16/02/2010 | Yazar: Deniz Deniz

Israrlı ısrarlı çalan telefona uzanıyorum, ekranda Tomtomcuğum yazıyor.

Israrlı ısrarlı çalan telefona uzanıyorum, ekranda Tomtomcuğum yazıyor. Uykumun bu en tatlı halinde bakıp bakmamakta tereddüt ediyorum bir an ama, hem telefonuna bakmayacağım en son kişi Tomtom’dur, hem de zaten bakmasam tekrar tekrar aramaktan da vazgeçmeyecektir. Huysuz kadın kim bilir gene ne oldu diye geçiriyorum içimden, çaresiz uykulu bir sesle "alo" diyorum. "Seni şom ağızlı uyuyon mu hâlâ akşam oldu kalk. Kalk ta neler neler yapmışsın öğren". Hemen panik vaziyetlerine geçiyorum o sırada devam ediyor, "Yok yok ben kesin kanaat getirmeye başladım. Sen tam bir şom ağızlısın. Hay dilini eşşek arıları soksun emi" diye devam ediyor. Tam uykulu sersem bir vaziyette, "Ne oldu ayol" demiştim ki, "Daha ne olacak! Senin ve o münasebetsiz gey lezbiyen arkadaşların yüzünden Esracığım zor anlar yaşadı" diye sürdürüyor. "Ayol ne geyi ne lezbiyeni, hangi Esra?" diye sormuştum ki, sağ olsun devamını getiriyor: "Ayol sen daha bir kaç gün önce Esra Erol’la gey-i izdivaç diye yazmadın mı?". "Haa evet yazmıştım. Eee ne olmuş yazdımsa?". "Bi de ne olmuş demez mi? Daha ne olsun senin yüzünden kızcağızın programını Lezb-i İzdivaça çevirdiler". "Yapma yaa" dedikten sonra "Kız madi gacı gene beni işletiyor musun yoksa" diye karşılık veriyorum, "Kız valla ölümü gör. Az önce Hollanda'dan bir bayan bağlandı canlı yayına. Ay yüzsüz gacı ben stüdyodaki bayanlardan biriyle evlenmek istiyorum demez mi?" Tam ben "İyi de tomtomcuğum ben lezbi izdivaç demedim ki, geyi izdivaç dedim" diye itiraz etmiştim ki, "Ne fark eder, ikisi de aynı kapıya çıkmıyor mu?" diyerek lafımı ağzıma sıkıştırıyor. (Bu arada aman kimse duymasın bizim Tomtom da trans kimliğine rağmen - gerçi kendini has gacı sanır hep- en az Esracığı kadar homofobiktir)

Hıncını alamamış olacak ki "Yok bunlarda hiç utanma arlanma da yok. Ama Esracığım verdi ağzının payını. Gerçi biraz şok geçirdi ama sonunda bir hareketle ağzının payını verdi. Ohhh" diyerek düşük vitese geçtiğinin sinyalini verdi. Ben tabi o anda koptum gülmekten. Gerçekten mi diye ısrarla sordum. "Sen gül gül. Tabi ki gerçekten inanmazsan yarın öbürgün senin o takıldığın internet sayfalarında okursun. Hadi börek yapıyorum toplan da gel bana" dedi ve kapattı. 
 
Tomtom'cuğum gerçekten haklıymış takıldığım e gruplar ne kelime bütün ulusal basında şok şok’lar eşliğinde Esra Erol’la lezb-i izdivaç haberleri gırla. Eda adındaki eşcinsel kadının yol açtığı ve skandal olarak nitelenen olayı acaba diyerek sonradan ben de izledim. Çünkü bu tür programlar her zaman bir takım şovlara da açıktır. Hatta yapılma nedeni evlilik olduğu halde, evlilik dışında her türlü mizansen ve komedi alır başını gider. Zaten bizzat Esra Erol çıktığı bir programda bizim amacımız eğlenmek demişti. Olay anındaki yüz ifadesine bakılırsa Tomtomcuğumun Esracığı o programda pek eğlenememiş olsa gerek. Kaos GL, "Homofobinin yüz ifadesi" diyerek ne güzel bir başlık atmıştı öyle. İçimden acaba Esra Erol o manşeti gördü mü diye geçirmeden edemedim.
 
Programı tekrar tekrar izledikten sonra, ben şahsen bir şov falan sezmedim. Arayan kişi üstüne basa basa "daha önce bir bayanla evlendim. programınızın formatına güvenerek .." diyor. Daha doğrusu pek bir şey diyemiyor, çünkü homofobi linçe başlıyor. Özür dileyip istekte bulunan bir insana, siz bu şekilde kapıları kapatamazsınız. En azından siz de özür dileyerek bu noktada yapacak bir şeyinizin olmadığını belirtebilirsiniz. Altını çizerek belirtmek istiyorum ki her şeye rağmen bu ülke Esra Erol'un yüz ifadesi kadar eşcinselliğe yabancı değildir. Peki o abartılı ifadenin arkasında ne mi var? Kanımca bu iktidara yakın kanalda çalışıyor olmanın da verdiği "kraldan fazla kralcı" olma durumundan başka bir şey değil aslında. NTV'de katıldığı bir programda, Eda Şen isimli bayanı aradığını "neden böyle bir şey yaptığını sorduğunu onun da bu benim cinsel tercihim saygı duymak zorundasınız dediğini - ki bu bile olayın şov falan olmadığını gösterir- aktardıktan sonra "insanların cinsel tercihi beni ilgilendirmez" gibi klasik savunmalar gevelemiş. Galiba işte sırf bu yüzden sözü edilen yeni anayasada farklı cinsel eğilim ve cinsel kimlikler ibaresinin yer alması bir zaruret artık.
 
Bu ara henüz yarılamış olduğum "olasılıksız" kitabının da etkisiyle, Tomtom'un bu konuda beni suçlamasına neden olan olasılıkları düşünmeye başladım bir an. Eşcinsellerin azımsanmayacak sayıda bulunduğu bir ülkede -evlilik hakkı da dahil- eşcinsellerin bazı hak talepleri, her ne kadar üç maymunu oynayanların iktidarı söz konusu olsa da zaten herkesin malumu. Böyle bir ortamda bir eşcinsel bireyin bu tür evlilik programlarından birine katılıp beklenmeyen bir evlilik talep etmesi de her zaman olasılık dahilindedir. Ve tabi programı yönetenlerin yüz ifadelerinin hortlak görmüş modlara girmesi, ani bir reflekse talep sahibi eşcinselin lafını ağzına tıkaması da büyük bir olasılıktır. Yani benim geçen haftaki yazımda geçen "Esra Erol'la Gey-i İzdivaç" esprisinin yer almış olması olsa olsa bir tesadüftür. Bizim web sayfasını ziyaret edenlerin sayısını ülkedeki eşcinsel nüfusa böldüğünüzde neredeyse olasılık dışı bir rakam ortaya çıkar. Kısacası Tomtomcuğum hâlâ aksini iddia etse de benim günahımı alıyor. Benim bir suçum yok. Ama demin de bahsettiğim gibi, bu ülkede azımsanmayacak sayıda bir eşcinsel kitle var ve bu kitle her geçen gün daha gür bir sesle hak talep ediyor. Böyle bir ortamda bir cesaretlinin çıkıp hem Esra Erol'u hem de bizim Tomtom’u morartması her zaman olasılık dahilindedir. İşte tam da bu noktada acaba "olasılık dışı" olan ne? Bence şu, Esra Erol ve onun gibilerin, "Haklısınız programımızın formatı farklı. Ama size saygı duyuyorum. Eğer isteğinize olumlu bakan bir adayımız varsa programda olmasa bile program sonrası sizinle irtibata geçmesi için telefonunuzu verebiliriz. Çünkü evlenmek sizin de en doğal hakkınız. Dileriz bir gün açık açık sizi buraya konuk alabileceğimiz günler de gelir" demesidir.
 
Adam Fawer'in fizik kurallarını alt üst eden sayfalarında ilerlerken, bir kez daha düşündüm: Yoksa biz de "olasılıksız"ın peşinde miyiz diye. Kendimi düzeltmem uzun sürmedi, hayır hayır bizim peşinde olduğumuz "olasılıksız" değil, olasılık dahilinde olduğu halde, olasılıksızlaştırılan. 
 

Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam