12/09/2012 | Yazar: Ali Baydaş

Ahlakın bacak arasında saklanan bir şey olduğunu sananların, her tür ahlaksızlığa teşne olmaları, evrensel bir kuraldır.

Ahlakın bacak arasında saklanan bir şey olduğunu sananların, her tür ahlaksızlığa teşne olmaları, evrensel bir kuraldır. 
 
AKP hükümetinin adeta, “ordunun ikide bir darbe yapmasına gerek yok; özgürlükleri ezmek için ne gerekiyorsa, biz yaparız” der gibi bir hali var. Muhafazakârlık görüntüsü altında, Roboski katliamını konuşturmamak için, kürtaj yasağını toplumun önüne atan, siyaset yapan tüm Kürtleri hapse atan, köylülerin akarsularını şirketlere satan, sendika, iş güvenliği, gösteri özgürlüğü gibi konularda emekçilerin kazanımlarını iyiden iyiye gerileten AKP’yi, devletçi rejimin bekçilerinin içten içe takdir ediyor olmaları çok mümkün. Nitekim statüko bekçisi isimlerden Ertuğrul Özkök hükümeti övebiliyor; medyanın zıt kardeşleri Akit ile Sözcü, konu Kürtler olduğunda, manşetlerinde ha bire pişti oluyorlar. Evet, Avrupa’nın kimi ülkelerindeki gibi kemer sıkmamız gerekmedi ama iktidarın elleri boğazımızı sıkıyor. Başbakanın ve İçişleri bakanının ayrıştırıcı ve nefret dolu, her tür adaba aykırı dillerinin de (biber gazıyla ölenin arkasından konuşmak, “kız mı, kadın mı”, “tükürüğümüzle boğarız” ve daha niceleri...), imam – cemaat ilişkisi üzerinden topluma nasıl yansıdığını kestirmek zor değil.
 
İşte böyle bir ortamda zafer sarhoşluğu yaşayan Akit ve Saadet Partisi gibi bazıları, nefret yayma odakları olarak öne çıkıyor, Kürtler, demokrat aydınlar ve gayrimüslimlerin yanında, LGBT’leri de sık sık hedef alıyorlar.
 
Geçtiğimiz aylarda Akit’in birilerini karalamak için yaptığı arsızlıklar artık gerçek Müslümanları da çileden çıkardı. Hedef aldığı kişileri PKK’ya yardım etmekle ya da sanki bu bir suçmuş gibi gayrimüslim kökenli olmakla itham eden, hedef gösterdiği insanlardan bazıları gerçekten de katledilmiş olan, gazeteci katili olmakla övünen ve sübyancı yazarını sıkılmadan sahiplenen bu şeytani odağın en trajikomik yanıysa, birilerini ahlaksızlıkla itham etmesi. ‘Ahlakın ahlaksızlığı’nın net bir fotoğrafı, Akit.
 
Hedef aldığı aydınlardan Ali Bayramoğlu, Akit’in istihbarat odaklarına hizmet ettiğini yazdı. Bu konuda bir duyum olmasaydı bile, bu azgın dili ve utanmazlığı Cumhuriyetin entrika geleneğine aşina olarak, zaten tanıyorduk. Evet; Ergenekon Silivri’den ibaret değil. Birileri hâlâ toplumsal barışın ve demokrasinin bu ülkeye asla gelmemesi için var güçleriyle çalışıyor.
 
Akit eşcinsellerden sapkınlar olarak söz ediyor. Bir süre önce Profesör olduğunu söyledikleri Mustafa Erdoğan Sürat ile Zenne filmi üzerine bir söyleşi yayınlamışlardı. Sürat konuyu bir şekilde, “19 Mayıs gösterilerinde küçük kızların külotlarına bakan sübyancılara” bağlamıştı. Dervişin fikri neyse, zikri de odur derler... Kısa bir süre sonra işte bu Sürat, 12 Eylül davasında Kenan Evren lehine tanıklık yapacağını açıkladı. ‘Darbe karşıtı’ Akit’in kılavuzu darbeci çıktı, anlayacağınız.
 
Saadet Partisi de homofobiklikte Akit’ten geride kalmaz ama bir ara bu tür eylemleri öyle bir hal aldı ki, “bayram değil, seyran değil, ne oldu bunlara?” dedik. Ne olacaktı? Gazeteler Erbakan Ailesi’nin miras kavgasıyla doluydu. Bosnalı savaş mağduru Müslümanlar için toplanıp, kaybolan trilyonlar bir tarafta, miras kavgasına düşen Erbakan’lar öte tarafta. İşte böyle insanlar kalkıp, başkalarını ahlaksızlıkla suçlayınca, insanın kanına dokunuyor. Neyse, sonra Erbakan’lar aralarında anlaştılar da, homofobi kampanyasının ateşi söndü. Gerçi üniversitelerin açıldığı bu günlerde gençlik örgütü AGD eliyle yeni homofobi eylemleri yapılıyor; hani şu, şişme Noel baba bıçaklayarak, yılbaşı kutlamalarını protesto edenler...
 
Irkçılık Türk İslamcıların iliklerine işlemiştir. 

Etiketler:
nefret