14/03/2012 | Yazar: B

Kanada, Hollanda, Belçika, Norveç, İspanya, İsveç, ABD’nin 5 eyaletinde ve Meksika’da eşcinseller haklarına kavuştular peki ya Türkiye?

Eşcinsellik sanki söz edilince bile Türkiye’nin çivisi çıkacakmış gibi bakılan konuların başında geliyor.
Bırakın evliliği eşcinsellik konusu bile halen bir tabu.
Eşcinsellik toplumun kafasında hastalık ya da sapkınlık olarak nitelendiriliyor.
Dünya genelinde ise gün geçtikçe gerçeklerin farkına varılmakta ve bu tabular asılarak eşcinsel evlilikleri yasalar kapsamında tanınmaktadır.
Kanada, Hollanda, Belçika, Norveç, İspanya, İsveç, ABD’nin 5 eyaletinde ve Meksika’da eşcinseller haklarına kavuştular peki ya Türkiye?
 
Olaya Türkiye açısından bakarsak evliliklerin toplumu düzenleyici olduğu savunulmakta fakat eşcinsel evliliklerin eşcinselliğe özendirici rol oynadığı düşünülmektedir.
 
Çünkü onlara göre eşcinsellik diye bir şey yok. Bu bir tür hastalıktır ve görmezden gelinmelidir.
Halbuki zaten var olan birlikteliklerin yasalar kapsamında tanınmasının özendiriciliği neresindedir.
Doktorlar eşcinselliğin bir hastalık olmadığını eşcinsel evliliklerin hastalık yaymaktan ziyade özellikle depresyon, uyuşturucu bağımlılığı, AIDS ve kanser gibi hastalıkları azalttığı kanısındayken bunun sapkın ve hastalıklı yani neresi görülmektedir.
Ne yazık ki toplumdaki baskı ve önyargıları asmadan gelecek bir hukuki süreç bile eşcinselleri bu çıkmazın içerisinden çıkaramayacak gibi. Çünkü son yıllarda demokratikleşmek adına AB uyum yasalarına bakarsak Türkiye yasa çıkarmayı öğrenmişe benziyor fakat gelgelim uygulamalarda sınıfta kalıyor.
Toplum olarak kafa yapılarımızı değiştirmedikçe demokratikleşmek adına istenildiği kadar yasalar çıkarılsın sonuç değişmiyor. Hal böyle olunca anketlerde de eşcinsel olduğu halde karşı cinsle evli olanların sayısı azımsanmayacak oranda çıkıyor. Sonuç olarak ise ifade edilmekten korkulmuş bir kimlik, gizli sanal arayışlar, istenilmeyen zoraki mutsuz birliktelikler yaşanıp ve tabi ki mutsuz çocuklar dünyaya geliyor.
 
Umarım toplum olarak tez zamanda kafalarımız da uyum süreci içerisine girer. Batının sadece teknoloji ve bilimini değil saygı ve hoşgörüsünü de kendimize örnek ediniriz.
İşte belki o zaman ayrıcalıksız, önyargısız, kişi hak ve özgürlerine saygı duymayı bilen, barışçıl sevgi ve saygı dolu toplum haline gelebiliriz.

Etiketler:
İstihdam