17/07/2014 | Yazar: Gözde Demirbilek

kimsenin bak gözde laflarına dikkat et ileri gidiyosun diyemeyeceği kadar geri gitmeyi denedim, arkadaşlar burda hayat yok.

merhabalar merhabalar, size sıcak mı soğuk mu belli olmayan -yani şöyle açıklamak gerekirse evde mide üşüten bir soğuk dışarıda beyin pişiren bir sıcak- ama yeterince rahatsız edici şiddette güneşli bir bandırma gününden bir gün tabağında kenarına kısır bulaşmış karakız pastası gibi sesleniyorum. yağmur yağması için kendimi "yetişmiyor sana sesim bekliyorum gelmiyorsun" romantikliği yaparken yakalıyorum. fakat sonuç olarak, yağmıyor. ben de haliyle kafamı camdan çıkartmıyorum. kadere isyan şov gibi gözükse de varoluşsal bunalımın eşiğinde elma yiyorum. aylardan temmuz.

1 sene hazırlık okuduktan sonra alternatif çeviriler getirmeye karar verdim mesela all my love’e alternatifim "hep seni sevdiğimden" şeklinde oldu. buradan da anladığınız gibi bu 1 sene haybeye okundu. you are welcome’ın rica ederim anlamı taşıdığı bir dile benim de söz hakkım olduğunu düşünüyorum. haliyle kafayı yiyorum. hatta o kadar haybeye okundu ki bu hazırlık geçen gün kazara azelia banks’in bir ara deli ünlü olan benim de "ay ne tatlı şarkı" diye dinlediğim 212 parçasının klibini türkçe altyazılı izledim ve gözlerimden kan geldi. kendimi cumartesi pazarından ucuz diye çocuğuna üzerinde "wanna blowjob" yazılı tişört almış anne gibi hissettim ve bunun ağırlığını size anlatabilir miyim bilmem. bilemem.
 
ingilizce gerçekten üzerine yazılası bi konu diyormuşum. hayır ingilizce sadece insan gibi oturup öğrenilmesi gerekilen bir dil. aksi takdirde benim gibi örnekler çıkıyor ortaya. i’m finish gözün aydın, i’m finish helal olsun. çilek çocuk odası takımı kataloğu kadar yalandan olan bu yaz sinirlenince güzel falan olmayan sinirlenince sadece sinirli olan bir takım insanları güç birliğiyle (buradaki güç güneş birliği de sistemi) yıktı geçti. hepimizden teoride lana del rey pratikte sadece viva ve gala’da klibi çıkan sanatçı yarattı bu yaz. umarım mutludur.

siz de bazen kendinizi sihirli annem’deki taci çaresizliğinde hissediyor musunuz? hatırlayalım, kendisini köpeğe çeviren (işin içine aktivizm katmak gerekirse) TÜRCÜ EŞİ DUDU!!!! damadının iki patronuyla da sevgili olmuş, ikisiyle de ciddi aşamanın köşesinden dönmüştü taci’yle yaşarken. ya da suzan çaresizliği mi demeliyim, seviyosun ama adam inanmadığın şeylere inandırmaya çalışıyor. hmmm... üstüne düşünülsün. bir nesli o köpeği insan olarak görmek için bekletmiş bu şirin gözüken sadist dizi üzerine düşünülsün.

kimsenin bak gözde laflarına dikkat et ileri gidiyosun diyemeyeceği kadar geri gitmeyi denedim, arkadaşlar burda hayat yok. gerçekten yok. aman yürürken yarattığım rüzgar üşütür mü diye diye kasırgaları kendime çektim. evim ocağım dağıldı. doğduğum günden beri gerileme dönemi yaşıyorum çok şükür. arada bi gelen yıkılmalar da var tabi. siz gidin. biri size ileri gidiyosun dediğinde GERİ GİDENİ GÖRDÜK, YERİN YEDİ KAT ALTINDAN BİZE YAZI YAZIYORDU ARADA dersiniz. beni referans gösterebilirsiniz.

------- gazetenin bu eki orangeitnblack izleyenler içindir -------
bloguma sardım bu ara. tumblr’da sürekli görmeye başlayınca birkaç arkadaş tavsiyesi üzerine orange is the new black’e başladım. tabi ki her şeyde olduğu gibi buradaki oyuncuları da birilerine benzetmeye başladım. öncelikle iyi gardiyanı oynayan bennett’in PARMAKLIKLAR ARDINDA’DAKİ CENGİZ’LE aynı insan olduğunun umarım benimle birlikte herkes fark etmiştir. ölünün arkasından konuşmak gibi olmasın ama tricia’nın da tam bir kampüsistan zamanları tuğçe kazaz’ı olduğunu görmemek için kör olmak gerekir. sarı soğukluğu is back. nicky’e gelince, bu kadın shakira’nın la tortura klibinde oynasa mutfak tezgahında red’in gözleri önünde dans etse üzerine siyah zift döküp oraya buraya atlasa onun shakira olmadığını anlamam ben. keşke bir bölümde "şakira kemeri" takıp oynasa. senaristlere mail atıcam bu konuda ama türkiye’de yaşamayan birine şakira kemeri’ni nasıl açıklarım, sıla tokasının, ferhunde’nin kel mithat’ı aldatırken giydiği badinin, hürrem yüzüğünün bu ülkede derin yaralar açtığını nasıl açıklarım. bilmiyorum. mail’imin altına not olarak da eklerim: yalnız alex var ya, neyse konumuz bu değil.
------- orangeitnblack eki burada sona erer -------

şimdi çıkıp kendimi sokaklara vurup, tabi ki kumaş boyası alacağım. çünkü yaz kafayı meşgul etmeden, bir şeylerle uğraşmadan, üretmeden geç mi yor.

Etiketler:
İstihdam