizer Sefer Selvi’nin karikatürü sebep oldu. Çizer Selvi bu karikatüründe, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör'ün kuvvetler ayrılığına ilişkin yaptığı açıklamayı tecavüze uğrayan adalet tanrıçası heykeli çizerek ele almış.

Karikatürde tecavüz sonucu hamile kalan adalet tanrıçası “16 Nisan’dan sonra iyice belirginleşti” diyerek şişkin karnını tutuyor.

Eleştiriye kapalı olmak iktidarın tavrıdır

Bugüne dek, kalemini muhalifler için kullanan, cinsiyet kimliğine ya da yönelimine dayalı ayrımcılığa karşı çizen hatta genel eğilimin aksine karikatürde kadını “özne” olarak, politik, mücadeleci olarak çizen Selvi nasıl oldu da birden muktedir olanın cinsiyetçi tavrına yakınlaştı? Mizahını nasıl oldu da tecavüzün meşrulaştırılabileceği şekilde kullandı? Dahası gazete nasıl oldu da sosyal medyada bu çizime ilişkin yapılan eleştirilere rağmen bir açıklama yapmadı, çizer özeleştirisini sunmadı? Politik anlatısını tecavüzü komikleştirerek gösteren bu çizim neden hâlâ yayında?

                                                 Eser: Sara Andreasson

Öyle görünüyor ki, bugün yaşananlar içselleşmiş, görünmez hale gelmiş cinsiyetçilikle ilgili. Özür dilememek, geri adım atmamak, eleştiriye kapalı olmak da bir iktidar tavrı değil midir? Sefer Selvi’nin bu çizimi, devamında Gazetenin ve çizerin sessizliği ile cinsiyetçilik odağında örtüşüyor.

Muhalif yayınların cinsiyetçiliği mizahın konusudur kendisi değil!

Yazının başında sorduğumuz sorulara dönelim. Resmi gündemin ya da tarihin gerici karakterine karşı duruş sergileyen karikatüristler kendi tarihlerinin ideolojik sığlığından etkilenirler. Cinsiyet perspektifinin eksikliği, eserleriyle iktidara muhalif olduğunu düşündüğümüz bu çizerleri bir anda iktidara yaklaştırabilir.

Bize düşen bu çizimleri kabul etmemek, “tecavüzün, şiddetin mizahı olmaz” demek, “komik değil" demek. Tecavüzün mizahı olmaz; muhalif olduğu iddiasıyla yayın yapan ya da eser üretenlerin bu tavrı ise ancak mizahın konusu olabilir.

Editörün notu: Karikatürist Sefer Selvi'den özür

İlgili yazılar:

Bırakalım üzülsünler!

Kentin, bedenin ve unutuşun kitabı: Küçük Kudüs Selanik

Putkaya “Dikiş Nakış”

“Kıyamet Koparken” yapabileceğimiz bir şey var!

Nasır Ali Bey’in ölümü ve Nuriye Gülmen


Etiketler:
İstihdam