07/10/2013 | Yazar: Buğra Tokmakoğlu

Benim milletim, benim polisim, benim valim, benim kardeşim diyerek bizimkiler ve ötekiler haline getirildi herkes. Çevrecilere karşı çevrecinin daniskası, gezicilere karşı demokrasi sevdalısı olundu.

11 yıl oldu nerdeyse.

Mağdur, öteki ve ikinci sınıf kelimelerinin gücüyle darmadağın siyasi zeminden yükseldiler.

Gökdelen gibi yardılar gökleri, üst üste 3 seçimle.

Her kesimi kucaklama adına "demokrasi" sözcüğüyle yoğurdular meydanları, ampul motifli bayraklarıyla...

Demokrasinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar çok konuşulduğu, her siyasi söylemin içine eylemleştirilmeden ilave edildiği bir dönem olmadı.

Benim milletim, benim polisim, benim valim, benim kardeşim diyerek bizimkiler ve ötekiler haline getirildi herkes. Çevrecilere karşı çevrecinin daniskası, gezicilere karşı demokrasi sevdalısı olundu. Hiç bilmediğimiz insanlar son 10 yılda inşaatta, bankacılıkta marka oldu, her nasıl olduysa zirveye çıktı, aynı başarıyı vergi listelerinde göremedik.

Kimsenin ne yapmak istediği önemli değildi, üniversitelerde iki kelam laf söylemek isteyenler kapı dışarı edildi yaka paça.

Dün söylenenler bugün unutuldu, dün dündür bugün bugündür anlayışı 24 saatlik dilimlerle en çarpıcı şekilde hissettirildi millete.

Anayasa çalışmaları başkanlık söyleminin odağına yerleştirildi, muhalefet muhalefetliğini de yapamayınca meydanlar Taksim Meydanı’ndaki plansızlık örneği gibi "oyuncak" haline geldi.

İçindekilerle dışındakiler birbirinden uzaklaştı paketin.

Beklenen paket birkaç parmak balla gülümseme yaratırken, alelacele adımlar atıldığı her halinden belliydi.

"Türkiye henüz hazır değil" söylemi kadar yoz ve anlamsızdı süreç dedikleri yolculuk.

Milletin kaç çocuk yapacağına, hangi internet sitesine gireceğine, hangi kitapları okuyacağına dahi karışan bir zihniyetin demokrasi paketinden eşitlik düzenlemesi ve ayrımcılık yasağına dair tatmin edici bir girizgâh okuyamadık.

Sağlık, medeni durum, cinsel yönelim, askerlik, vicdani ret, cinsiyet kimliği gibi konularda bir arpa boyu kadar yol alınamadı. Kitleler yine görmezden gelindi.

Demokrasi denildiğinde kendinden olanın refahını düşünen, mağdur durumdayken göreve gelince başkalarını mağdur etmekten çekinmeyenleri Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın dediği gibi, "Yerin altı da var unutma, eninde sonunda orada görüşeceğiz" sözleriyle ıslıklıyorum.

Ya içindesindir paketin, ya dışında.

 

 

    


Etiketler:
İstihdam