03/01/2009 | Yazar: Deniz Deniz

‘Üniversite yıllarımda başörtüsü yasağına karşı yürüyen kızcağızların suratlarına Atatürk posteri sokan laik yobazlara da şahit olmuştum.

‘Üniversite yıllarımda başörtüsü yasağına karşı yürüyen kızcağızların suratlarına Atatürk posteri sokan laik yobazlara da şahit olmuştum. Travesti kulübünde şahit olduğum olay bana o olayı anımsattı ancak bu olayda Allah adına bir küstahlık var ki buna, hiç kimse merak etmesin Allah da razı gelmez.’ Kaos GL yazarlarından Deniz Deniz 2008’i 2009’a bağlayan gece travesti kulübünde yaşananları yazıyor.

Bu ülkede bazı insanlar kendi hayat tarzlarını başkalarının hayat tarzı üzerinde bir tahakküm aracı olarak kullanmaktan bir türlü vazgeçmiyorlar. Kimi katı laiklik anlayışı kimi de katı dini dogmaları aracıyla farklı gördüğü insanın hayatına karışma hakkını kendinde görebiliyor. Çıkış noktaları farklı olsa da buluştukları tek nokta var: Yobazlık. 2008’i 2009'a bağlayan gece bu ikinci grupta yer alan yobazlığın apaçık bir örneği yaşandı. Hem de bir gece kulübünde, hadi bir "hem de" daha ekleyeyim olayın vahametini anlatabilmek için - hem de travesti kulübünde. Tarikatın birinden üç yobaz kafadar ellerini kollarını sallayarak kulüpleri dolaşıp insanları sözüm ona "Allah'tan korkmaya, tövbe etmeye" çağırdılar. Ben oldum olası her dinin kendini yayma hakkı bulunduğuna inanan ve bu yüzden misyonerlik dâhil her dinin tebliğ yöntemlerine tahammül etmeyi seçen biri olarak, travesti kulübünde karşılaştığım "dine davet" manzarası karşısında hani şu meşhur replikte olduğu gibi tek kelimeyle "oha falan oldum yani!".

Yeni yıla girmeye bir kaç saat vardı. O akşam erkenden kapılarını eğlenceye açan travesti kulübü daha ilk müşterilerini alırken, kons yapan travestiler ise her zamankinden daha alımlı ve şehvete çağıran giysiler içinde geceye konsantre olmaya çalışıyordu. Birden barın giriş kapısından heybetli giysiler içinde üç şahıs belirdi. Önce acaba bunlar Noel babanın yerli versiyonu mu diye bakındılar, yok ama bunlar daha farklıydı. Belki de bir kıyafet balosunun misafirleriydi yanlışlıkla bizim kulübe girmişlerdi. Hayır, o da değil. Adamlar kapıdakilerin "efendim bir saniye" şeklindeki kibar uyarılarına rağmen bilinçli bir şekilde içeri daldılar. Üç kişiydiler. Siyah uzun paltoları, şalvarları ve siyah cüppeleriyle kulübün ortasında beliriverdiler. Bayram değil, seyran değil bu adamlar kimi öpmeye gelmişti. Hayır cuma desen değil, kurban bayramı desen değil, hiçbir namazın vakti de değil. Bugün yılbaşı. Olmaz ya hani belki yeni yılı kendi tarzlarıyla kutlayacaklardır alkol almadan ama o da değil. Onlar içeri daldı kulüp sahipleri de nazikçe ilgilendi. Önce müzik sesinin kesilmesi istendi. Bu istek de yerine getirildi -ki ben olsam kovardım "ammmaa şu meşhur provokatör hazretleri olayı yok mu? İşte ondan bence de kovmamak en iyisiydi"- müzikler kesildi. Grubun başı olan şahıs başladı vaaz vermeye. Ortada dans eden bir kızcağız birden bayılıverdi arkadaşının kolları arasında. Şehvetin ve içkinin su gibi aktığı gecenin başında bütün translar ve hayranları bir güzel vaaz dinlemiş oldu. Ama gerçekten o bayılan kız dışında kimse itiraz etmedi. Bizim translar kenarda anlam veremedikleri manzarayı kıkırdayarak seyrederken, yetkililer ve bazı müşteriler bu yobazlara hak verir gibi başlarını salladılar her "Allah cümlemizden razı olsun" cümlesini koro şeklinde tekrarladılar. Zaten bana da açıkçası bu koydu ama dedim ya there's Turkey! Yani her an her şey olabilir. Madımak kebap house dimdik ayakta çünkü.

Ne hakla

Açıkçası ben seküler hayat tarzı veya herhangi bir ideoloji adına yapılan tahakkümü algılayabilirim ama Allah adına yapılan tahakkümü anlamakta zorluk çekiyorum. Örneğin üniversite yıllarımda başörtüsü yasağına karşı yürüyen kızcağızların suratlarına Atatürk posteri sokan laik yobazlara da şahit olmuştum. Travesti kulübünde şahit olduğum olay bana o olayı anımsattı ancak bu olayda Allah adına bir küstahlık var ki buna, hiç kimse merak etmesin Allah da razı gelmez. Bugün İran'da bile Abdülkerim Suruş gibi entelektüeller peygamberin Kur'an'ın kendisine verilen ilhamla mı, yoksa kelimesi kelimesine Allah'tan duyduklarını birebir yazdırtarak mı ortaya çıktığı konusunda hararetli bir şekilde tartışırken Türkiye din konusunda adeta geride bir yol izliyor. Bakın aynı Abdülkerim Suruş Kur'an’da yer alan örneğin hırsızlık yapanın kolunun kesilmesi gibi ayetlerin o dönemin şartları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, dahası dinin lehine devletin dinden ayrılmasının zorunluluğunu savunuyor. Bugün Türkiye'de Diyanet denilen kurumun entelektüel düzeyi, ne yazık ki ekranlardaki kadın programlarıyla paralel. Diyanet inatla eşcinsellik ve transeksüellik konusunda ya suskun ya da kestirip atmak kolaylığında. Transeksüalite bugün o beğenmediğimiz İran'da bile meşru, ama Türkiye'de hem devlet hem toplum ve hatta transeksüellerin bile gözünde bir günah olarak kabul ediliyor. İşte bu yüzden üç yobaz transların çalıştığı yere girip onları "tövbeye davet etme" küstahlığını gösterirken orada bulunan translar da itirazsız bu küstahlığı kanıksıyor. Gece boyunca bu manzarayı düşündüm. Ertuğrul Özkök ve benzerlerinin "mahalle baskıları" iddialarından tutun da ülkenin muhafazakârlaştığını gösteren son araştırmaya kadar her şey gözümün önünden geçti. Gerçekten ne oluyorduk? Bir travesti kulübünde, hadi geçtik travesti kulübünü herhangi bir kulüpte bu insanların ne işi var? Ne işi olabiliyor? İnanılır gibi değil ama gerçek. Bu yobazlar nereden mi cesaret alıyor? Ve dahası yarın bunların evlerimizin kapısını çalmayacakları garantisini kim verebilir. Hangi iklim onları böyle bir şey noktasında cesaretlendiriyor ve hangi iklim farklı yaşam tarzlarına sahip insanları onların yobazlığı karşısında susturuyor.
Orda en ufak bir karşı koyuş belki bambaşka önü alınmaz bir sonuca doğru giderdi. Sonra alın size Noel kutlayanlar Müslüman dövdü gümbürtüsünü. Ya da tam tersi manşetler: AKP yılbaşı kutlayanları dine çağırdı.

Taksim gece kulüplerinde travestiler 2009’a cüppelilerin tövbeye davetleri arasında girerken, o fotoğraf Türkiye’nin de 2009'a ne şartlar altında girdiği noktasında önemli ipuçları veriyordu.

Yazarımızın önceki haberleri:

[[Türkiye'nin seçimi, LGBTT’lerin seçimi]]

[[Kuyudan iki eşcinsel cesedi çıktı: birine AKP birine de CHP rozeti takılsın!]]

[[Yaftalamak ve hoş bulduk]]

Etiketler: insan hakları
nefret