21/12/2016 | Yazar: Selçuk Candansayar

Koşulsuzca şiddet ve savaş karşıtı olmak ve hızla sürüklendikleri gerçeklik duvarı ile aralarından çıkmak gerekiyor.

Burası bizim memleketimiz. Ölümlerden ölüm beğendirmeye çalışıyorlar. ‘Ya silahına sarılıp safa geç ya da namlunun hedefinde sen olacaksın, yap hesabını’ demeye getiriyorlar. Yoksulların parçalanan bedenlerinin yanı başında intikam çığlıkları atmamızı bekliyorlar.

Utanmadan, arlanmadan dökülen kanın kendilerine yönelik bir komplonun parçası olduğuna inanmamızı istiyorlar.

O kadar vasıfsızlar ki adlarının başına kerameti kendinden menkul analist, stratejist gibi afili, cafcaflı sıfatları ekleyince söylediklerinin gerçek olarak kabul edileceğini sanıyorlar. Adam hiç utanmadan, bırakın zerre kadar vicdani bir sorgulamayı yapmayı, yas duygusuna bile kapılmadan höykürüyor ekranlardan “Referanduma kadar bu eylemler sürecek!” diye.

Daha oylanmamış bir yasa önerisinden referandum sonucu çıkacağından emin. Kan dökmelerin de daha kararı alınmamış referandum yapıldığında biteceğini varsayıyor. Analist ya! Hükümet yanlısı bu söylemin topluma ‘başkanlığa evet demezsen daha çok kan dökülür’ demek anlamına geldiğini bilmiyor olabilir mi? ‘Referandum kesinlikle çıkacak’ diyerek, Meclis iradesine (tabii var olduğu umulan) el koymuş olduğunu bilmiyor mu? Bu şekilde konuşmasının bir tür tehdit/ şantaj olduğunun ayırdında değil diyebilir miyiz? Yani bu kan deryası başkanlığı engellemek için ve başkanlık gelirse anında duracak öyle mi?

Aynı zamanda o kadar zavallı ki Kayseri’de daha parçalanmış bedenler sokaktan toplanamadan, kendisini korumaya almaya kalkacak kadar da korkmuş durumda. Sanki Kayseri’deki saldırı o silahsız yoksul erlere değil, onun saygınlığına yapıldı! Saldırının kendi seçim bölgesinde olmasının oylarını düşürebileceği aklına gelen ilk şey. O yüzden kendi hesabından kendisini yedirtmeyeceğini ilan eden tweet yazılıyor. Anlıyoruz ki AKP’lilerin vekilinden bakanına, belediye başkanından Meclis üyesine hepsinin maaşlı trol orduları var sosyal medyada. Hepsi aportta bekliyorlar ve en temel görevleri maaş aldıklarını ‘yedirmemek’.

O kadar vasıfsız ve zavallı ki Kayseri saldırısında hedef alınan tugayın PKK ile süren savaşın en seçkin birliği olduğunu, en çok PKK üyesi öldüren askerlerden oluştuğunu yazıp, söylüyor. Böyle ahmakça böbürlenmesinin, eylemi düzenleyenlere ‘doğru hedefi vurmuşuz’ dedirteceğini, toplumda ise ‘bunca güçlü ve önemli bir hedef vurulabiliyorsa hiçbirimiz güvencede değiliz’ korkusu salacağını bile düşünmekten aciz.
Ama vasıfsız zavallılıklarından daha beter yanları ise alçaklıkları. Alçaklık, kötülüğü bile isteye yapmak. Memleketimiz kan yağmuruna tutulmuşken, başkanlığa giden süreçte önlerinde engel olarak gördükleri her türden muhalifleri temizlemek için hâlâ bu korku ve ölüm ortamından yararlanma derdindeler. Onlara göre her bela Allahın lütfu. Ölümleri araçsallaştırıp, toplumu ‘AKP’den yana olursan, onun yamacında hizalanırsan sağ kalabilirsin’ ile ‘şunlara istediklerini vermezsek canımız tehlikede’ kıskacında tutmaya çalışıyorlar.

Bu amaç için yalan söylemekten, hakikati eğip bükmekten kaçınmak bir yana halkı bir yalan bombardımanı altında düşünemez, sorgulayamaz hale getirmek için uğraşıyorlar. Ölümlerin sorumlusu olarak CHP ve HDP’yi göstermekten ar etmiyorlar.

Ama onların gösterdikleri yanılsama, gerçekliğe bir etki yapamıyor. Onlar alçakça yalan söyledikçe hakikat değişmiyor. En somut örnek Suriye ve özelde de Halep’te olan biten. Onlar Hüsnü Mahalli’yi tutuklayınca Halep hakikati değişmiş olmuyor. 

Alçaklık ancak güçle kotarılabilir bir kötülük. Gücün gitgide tükeniyorsa, hele bir de vasıfsızsan, zavallılığın kendi kaderini hızlandırır, her yeni yalanın eski yalanlarını da faş etmeye başlar. Hızlarını alamazlarsa bu gidişle neredeyse Rus uçağını Kılıçdaroğlu’nun düşürttüğünü, Musul konsolosluğunu Demirtaş’ın bastırttığını söyleyecek duruma gelecekler.

Ama ne yapsalar boş, her yalanın, her alçaklığın üzerinde asıl belirleyici olan gerçeklik var. Gerçekliğe toslamak üzereler, son bir hamleyle bizleri önlerine katıp, yiyecekleri darbeyi hafifletmeyi umuyorlar.

Koşulsuzca şiddet ve savaş karşıtı olmak ve hızla sürüklendikleri gerçeklik duvarı ile aralarından çıkmak gerekiyor. AKP, bizim memleketimiz değil.


Etiketler:
İstihdam