18/07/2016 | Yazar: Selçuk Candansayar

Şimdi demokrasi, adalet, laiklik talebiyle iktidarı zorlamak için daha çok sebebimiz var. Şimdi iktidarı demokratik mücadele ile köşeye sıkıştırmak için daha çok kanıtımız var.

Eğer başarılı olsalardı bugün, sıkıyönetim altında, sokağa çıkma yasağının olduğu, çatışmaların sürdüğü, kan dökmede fütursuz karanlık bir cuntanın iktidarı gasp ettiği bir ülkede yaşıyor olacaktık. İlk somut gerçek bu.

Meclis açık, siyasi partiler, sivil örgütler, sendikalar açık. Medya işliyor ve yazıp çizebiliyoruz.

Ama bu somut gerçeğin oturduğu zemin darbe girişimi sonrası bizi neyin beklediğini de gösteriyor. Demokrasi kazanmadı yani… Askeri bir cuntayı engelleyen ülke demokratik bir ülke değil. Uzun süredir giderek artan antidemokratik uygulamalarıyla tek adam despotluğuna doğru gitmeye çalışan yönetimle, kendisinden daha da beter olan eski ortağı arasındaki bir hesaplaşmaya tanık olduk. Eski ortaklar arasında sonu kanlı biten bir ayrılık oluyor.

Öyle ki RTE-akp, iktidarını berkitmek için yasa ve kuralları zorlayarak, delerek, çiğneyerek yönetim aygıtına dahil ettiği, rakiplerini çökertmek için kullandığı bir çetenin hedefi haline geldi. Çatışmanın bir nedeni de çetenin, yapıp ettiklerine karşın hak ettiğini düşünerek beklediği iktidar nimetinden payını alamamasıydı.

Unutulmaması gereken en önemli özelliklerden biri bu durum. Cuntaya yeltenen grubun liderleri, ordu, bürokrasi ve yargıdaki hempalarının neredeyse tümü, RTE-akp önlerini açmasaydı, yasa ve kuralları çiğnemeseydi bulundukları görev ve yetkilere gelemeyecek kişiler.

En çok da bu yüzden yurt içi ve yurt dışında azımsanmayacak sayıda insan cunta girişiminin başkanlığa giden yolu açmak için tezgâhlanmış bir oyun olduğunu ciddi ciddi düşünüyor. Bu şüphe eğitimlisinden, eğitimsizine toplumun her kesiminde var. Sokakta, böyle darbe mi olur, bunda bir iş var konuşmaları akıp gidiyor.

RT Erdoğan’ın kendisine sorması gereken en önemli soru bu. Neden insanlar onun iktidarı elinde tutabilmek için her şeyi yapabileceğine dair bir inanç besliyor. Bu denli kanlı bir darbe girişiminin ardında bile çapanoğlu aramaktan kendilerini alamıyorlar.

Yanıtı basit aslında. İktidarı almak ve aldığından bu yana her geçen an daha da sağlamlaştırmak için işine yarayabilecek her kişi, kurum, siyasi yapı her ne olursa, her kim olursa onunla ortaklık kurması. Bu ortaklıkları hiçbir yasa, ilke gözetmeden sürdürmesi ve işi bittiğinde, istediğini aldığında da yine hiçbir yasa, ilke tanımadan onları yok etmekten geri durmaması. Sadece Cemaat değil, Kürt sorunu için yaptıkları farklı mı? Suriye için uyguladığı politika, desteklediği yapılar da aynı stratejiden beslenmiyor mu? Liberalleri vs. konuşmaya değmez.

Ama RT Erdoğan kadar toplumun da kendine sorması gereken bir soru daha var. Sadece komutanı emrettiği için boğaz köprüsüne giden erin boğazını kestiler! Bir diğerini elleriyle linç ettiler. Üstelik bu iki asker görüntülere yakalanabildikleri için biliniyor. O görüntülere asker de bakıyordur herhalde, hem zorunlu olarak asker olan bu halkın çocukları hem de TSK. RTE, köprüdeki IŞİD’cileri de zamanı geldiğinde, onlara ihtiyacı kalmadığında bertaraf edeceğini sanıyorsa çok yanılır.

Cunta girişiminin başarısız olmasının RTE’yi çok güçlendireceğini, artık başkanlık yolunda önünde hiçbir engel kalmadığını sanmak en büyük aymazlık olur. Bu düşüncenin RTE’de olması tehlikeli ama muhaliflerde olması daha da tehlikeli.

Şimdi demokrasi, adalet, laiklik talebiyle iktidarı zorlamak için daha çok sebebimiz var. Şimdi iktidarı demokratik mücadele ile köşeye sıkıştırmak için daha çok kanıtımız var. Başkanlık adı altında tek adam diktatörlüğüne giden yol kadar, özgürlük ve adalet için mücadele yolu da açık. Umudu kesmeyelim, çalışalım.


Etiketler:
İstihdam