10/03/2010 | Yazar: Serdar Acar
Seni ne zaman unutacağımı bilmiyorum. Belki de biliyorum ama unutmak istemiyor da olabilirim. Benden önce, sen beni unutmuşta olabilirsin. Her ne olursa olsun biri mutlaka unutur!
Seni ne zaman unutacağımı bilmiyorum. Belki de biliyorum ama unutmak istemiyor da olabilirim. Benden önce, sen beni unutmuşta olabilirsin. Her ne olursa olsun biri mutlaka unutur! Bıraktığın gibi değilim, öyle kalmayı çok istedim ama tanrı da buna pek müsaade etmedi. Şimdi çıkıp gelsen bir delikten, hangi kusurumu saklarım bilemiyorum. Artık saklamam gereken çok kusurum var.
Zamanı durduramıyoruz bilirsin. Durduramadığım birçok şeyden sadece birisin. Kapıyı çarpıp gittikten sonra ardından içeri giren o ayrılık çığlığı ile tanıştım ve o muhteşem tokadınla yanağıma bıraktığın utancınla. Çatlak dudaklarım ve titrek ellerimle yaşamaya çalışıyorum. Önceden zenginliği tatmış, sonra da fakir kalmış bir yüreğin mal sahibiyim. Utanç duvarları yükseltiyorum seninle benim aramda. Kaktüs bahçelerim de var artık bütün bir yanımda. Ben genelde itiraf edemem içimden geçenleri. Her an bileklerime kelepçe geçirilme ihtimalim var. Bu yüzden yüzüme doğrultulan ışıklarla kaskatı kesiliyorum. Korkmuşum baya yeni yeni idrak edebiliyorum bunları. Çok uzun zaman olmuş aynaya bakmayalı. Seçemediğim mimiklerimde var artık. Cımbızla yolabilir miyim? Deniyorum ama olmuyor. Son sigaramı yakıyorum. İçime çekiyor ve bütün ciğerlerimi dolduruyorum. Çoğu zaman bahaneler üretiyorum. Artık bahanelerim de var. Kendimi ne zaman bloke ettiğimi bilmiyorum. Ağlarken gözyaşlarımı silmiyor, yanaklarımı ıslatmaları bir süre sonra hoşuma da gidiyor. Hastalıklı bir ruhu sevebilirsin? Ben sevmiştim. Gizlediğin Ya da gizlendiğin bütün o duygularınla seni sevmiştim. Sen utanıyor ben utanmıyor ama buna rağmen ben seviyor, sen hala utanıyordun. O bol papatyalı bahçelerinde solmuş ve yerine sarı laleler ekmişsin. Dün sahilde yürüdüm. Deniz hırçın ve dalgalar beni içine çekmek için bağırıyordu. Kendimi ona bıraktım. Beni büyük bir hızla içine aldı ve nefessiz kaldım. Daha sonra çiğneyerek tükürdü bedenimi. Buruşturup attı. Belki bunlar sana bir şeyler anımsatıyordur. Yo hayır ben sadece yazıyorum, sen okuyorsun, sana bir şeyler ima etmiyorum. Sen ima ediyorsun ama bunu kendine yediremiyorsun. Benim sindirdiğim kadar dahi sindiremiyor musun hayatı? Oysa ben senden küçüğüm değil mi? Neyse boşver. Yükseklik önemli değil zaten yaşamak için...
Gitmek için acele etme, sana engel olmayacağım. Sessiz ve sakin git. Başım yeterince ağrıdı. En azından gidişin ağrısız olsun. Yollardaki çizgileri takip et, ben hep öyle yaparım. Belki her seferinde üzerime bir çizgi çekildiği içindir, kimbilir...
Etiketler: