08/05/2014 | Yazar: Tunca Özlen

Tunca Özlen yazdı: "Haziran Direnişi’nin ilk günlerinde Gümüşsuyu’ndan Taksim’e çıkan yolu kapatan barikatların üzerinde bir genç."

Haziran Direnişi’nin ilk günlerinde Gümüşsuyu’ndan Taksim’e çıkan yolu kapatan barikatların üzerinde bir genç. Fonda yoğun gaz bulutu, gencin elinde gökkuşağı bayrağı. İşte o bayrak, yıllarca “Alışın, buradayız, gitmiyoruz!” demek zorunda kalan LGBT’lerle Gezi’de kurulan barikat yoldaşlığının sembolü aynı zamanda.
 
Sanatçı Gilbert Baker tarafından eşcinsel varoluşunu temsil edecek bir sembol olarak tasarlanan gökkuşağı bayrağı, dünyada ilk kez 1978 yılında San Francisco’da düzenlenen “Gey ve Lezbiyen Özgürlük Günü” yürüyüşünde taşındı. O gün bugündür LGBT yürüyüşlerinde gökkuşağı bayrakları taşınıyor. Gözünü AKP iktidarına açmış 90’lıların, 12 Eylül’den sonra ilk kez sokağa çıkan eski tüfeklerin, TOMA’ya göğüs geren genç kadınların, futbol milliyetçiliğini renklerin kardeşliğine dönüştüren taraftarların belki de ilk kez Haziran Direnişi’nde gördükleri gökkuşağı bayrağını Türkiye’de LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) hareketi 20 yıldan uzun zamandır yükseltiyor. 1980’lerin sonuna kadar uzanan görünür olma ve örgütlenme mücadelesi, Haziran Direnişi’yle birlikte yepyeni olanaklarla karşı karşıya geldi.
 
Haziran: Zirve mi, eşik mi, kırılma mı?
Girizgâhtan da görebileceğiniz üzere Türkiye’de LGBT hareketi Haziran Direnişi ile başlamış değil. Bununla birlikte Haziran tüm toplumsal dinamikler açısından, öncesindeki süreçleri önemsizleştirmek anlamına gelmemekle birlikte, bundan sonrası için sürekli hesaba katılması gereken bir faktör olarak karşımızda duruyor. LGBT hareketi açısından bunun çıktısı, bir dönemin artık kapanması, bu dönemde kazanılmış bazı alışkanlıkların da terk edilmesi gerekliliği oluyor. Toplumun cinsel kimlik çeşitliliğine dair farkındalığının ve saygısının marjinal düzeylerde olduğu, müttefik namına ortalıkta pek kimselerin görünmediği günlerde “dışavurumculuk” diz çökmemenin belki de tek yoluydu. Yok sayılan, görünür oldukları an yok edilmek istenenlerin “Alışın buradayız gitmiyoruz” restini çekmesi her daim meşruydu.
 
Öncesinde verilen emekler ve ödenen bedeller sayesinde, Haziran’la birlikte bir dönemin kapandığı rahatlıkla söylenebilir. LGBT görünürlüğünün yaygınlaştığı, hareketin yükseldiği, aktivist sayısının çoğaldığı, örgütlenmelerin coğrafi düzlemde giderek yaygınlaştığı bu yeni dönem, Türkiye’de adlı adınca gökkuşağı devriminin filizlendiği günlerin habercisi. LGBT’ler, yaşamın ve mücadelenin farklı alanlarında kendi kimlikleriyle görünür olmaları, sorun ve taleplerini gündeme taşımaktaki ısrarları, dayanışma örgütlerini inşa etmeleri sayesinde başlarda kendilerine dudak büken kesimler tarafından artık toplumsal muhalefetin asli bileşenlerinden biri olarak görülüyorlar.
 
20 yılı arkasında bırakan LGBT hareketinin tarihini kabaca üç döneme ayırmak mümkün: Dolaptan çıkış ve kuruluş (1993-2002), sokağa çıkış ve kamuoyu oluşturma (2003-2012), kitleselleşme ve yaygın örgütlenme (Haziran, 2013). Her bir yeni dönemin izlerini bir önceki dönemin sonlarında bulmak mümkün; bu onar yıllık dönemlerle hareketin eşik atladığı gerçeğini değiştirmiyor.
 
Sokak sola çekiyor
Haziran Direnişi, LGBT hareketinin temas yüzeyini genişlettiği, uzun süredir diyalog içinde olduğu kesimlerin (liberaller, anarşistler, feministler, Kürt muhalefeti vs.) çok ötesine geçen bir toplumsallıkla birlikte devindiği yeni bir dönemi de beraberinde getirdi. Cumhuriyetçilerden taraftar gruplarına, liselilerden beyaz yakalı emekçilere kadar geniş bir kesim, LGBT var oluşunu yansıtan sembollerle belki de ilk kez bu kadar yakın ve dönüştürücü bir ilişki kurma fırsatı yakaladı. Haziran Direnişi’nde sağlanan söz konusu görünürlük ve meşruluk, aynı zamanda 2010’ların başında yakalanan yükseliş eğiliminde yaşanan sıçramanın, LGBT hareketinin büyürken yaşadığı dönüşümün ve kimlik siyasetinde yaşanan kırılmanın da habercisi.
 
Haziran Direnişi ile açıldığını söylediğimiz “kitleselleşme ve yaygın örgütlenme” parantezi, toplumsal muhalefeti oluşturan bileşenlerin (sosyalist partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri vs.) cinsel kimlik ayrımcılığı başlığında gözle görülür ölçüde yol kat ettikleri, LGBT hareketi ile aralarındaki mesafenin kısaldığı bir döneme denk düşüyor. Söz konusu mesafe, ideolojik düzlemde kimlik siyaseti / sınıfsal bakış geriliminin, pratik olarak ise “herkes kendi yoluna” yaklaşımının ürünüydü büyük ölçüde. Haziran, öncesinde azalma eğilimine giren bu mesafeyi hızla ve radikal bir biçimde kapattı.
 
Haziran’la birlikte çevresiyle etkileşimi muazzam ölçüde genişleyen, milyonlara hitap ederken on binleri harekete geçirebilen bir LGBT hareketinin yükselişini kabuğunu kırmadan devam ettirme şansı yok. Kimlik siyasetinin bu potansiyeli kapsamasının nesnel sınırları var. Dolayısıyla LGBT hareketi barındırdığı düzen karşıtı eğilimlerinin kendilerini daha özgürce ifade edebilmelerinin yolunu açmalı. 2014 Onur Yürüyüşü, Haziran ruhunu yansıtabildiği ölçüde hareketteki yükselişin yeni bir basamağı olacak.
 
Haziran’la birlikte çevresiyle etkileşimi muazzam ölçüde genişleyen, milyonlara hitap ederken on binleri harekete geçirebilen bir LGBT hareketinin yükselişini kabuğunu kırmadan devam ettirme şansı yok.
 
LGBT hareketinin dünü bugünü
Eski TİP’li İbrahim Eren’in öncülüğünde 1987’de kurulmaya çalışılan ancak girişim olarak kalan Radikal Demokrat Yeşil Parti, bünyesinde LGBT’leri, yeşilleri ve anti-militaristleri bir araya getirmeyi hedefliyordu.
 
Aynı yıl 37 LGBT aktivisti, kendilerine yönelik polis baskısını protesto etmek için açlık grevi yaptı.
 
1993’te Türkiye’de yapılması planlanan ilk uluslararası LGBT etkinliği İstanbul Valiliği tarafından engellenince, bir grup aktivist Lambdaistanbul ismi altında bir araya geldi.
 
1994 yılında Kaos GL fotokopiyle çoğaltılan bir fanzin formatında Ankara’da yayınlanmaya başladı.
 
Kaos GL, 2001 1 Mayıs’ında ilk defa kendi pankartıyla alana çıktı. Onu 2002’de Lambdaistanbul izledi.
 
10 yıllık aranın ardından 2003 yılında İstanbul Onur Yürüyüşü 30 kişinin katılımıyla ilk kez düzenlendi.
 
Kaos GL dernekleşmek için 2005’te resmi başvuruda bulundu. Ankara Valiliği, Türk Medeni Kanunu’nun 56. maddesinde yer alan “Hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz” hükmüne dayanarak dernek tüzüğünün ve isminin ahlaka aykırı olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu. Savcılığın dava açılmasına gerek görmemesiyle birlikte Kaos GL Türkiye’de tüzel kişilik kazanan ilk LGBT derneği oldu. Benzer bir süreci 2006 yılında Lambdaistanbul da yaşadı.
 
Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’nın ilki 2006 yılında Kaos GL tarafından gerçekleştirildi.
 
İzmir Siyah Pembe Üçgen Derneği, 2006 yılında öldürülen yazar Baki Koşar’ın adını yaşatmak için 2009’da “Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Haftası”nın ilkini düzenledi.
 
Tahminlere göre 2010 yılında 5 bin kişiye ulaşan İstanbul Onur Yürüyüşü, 2011 yılında 10 bin, 2012 yılında 20 bin ve 2013 yılında 50 bin kişiye ulaşarak dünyanın en kitlesel LGBT yürüyüşleri arasına ismini yazdırdı. 2014 Onur Haftası’nın örgütlenme hazırlıkları devam ediyor.
 
Türkiye’deki LGBT örgütlenmeleri
Gökkuşağı Giresun
Gökkuşağının Kızılı (Türkiye)
Hêvî LGBT İnisiyatifi (İstanbul)
İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği
Kaos GL (Ankara)
Kars Homofobi ve Transfobi Karşıtı Platform
KeSKeSoR (Diyarbakır)
Kırmızı Şemsiye (Ankara)
Lambdaistanbul
LİSTAG (LGBT Aileleri İstanbul)
Malatya Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gençlik İnisiyatifi
Mersin LGBT 7 Renk Derneği
Mor Balık (Trabzon)
MorEl (Eskişehir)
Pembe Caretta (Antalya)
Pembe Hayat (Ankara)
Roştîya Asmê (Dersim)
Queer Adana
Siyah Pembe Üçgen Derneği (İzmir)
SPOD (İstanbul)
Trans Danışma Merkezi Derneği (Ankara)
Voltrans
ZeugMadi (Gaziantep)
 
Öğrenci LGBT Toplulukları
Ankara Homofobi Bifobi Transfobi Karşıtı Öğrenci Ağı
Ankara Üniversitesi - DTCF Toplumsal Cinsiyet Topluluğu
Bahçeşehir Üniversitesi - Bahçeşehir Gri
Balıkesir Homofobi ve Transfobi Karşıtı Öğrenciler
Bilgi Üniversitesi - Bilgi Gökkuşağı
Bilkent Üniversitesi - Bilkent Renkli Düşün
Boğaziçi Üniversitesi - Lubunya Anti Homofobi ve Transfobi Topluluğu
Ege Üniversitesi - LeGeBiT
Galatasaray Üniversitesi – Lion Queer
Hacettepe Üniversitesi Homofobi ve Transfobi Karşıtı Öğrenci Topluluğu
İstanbul Teknik Üniversitesi - Cins Arı
İstanbul Üniversitesi - Radar Homofobi-Transfobi Karşıtı Öğrenci Topluluğu
Kadir Has Üniversitesi LGBT’lere Özgürlük Cephesi
Koç Üniversitesi LGBT Topluluğu – Koç Kuir
Liseli LGBT Oluşumu
Marmara Üniversitesi – Madimar
Mimar Sinan Üniversitesi - FLU Baykuş
ODTÜ LGBT Dayanışması
Özyeğin Üniversitesi - Prizma LGBTİ
Sabancı Üniversitesi - Cins Kulüp
Uludağ Üniversitesi - Özgür Renkler
Yıldız Teknik Üniversitesi - YTÜ ODA
 
* Bu yazı ilk olarak soL Gazetesi’nin 7 Mayıs 2014 tarihli baskısında yayınlanmıştır. 

Etiketler:
nefret