02/12/2009 | Yazar: İdil Engindeniz

Şunu demiyor mesela kimse, “VJ Bülent'i bir simge olarak ele alalım, bu artık bardağı taşıran damla oldu, gelin birlikte eşcinsel çalışanların iş güvencesi için mü

Şunu demiyor mesela kimse, “VJ Bülent'i bir simge olarak ele alalım, bu artık bardağı taşıran damla oldu, gelin birlikte eşcinsel çalışanların iş güvencesi için mücadele edelim”

VJ Bülent'in Kral TV'deki işinden çıkartılmasıyla ilgili yazıları okuduğumdan beri, konuyla ilgili içime sinmeyen bir şeyler olduğunu hissediyordum ama bir türlü adlandıramıyordum. Bugün yavaş yavaş kafamda bir şeyler oturmaya başladı, yazının ilerleyen kısımlarında yanlış anlaşılmamak adına baştan söyleyeyim ki birinin eşcinsel olduğu gerekçesiyle işten çıkarılmasını anlamam, desteklemem ya da savunmam söz konusu bile olamaz. Dolayısıyla, VJ Bülent'in haklarını savunmak için ne gerekiyorsa yapılmasını destekliyorum, yapabileceğim bir şey olursa katkıda bulunmaya da hazırım. Amma velâkin, mesele tam da bir önceki cümlede kullandığım “VJ Bülent'in hakları” ifadesinde düğümleniyor sanki.
 
VJ Bülent konusunu gündeme getirenlerin argümanlarında içime sinmeyen bir şeyler var, özellikle de Oray Eğin'in yazılarında. Öncelikle aklıma gelen şey şu; eşcinselliği nedeniyle işten çıkarılmak ya da çıkarılmasa dahi bu korkuyla yaşamak zorunda olmak salt VJ Bülent'in sorunu değil, dolayısıyla mesele “VJ Bülent için sesimizi çıkartmalıyız, Bülent işine geri dönmeli” vs meselesi haline gelmemeli. Şunu demiyor mesela kimse, “VJ Bülent'i bir simge olarak ele alalım, bu artık bardağı taşıran damla oldu, gelin birlikte eşcinsel çalışanların iş güvencesi için mücadele edelim”. Eğin'in yazısında söylediği bazı şeyler doğru, belli bir konuma gelmiş açık eşcinseller, eşcinsel haklarını gündeme getirme, savunma konusunda “seçkinci” davranıyor olabilirler, o kadar da “açık” olamıyorlardır belki ama konuyu “Murathan Mungan olsa savunurlar ama VJ Bülent'e gelince susuyorlar” noktasına çekmek çok da doğru gelmiyor bana. Aynı şekilde Huysuz Virjin, Fatih Ürek ve (Kuşum) Aydın örnekleri de. Bu örnekler, yine aynı konu çerçevesinde, yani Türkiye'nin ne kadar homofobik bir ülke olduğunu göstermek ve giderek daha da muhafazakârlaştığını ispat için kullanılabilir belki ama uygun bağlamın bu olduğunu düşünmüyorum.
 
Uygunu nedir derseniz, bence gelin bütün bu isimlerin neden Murathan Mungan kadar açık olamadığını tartışalım, Türkiye'nin ikiyüzlü homofobik tutumunu buradan yola çıkıp eleştirelim. VJ Bülent'i özel olarak hatırlamıyorum ama yanlış bilmiyorsam sayılan tüm diğer isimler (Huysuz Virjin, Fatih Ürek ve (Kuşum) Aydın) yıllardır  “asla ve asla eşcinsel olmadıklarının” savunusu içindeler. Onları böyle konuşmaya / davranmaya / sürekli errrkekkliklerini ispata zorlayan / yönlendiren sistemi tartışalım, eleştirelim, bu konuda çekimser davrananları “demokrasiyle imtihana” sokalım iyi güzel ama eh peki biz neredeydik eşcinsellere yönelik ayrımcılıkla ilgili bu zamana kadar yapılan başka pek çok tartışma sırasında? Lambdaistanbul ve Kaos GL'nin kapatılma davalarının karşısında da aynı dirençle durmak gerekmez miydi?
 
Haksızlık ediyorum muhtemelen ama sanki bu konunun bu örneklerle gündeme getirilmesi özellikle şu cümleyi kurmak içinmiş gibi geliyor bana: “VJ Bülent işten atılalı bir haftayı geçti ve ne kadar cılız sesler çıktı medyada...

Çünkü bu eşcinsel lobisi de kendi içinde feci bir sınıf katmanı ve ayrımcılığı olan, aslında son derece faşizan bir çevrenin üretimidir. Yoksa kültür-sanat ortamında ağırlığı bulunan bu lobinin ağa babaları bugünlerde büyük ihtimalle dincilerle, hükümet yandaşlarıyla dizi yazıp, ortak para kazandıkları için mi pek kimseleri ürkütmek istemiyor? 'Aman Fehmi duymasın' mı? 'Başbakan'ın sevdiği radyocuyu karşımıza almayalım' kaygısı mı?”.
 
Belli ki birilerine laf atılıyor ama sırf bu yüzden “eşcinsel lobisi”ni faşizanlıkla suçlamak, eşcinsellik mücadelesinin “İstanbul Film Festivali'nde birkaç tane çıplak erkek görünen film izleyip, dergilerde onları tanıtmaktan öteye gitmediğini” iddia etmek biraz fazla acımasızlık, biraz konu saptırma gibi geliyor. Sanki tartışılması gereken bir konu başka şeylerin arkasında kaybolacakmış gibi...
 
PS: Bu arada, varlığından bu yazıyı yazarken haberdar olduğum www.medyarazzi.com diye bir site, Oray Eğin'in yazısını “ORAY EĞİN'İ KORKU SARDI!” başlığıyla vermiş, spotta da devam etmiş: “'Dün Huysuz Virjin'e, Fatih Ürek'e, Aydın'a, Bugün VJ Bülent'e...' Şimdi Sıra Oray'da mı?.. Tutuşmuş yardım istiyor...”. Eşcinsellere ve eşcinselliğe yönelik üsluptaki terbiyesizliğin, pespayeliğin yeni bir örneği daha, maalesef son olmadığını da biliyoruz.
 
Konuyla ilgili haber: “VJ Bülent, ayrımcılık davası açmalı!”

Etiketler: medya
İstihdam