27/11/2012 | Yazar: Koray Doğan Urbarlı

Bu Pazar, Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) ile Yeşiller Partisi (Yeşiller) üyeleri, partilerinin politik hayatlarını sonlandırdıktan sonra, önceden bu iki partiden birine üye olmayan ve Türkiye’nin çeşitli noktalarından gelen insanlarla Ankara’da buluştular.

Bu Pazar, Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) ile Yeşiller Partisi (Yeşiller) üyeleri, partilerinin politik hayatlarını sonlandırdıktan sonra, önceden bu iki partiden birine üye olmayan ve Türkiye’nin çeşitli noktalarından gelen insanlarla Ankara’da buluştular. Artık yarını bugünden kurmaya başlamanın zamanının geldiği düşüncesiyle biraraya gelenler, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’ne (bundan sonra Yeşil/Sol olarak kullanacağım) “merhaba” dediler.
 
Ankara’da biraraya gelen insanların içerisinde politik olarak en son 11 Eylül 1980’de heyecan duyduğunu söyleyen de vardı; aradan geçen 50 yıla rağmen “Yarını bugünden kurmak” adına çıktığı bu yolda kendisini 21 yaşında gibi hisettiği söyleyen de... İşçisi, işsizi, öğrencisi, profesörü, çiftçisi, kentlisi bu heyecan adına toplandı. 25 Kasım 2011’de başlayan yeni bir siyaset için süreç, 25 Kasım 2012’de son buldu.
 
Bugünden itibaren artık Yeşil/Sol var.
 
Artık Türkiye’de, doğa mücadelesi verecek, verenlerin sesini tüm Türkiye’ye duyuracak bir parti var. Artık Türkiye’de işçi mücadelesinde önlerde olacak, mücadele eden işçilerin sesini tüm Türkiye’ye duyuracak bir parti var. Artık Türkiye’de toplumun, sistemin mağdur ettiği kesimlerin üye olduğu, hep birlikte mağdur kesimlerin yanında duracak bir parti var. Artık kadına yönelik şiddete (Partinin doğum gününün aynı zamanda Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olduğunu ve bunun büyük bir sorumluluk getirdiğini her zaman hatırlamak gerekir!), kadının toplumda her konuda ikinci plana atılmasına karşı çıkacak bir parti var. Cinsel yönelimleri yüzünden zulme ve dışlamaya uğrayanların kolkala örgütlenebilecekleri ve bu zulme karşı bütün olarak durabilecek bir parti var. Ve artık Türkiye’de mutsuz, günlük yaşamın keşmekeşi içerisinde hayatını geçiren çoğunluk için de çalışacak, üretecek bir parti var.
 
Siyasal alanda kazanılabilecek olan, kazanılacak olan her alanı genişletmeye çalışacak olan, değişimi oradan başlatacak olan bir parti var. Yeşil/Sol, bir termik santrale sokakta karşı çıkacak. O santrale belediye meclislerinde, TBMM kürsülerinde karşı çıkacak. O santralin çıkardığı gaz yüzünden yaşanmaz hale gelen Dünya için sokakta olacak. Avrupa Parlamentosu’nda olacak, sosyal forumlarda olacak. O santralin yaydığı gazla zehirlenen işçi ailesinin, çevre halkın yanında olacak. Halk sağlığı için, onlarla birlikte mücadele edecek. Ve santralde iş güvencesiz ve sendikasız olarak çalışmak zorunda kalan işçinin hakları için hem sokakta, hem kürsüde olacak. Yani doğanın, insanın ve emeğin sömürülmesine karşı olacak.
 
Ve, bunları arasında bir seçim yapmadan, öncelik sıralaması yapmadan yapacak bir parti var. Yeşil/Sol parti var.
 
Doğanın, insanın ve emeğin bu kadar yoğun ve engelsiz bir şekilde sömürüldüğü; otoriterliğin ve totaliterliğin, artık televizyonlardaki dizileri bile tek adamın fikrine göre dizayn etmeye çalıştığı bir ülkede işimiz hem çok, hem de zor! Coşkulu bir süreç, coşkulu bir kuruluş ama asıl iş şimdi başlıyor.

Etiketler:
nefret