01/06/2018 | Yazar: Gözde Demirbilek

bi’ dakika, albümde tan yok mu cidden? nitekim çok da güzel okurdu.

bi' dakika, albümde tan yok mu cidden? nitekim çok da güzel okurdu.

yıldızlı şarkılar albümü çıktı, görmemiş olmanız mümkün mü bilmiyorum. yine de görmeyenler için bi' özet geçelim: 39 sanatçı bir araya gelerek son yılların modası olan, önceleri aramızdan ayrılan sanatçıların anısına sonraları öyle ya da böyle bu coğrafyada sesiyle yer etmiş sanatçılar için yapılmaya başlanan projelerden birine imza attı. ilk cd'de aleyna tilki (tabii ki ft. emrah karaduman ve çok güzel), asil gök (derya'nın sevgilisi kategorisinden filan girdin albüme herhalde), bahadır tatlıöz (eksik), berkay (büyük hayal kırıklığısın), cem belevi (anlamlandıramadım bir katılım), ceylan ertem (önce sevmedim, sonraları haksızlık ettiğimi düşündüm), demet akalın (sen alışkınsındır yıldız şarkısı söylemeye, daha iyi olabilirdi), deniz seki (git gide kötüleşiyorsun noluyo sana acaba), derya uluğ (güzeldi gerçekten), ece seçkin (bir tabii ki ft. de buraya ozan doğulu), irem derici (eksik), intizar (siz gerçekten kuzensiniz bence), koray avcı (varlığından rahatsızım), kutsi (şaşırtıcı bir şekilde kendi performansının üstünde), linet (ne bağırıyosun be), mabel  matiz (daha iyi olabileceğini sen de biliyorsun, eksik buldum), merve özbey (sen mükemmel bir detaysın), murat dalkılıç, mustafa ceceli ve niran ünsal (bu üçlüyü allah affetsin günahım kadar sevmem, yorumlarını objektif de değerlendiremem); ikinci cd'de ise edis (mük), emre kaya, elif kaya, ferhat göçer (yine değerlendiremeyeceğim kadar antipatik bulduğum bir üçlü), gülşen (canım, yıldız tilbe şarkısını söylemek için taklit etmene gerek yoktu, sen zaten iyi bi yorumcusun), hakan altun (dost meclisinde seni de konuştuk, sevdiğimiz için olmuş gibi hissettiğimize karar verdik ama olmamış), hande yener (senin de tarkan gibi söylemene gerek yoktu birtanem), ışın karaca (eh), ilyas yalçıntaş (ne yaptın), oğuzhan koç (tahammül edemiyorum sana), röya (beğendim), selim çaldıran (değerini bilmek gerekir parçanın), serdar ortaç (senin bu albümde ne işin var), serkan kaya (çok senin kalemin bir parça zaten), sibel can (bu albüm için şarkı söylemen şaşırttı ama helal olsun), simge sağın (beğendim), zara (kalibrenin üzerinde güzel bir performans sergilediğini ve bu şarkıyla muhafazakâr anadolu kadını çizginden ödün verdiğini düşünüyorum) ve zerrin özer (insan biraz olsun kendi tarzından ödün verir, biraz olsun söylediği şarkının içine girer yazıklar olsun) yıldız tilbe şarkılarını söylüyor.

cd'nin esamesinin okunmadığı bir çağda, yayınlandığı hafta 110 bin satması bence de rekordur.

tek tek performansları yorumlamayacağımı anlamışsınızdır, parantez içi yorumlarımın ötesinde çok bir şey düşünmüyorum. benim bu albümde güzel yorum diyebileceğim en'ler: aleyna tilki, merve özbey, edis ve derya uluğ.

albümde genel olarak bir altyapı sorunu kulağa çarpıyor. çok çalışılmamış ve doldurulmamış altyapıların üzerine pek de özenilmeden getirilmiş yorumlar tat kaçırıcı gerçekten. ve albümü ilk dinlediğim günden bu yana tan'ın eksikliğini çok net görebiliyorum. nolurdu yani iki çıkıp okusaydı, NİTEKİM ÇOK DA GÜZEL OKURDU. (ben de tan'ın albümdeki eksikliğini düşündükçe hiç rahat yatamıyorum bülent hanım, sizi çok iyi anlıyorum)

tan'ın eksikliğini düşünürken dinlediğim cem belevi'nin aşkın içinde aşk var yorumu bana albümde yorumlanan şarkılarla ilgili bazı değişiklikleri sorgulattı.

öncelikle aşkın içinde aşk var'ı dinlerken "canım, canım" kısmını duymayı çok istedim gerçekten. bir depresyonunda diskografiyi ezberleyecek kadar dinleyenler bilirler, bu “canım, canım”lar bir başka şarkısında daha kendini gösterir yıldız'ın. orijinalinde “ey masallardan gelen, her hali benim padişahım” olan sözler “ey masallardan gelen, her hali benim sultanım” olarak kullanılmış. padişah ve sultan her ne kadar eş anlamlı olsa da benim burada burnuma bazı kötü kokular geliyor, şey gibi mesela şey: sultan'ın günümüzde bir “kadın” ismi olarak kullanılması ve padişaha oranla kullanım alanı açısından daha “dişi” bir kelime olması gibi. 

erkek sanatçılara (atamıyorum, sakın yanlış anlaşılmasın, kendisi izmir'in erkek güzellerinden olarak cosmopolitan'a röportaj vermiş) söyletilen şarkılarda bu tip söz değişikliklerinin yapıldığını düşündükçe tadım kaçıyor biraz. erkekler sadece kadınlara, kadınlar sadece erkeklere aşk şarkıları söyleyebilirmiş gibi yaratılan bu havayı mide bulandırıcı buluyorum. bu şarkının cem belevi yorumunda padişah yerine sultan geçmesi umarım yalnız benim kötü niyet okumamdır. yine de ben erkek bir sanatçıdan da “her hali benim padişahım”ı duymak isterdim.

ve yine tan’a dönecek olursak, bu albümde olmasını ve delikanlım'ı söylemesini can-ı gönülden isterdim. dediğim gibi, nitekim çok da güzel okuyacağını düşünüyorum. 

fazla ütopik isteklerimiz yok bence, herkesin herkese şarkı söyleyebildiği ancak bu görünürlüğün sadece erkekten kadına - kadından erkeğe gibi olmadığı bir proje yapmak çok da zor olmamalı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
nefret