11/12/2010 | Yazar: Ömer Akpınar

5.

5. Homofobi Karşıtı Buluşma’nın Trabzon ayağını düzenleyen Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü (KSAK) hiçbir gerekçe gösterilmeden kapatıldı. Öğrenciler, kararı, rektörlüğün muhalif sesleri susturma çabası olarak yorumluyor.

Trabzonlu öğrenciler, Homofobi Karşıtı Öğrenci Toplantısı için Ankara’daydılar. Konuyla ilgili KSAK’tan Arjen Özgür, Gizem, Özlem ve Gamze’yle görüştük.

Homofobi Karşıtı Buluşma’ya nasıl dâhil oldunuz?
Gizem: KSAK’taki çoğu etkinlik gibi doğaçlama gelişti, bizim herhangi bir sınırımız yoktu. Daha çok karşıtlık üzerinden ilerliyorduk, anarşist görülebilecek bir topluluktu KSAK. Üniversite içinde hareket alanı yaratmak için kurulmuş bir kulüptü. Kaos GL dergisi gittiğimiz bir kafeye düzenli olarak geliyordu. Dergileri okudukça daha çok ilgilendik. Kaos GL’nin internet sitesini takip etmeye başladık. Bizim de genel olarak sistem karşıtlığımız vardı, erkek ahlakına karşı tavır geliştiriyorduk. Bizim de çok bildiğimiz bir alan değildi. Mesela “cinsel tercih” diyorduk, “cinsel yönelim” demeye başladık. “Gey, lezbiyen, trans” gibi kavramların farkını tam net olarak bilmiyorduk. Hepimiz heteroseksüeliz; ama bunu tam olarak bilmiyorduk. “Ben kadınım, o yüzden erkeklerden hoşlanırım zaten” gibi kabullerimiz vardı. Bireysel olarak bizler çok değiştik. Şimdi homofobi karşıtı bir tavrımız da var.

Etkinliğin içeriği nasıldı?
Özlem: İlk önce biz kendi aramızda okumalar yaptık. Kaos GL’yle iletişim halindeydi arkadaşlarımız. Etkinliklerimizde ilk gün KADER üyesi İlknur Üstün ile kadın örgütlenmeleri hakkında kadın-kadına bir söyleşi gerçekleştirdik, kendi içimizde tartıştık. İkinci gün Kaos GL’den Ali Erol LGBT hareketi üzerine konuştu. Melek Göregenli ayrımcılık üzerine bir konuşma verdi. Koray Başar ise daha çok bilgi içerikli LGBT’nın psikiyatrik açıdan ele alınışını anlattı. Ayrıca “Milk” filmini seyrettik ve tartıştık. 

Etkinliklerinizi kampüs içerisinde mi gerçekleştirdiniz?
Özlem: Hayır. Üniversite bizi bu konuda kısıtladı. Afişlerimizi asamadık, duyurumuzu yapamadık. Salon kullanımı için bile izin alamadık. Bize herhangi bir gerekçe de göstermediler; fakat sebebinin homofobi olduğunu düşünüyoruz. Trabzon’un yerelde aktif olan bir sanat evinde yaptık buluşmayı.
 
Arjen Özgür: Bundan önceki etkinliklerimizde salon alma, duyuru yapma konusunda hiçbir engelle karşılaşmamıştık. Konu homofobiye gelince yasaklarla karşılaştık. Birçok firmanın reklamları okulun her yerini kaplamışken okulun kendi kulübü afiş asamadı.
 
Trabzon’da LGBT öğrenci oluşumları var mı?
Özlem: Bildiğimiz kadarıyla yok. Trabzonlu LGBT’ler tamamen gizliler.
 
Trabzon’daki ahlaki beklentiler nasıl?
Arjen Özgür: Biz ev değiştirmek zorunda kaldık, taşınırken kız arkadaşlarımız bize yardım ettiği için. Ahlaki sorunlardan birebir etkilendiğimiz için Kaos GL ile bir ilişki kurma ihtiyacı duyduk.
 
Gizem: Kendini erklik üzerinden tanımlayanların yoğun olduğu bir şehir Trabzon. Kadınlar da çok daha erkeksi ve gücü, iktidarı o erklikle hissediyorlar. “Genel ahlak kimin ahlakı?” söylemini biz de benimsedik, eğer ahlak anlayışınız buysa, biz ahlaksızız. Konu askerliğe geldiğinde “asker değil, ibneyiz” diyebiliyorduk. Ogün Samast’tan ve bir papazın öldürülmesinden sonra Trabzon’a karşı bir önyargı oluşmaya başladı. O yüzden Homofobi Karşıtı Buluşma’yı düzenlemek bir cesaret işiydi.
 
Kulübünüzün kapatılması nasıl oldu?
Arjen Özgür: 2 Ekim tarihinden itibaren bizi kapattıklarını söylüyorlar; fakat bize bu kararı ancak geçen hafta bildirdiler.
 
Özlem: 4 yıl önce kulübümüz açıldığında şaşırmıştık. Muhalif öğrenci kitlesi var okulda ve bu öğrencilerin yaptığı etkinlikler kısıtlanıyor. “Kitap ve Sosyal Araştırmalar” başlığı çok geniş içerikli aslında, bizim bu başlık altında pek çok konuya el atabileceğimizi biliyorlardı.
 
Sizce kulübünüzü neden kapattılar?
Arjen Özgür: Bazı evrakları zamanında getirmediğimizi söylediler. Kulüpler binasındaki projektörü kullandığımızı söylediler. Oradaki projektörü nasıl kullanabileceğimiz hakkında hiçbir yönerge yoktu, bize sadece sözlü olarak yasak dediler. Ayrıca biz söz dinlemiyormuşuz. Bizden hiçbir savunma alınmadı ve bir anda kapatıldı kulübümüz. Bir uyarı bile yapılmadı.
 
Gamze: Yasal olarak önce bir uyarıda bulunulmalı, ardından gerekiyorsa disiplin cezası verilir, en son kulüp kapatmaya gider iş; ama bunların hiçbiri yapılmadan direkt kapatıldı.
 
Özlem: Kapatılmada KTÜ’deki öğrenci hareketinin de etkisi var. Rektörün vakıf bütçesini kendi özel ihtiyaçları için kullandığı iddiasından dolayı öğrenciler yapmak zorunda oldukları bağışları geri istediler. Paralarımızın iadesi için dilekçeler verildi. Öğrenci eylemliliğinin önüne geçmek için öğrencileri susturmak istiyorlar.
 
Arjen Özgür: Okul yönetimi öğrenci muhalefetinden o kadar bunaldı ki resmen öğrencilere savaş açtı. Okula girişte öğrenciler otobüslerden indiriliyor, metal detektörlü görevliler kimlik kontrolü yapıyor. İşin komik tarafı kimliği olmayanlar da içeri alınıyor. Amaç göz korkutmak; fakat hakkımızı hukuksal olarak arayacağız.
 
Gizem: İki sene önce İsrail büyükelçisi geldiğinde Öğrenci Kolektifleri yumurtalı saldırı yapmışlardı ve nizamiyede açlık grevi yaptılar. Orada kamera olmasına rağmen grevdeki öğrenciler Trabzonlulardan dayak yedi, hastanelik edildi, polis karışmadı. Üniversitenin dışında diye bu önemsenmedi. Artık fakültelerin önünde bile polis var! Polisin alanı neresi?
 
Okuldaki diğer kulüplerin işleyişi nasıl?
Arjen Özgür: Okulda 90’ın üzerinde kulüp var; fakat birçoğu sadece kâğıt üzerinde. Aktif olan sayılı kulüplerden biri de KSAK’tı. KSAK’ı kapatarak diğer kulüplere gözdağı vermek istediler. Belgeler ve projektörün kullanımı konusunda Atatürkçü Düşünce Topluluğu’na iki kez uyarıda bulunulmuş; fakat bizim kulübe herhangi bir uyarı gelmedi.
 
Gizem: Bu kulüp senede iki kez “Mantar” adında bir dergi çıkarıyordu ve derginin masraflarını kendi cebimizden karşılıyorduk. Okula herhangi bir ekonomik yükümüz de yoktu yani.
 
Okulunuzdaki genel öğrenci profili nasıl?
Özlem: Çeteler ve reislik üzerinden işleyen bir yapı var.
 
Arjen Özgür: Ülkücülerin toplanma yeri okul tarafından tahsis edilmiş. Kulüplere hiçbir ödenek ayrılmazken, onların yerinde plazma televizyon var. İçlerinden birilerinin de öğrenci derneğine girmesini sağlıyorlar muhakkak.
 
Gizem: Öğrencilerin söz söyleyebileceği yer öğrenci temsilcilikleridir. O da öğrenci derneğinin elinde.
 
Gamze: Seçimler için hiçbir şekilde doğru düzgün duyuru yapılmıyor. Bu istenerek yapılan bir şey. Çok az yere afiş asıyorlar, ya vize zamanı ya da ders zamanı yapıyorlar, hatta seçim saatlerini yanlış duyurdukları bile oluyor.
 
Özlem: Fatih Kampüsü, yani öğretmenliğin olduğu kampüs, tamamen muhafazakâr ve ülkücü. Bu biraz da hocalardan kaynaklı.
 
Okulun kulüp etkinliklerine izin vermesi nasıl oluyor?
Arjen Özgür: İşin bürokrasisi çok önemli bir noktada duruyor. Biz yapmak istediğimiz en ufak şey için bile Çarşamba günleri yönetimin yaptığı toplantıdan izin almak zorundayız. İnanılmaz yavaş ilerliyor ve kulüpler binasında olan insanlar sanki sadece zorluk çıkarmak için orada bulunuyorlar.
 
Özlem: Kulüp açılma süreci de oldukça keyfi ilerliyor, belli tarihler yok cevaplarını açıklamaları için. Siz getirin tüzüğü, sıra ne zaman size gelirse deniyor.
 
Gamze: Öğrencileri kulüplere teşvik etmiyor okul.
 
Arjen Özgür: Okul içinde her yerde sivil polis var. Fişlenme oldukça yaygın. Okul yönetimindeki yolsuzlukla ilgili verilen dilekçeler söz konusunda olduğunda da ikna odaları kuruldu, öğrenciler dilekçelerini geri çekmeye zorlandılar. Geri çekmeyenlerin öğretmenlerinin onlara iyi davranmayacağı yönünde tehditler söylendi.
 
6. Homofobi Karşıtı Buluşma’da yer alacak mısınız?
Gizem: Evet, bu etkinlikleri her yıl düzenlemek istiyoruz. Yalnız yer sıkıntımız var, kimse bizi istemiyor. Ücret karşılığında da olsa bir şekilde ayarlayacağız.
 
Özlem: Yerelde Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği’yle beraber yürütmek istiyoruz. Feminist camiada da LGBT meselelerini tartışmak istiyoruz.
 
Okulunuzun eğitim kalitesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Özlem: Ben bir öğretmen adayı olarak çok daha zor bir alandayım; çünkü tek tip bir öğretmen modeli var. LGBTT birey olduğumu söylersem, mesleğe alınmayacağımı bile düşünüyorum. Bu alanda kendini var edemeyen bir sürü insan var. Özgür bir ortamda değiliz; ama mücadele tam da bu yüzden daha önemli. En azından ders kitaplarındaki cinsiyetçi, homofobik ve transfobik söylemleri kaldırmalıyız. Ben kız öğrencilere daha çok söz hakkı tanımaya çalışıyorum; ama inatla erkek öğrencilerin daha zeki ve çalışkan olduğuna dair bir kanaat var öğrenciler arasında. Bir sözcü varsa, sınıf başkanı varsa o erkektir. Bireysel çabalarımla bunu aşmaya çalışıyorum.
 
Gamze: Ben İktisat Bölümünde okuyorum ve Çalışma Ekonomisi adında bir dersimiz var. Kitaptaki her bölümün başında bir ayet ya da hadis yer alıyor ve konuyla da hiçbir alakası yok. Bu kitapları öğretmenlerimiz bastırdığı için almak zorunda kalıyoruz. Para kazanmak için kendi kitaplarını okutuyorlar. İlginç olan, bu ayetli ders kitaplarına sadece ben ve birkaç arkadaşım şaşırdık, diğer öğrenciler için oldukça normaldi.
 
Gizem: Ders kitaplarının denetlenmesi gerekiyor.
 
Gamze: İktisadi Sistemler adında bir ders alıyorum. Sosyalizmi, kapitalizmi ayrıntılı olarak görmemiz gerekiyor. Sınavdaki soru aynen şuydu: Türkiye’nin yüzölçümü kaçtır? Dünyada yüzölçümü en büyük 3. ve 6. ülke hangileridir? Gerçekten İktisadi Sistemler dersinin sınav sorusu!
 
Okulumuzda yüksek lisans yapan bir öğrencinin öğretmenlere anlatımı vardı. Biz de felsefe atölyesi ve toplumsal cinsiyet konulu olduğu için birkaç arkadaş gittik. “Yaprak Dökümü” kitabındaki kadınların aldığı roldü konu. Konuşulan tek şey Batı kültürüyle böyle olduğumuzdu. Kadınlar daha iyi çocuk yetiştirmeli, edepsiz olmamalı denmeye başladı ve biz çok sinirlendik.
 
Trabzon’da öğrenci olmak zor mu? Sosyal ve kültürel hayatı nasıl?
Özlem: Devlet tiyatromuz var; ama yılda bir oyun çıkarıyor, çok aktif değil. Aktivite olarak çok fazla şey yok.
 
Gamze: Gece dışarıda olduğunda lafla bile tacize uğrayabiliyorsunuz. Öğrenciler için kiralar ailelere olduğundan daha fazla. İki erkek arkadaşımız bardan çıkarken Trabzonlu gençlerin saldırısına uğradı. Küçücük bir farklılığa bile dayanamıyorlar. Uzun saçlı bir erkek tepki topluyor.
 
Gizem: Bar kültürü yok Trabzon’da. Pub’lar var; ama kahvehane gibi yerler. Bir kadın erkek arkadaşıyla gittiğinde aile bölümüne geçerken, erkek-erkeğe gidilirse erkekler bölümünde oturup maç seyrediyorsun. Sanat anlayışı da o kadar yerelde kalıyor ki! Trabzon’da neden bir modern sanatlar merkezi yok? Böyle bir talep yok çünkü.
 
Son dönemlerdeki öğrencilere yönelik şiddet olayları ve protestolar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gizem: Aslında düşünüldüğü biçimde apolitik bir gençlikten farklı bir gençlik tablosu olması oluşturmak istediğimiz muhalif, politik öğrenci kitlesi için de bir umut. Hayalimizdeki üniversite düşüncelerimizi özgürce dile getirebileceğimiz bir yer. KTÜ’de de bir şeyleri başlatmak istiyoruz.
 
Özlem: Uluslararası müthiş bir öğrenci hareketi var. Yunanistan bunu fişekledi ve bunun devamı geliyor. Karadeniz Bölgesi birbirinden kopuk hareket ediyor. Samsun’daki bir eylemden haberimiz olmuyor. Yanı başımızdaki Ordu’dan, Giresun’dan haberimiz yok.
 
Umutlu musunuz?
Gizem: Aslında umudu kıracak her şey direnci artırmayı sağlıyor. Trabzon bir öğrenci için çok zor bir şehir, yoksunluklar içinde; ama bu aynı zamanda sürekli ne yapabilirim diye kendine sormanı sağlıyor. Sürekli üretici ve yaratıcı olmanı sağlıyor. O yüzden umutluyum. 
 

Etiketler: insan hakları, eğitim
nefret