05/01/2015 | Yazar: Nevim Beğik

En büyük ceza, tanrının ona bahşetmiş olduğu yüce erkekliği kabul etmeyip, hissettiği için kadın olduğunu ifade edenlere kesildi.

Malumunuz birkaç gün önce çılgınlar gibi yeni yıla girişimizi kutladık. Herkesin dilinde sağlık, huzur, barış, mutluluk dolu yeni yıl lafları dolandı durdu.

Yıl 2015 oldu.
Hiçbir şey değişmedi... Hayvanlar, kadınlar, çocuklar tecavüze uğramaya devam etti. Yasa yapıcılar, adil hukuk sistemlerinin, tanrılarının onlara verdiği yetkilerle, ne kadar adil olduğunu gösterip, yine hiçbir şey yapmamaya devam ettiler.

Yıl 2015 oldu.
Huzurun, barışın, yenilenmenin simgesi haline getirdikleri yeni yılda, en az onlar kadar bu isteği duyan kadınlar ’’madem bu kadar isteklisin, al sana o halde’’ dercesine taciz edilmeye devam etti. Üstelik şenlik yapılırcasına ulu orta.

Yıl 2015 oldu.
Kendisi gibi olmayana her türlü nefreti reva görenlerin hâkimiyetindeki bu ülkede hiçbir ölüm, hiçbir kıyım, hiçbir tecavüz, hiçbir hakaret nefret suçu sayılmadı.

Yıl 2015 oldu.
Kadınlar, çocuklar, hayvanlar öldürülmeye devam etti. En büyük ceza da, tanrının ona bahşetmiş olduğu yüce erkekliği kabul etmeyip, hissettiği için kadın olduğunu ifade edenlere kesildi. Çünkü onlar, bu kutsallığa leke sürüp, bayağı ve daha aşağıda olana, yani ’’kadın’’ olan olmaya meyletmişlerdir.

Yıl 2015 oldu.
Eylül Cansın (Mehtap Zengin) adlı bir kadın ÖLDÜRÜLDÜ.

Yıl 2015 oldu.
Bu ne ilkti, ne de sondu. Toplumun en yapay sistemi olan hukuk sistemi, toplumdaki ’’üstün insanların’’ şeriat kanunlarıyla el birliği edip, onlardan olmayan ya da onlar olmak şerefine nail olmayan herkesin, her şeyin  ’’yok olması’’ gerektiğine karar vermişti.
 
Yıl 2015 oldu.
Çıldırmış gibi yeni yıla girdik. Dilimizde imdat!, medet!, bir çare!, biçare!, ölüm!, tecavüz!, hak!, yapmayın!, Allah! gibi, eskilerinden farklı olmayan yeni yıl lafları dolandı durdu. Haykırışımız bitmedi, bitmiyor, bitemiyor... 

Etiketler:
nefret