01/08/2014 | Yazar: Emre Korlu

Başıma gelenler beni transseksüel yapmadı ya da eşcinselliğimi ön plana çıkarmadı çünkü ben katil ve istismar düşkünü bir yamak olmadım.

"Mersin’de trans bireylere yönelik saldırılara bir yenisi daha eklendi. Mersin Hilton Otelinin karşısında arkadaşları ile buluşmak için sahilde yürüyen Cansu Ateş isimli trans bireyi, kimliği belirsiz bir kişi tarafından silahlı saldırıya uğradı. Ateş’in önünü keserek, silah ile 3 el ateş eden 35 yaşlarında kimliği belirlenemeyen şahıs ardından kırmızı bir bisiklet ile olay yerinden uzaklaştı. Karın bölgesi, dizine ve kalçasına isabet eden kurşunlar ile yere yığılan Ateş, etrafta bulunan yurttaşların yardımı ile Toros Devlet Hastanesine kaldırıldı. Hastanede yapılan ilk müdahalenin ardından Ateş, kurşunların çıkarılması için ameliyata alındı. Üç buçuk saat süren ameliyatın ardından Ateş’in vücuduna isabet eden kurşunlar çıkarılırken, hayati tehlikeyi atlattığı öğrenildi. (Mersin/DİHA)"

Babaannem çok söylerdi zira ben herkesin bir kaderi olduğunu yıllar sonra öğrendim. Pasajın o uzun koridorlarında altmışlı yaşlarında adamdan kaçarken fazlasıyla hissettim alın yazısının eğri çizgisini. Oğlan mı, yoksa kız mı olduğuma karar veremeyen biri tarafından kovalandığım o vakitlerde pek çoğumuzun hayatı işte tam o çizgide kesişiyor dedim. Ya ışığı görüyoruz ya da karanlıkta vuruluyoruz. Tıpkı gökyüzünde telef edilen kuşlar gibi...
Elimdeki yoğurt kasesiyle bakkaldan eve dönerken, ağabeyim bildiğim birinin apartman boşluğunda bacağıma dokunmaya çalışmasıyla irkiliyorum. Yıl çocukluğumun günce yazmayı beceremeyen hali...
 
Meraklı bir grup vardır. Sürekli, “acaba geçmişte başına gelen bir olaydan dolayı mı?” diye sorarlar. Oysa kimseye tecavüz etmeye kalkışmadım. Kan ter içinde koşarken arkamdan gelen ihtiyarı öldürmek istemedim. Korktum fakat korkarken yaptığının ne saçma bir şey olduğunu düşündüm. Transhobi veya transfobi mi? Neydi o insanların içlerinde taşıdığı hırs? Başıma gelenler beni transseksüel yapmadı ya da eşcinselliğimi ön plana çıkarmadı çünkü ben katil ve istismar düşkünü bir yamak olmadım.
 
Kedilere tecavüz etmedim. Bebeklerin ırzına geçmedim. Yaşlıların kollarından çalıp bilezikleri, boyunlarını kesmedim.
 
***
 
1. “Hunharca katledildi bir peruk.
Sutyenler kirletildi, rujlar, rimeller bulandı karanlığa” diyor.
Bir tek Cansu’yu anlatırsam olmaz. Lale’den, Azra’dan, Çağla’dan, Sevda’dan yani kısacası nefret cinayetine kurban giden yüzlerce trans kadından da bahsetmem lazım.
 
Cansu, şanslıydı. Bir kez daha nefes alabilecekti. Bir başka bahara kaldı bile diyebilecekti en azından kurduğu hayaller için. 
 
Oysa yara izlerinin kolay kolay iyileşmediği yerlerden geldim ben. Bir şairin yitik ayetlerine sızdım. Arkadaşımın kanserle mücadelesinde tuttum en apansız orucumu. Öyle kolay değildi zatürreeye kapılmış acıları ciğerlerimden öksürükle temizlemek.
 
Hastane yeşili kadar soluk bir renk gördünüz mü hiç? Sanki o renk daha çok kaybetme korkusu yaşamanızı ister gibi durur karşınızda. Acınızdan zevk aldığını hissedersiniz. Hastaneye girer girmez tüm diğer yeşilleri unutursunuz sonra bekleyiş başlar.
 
O asır gibi süren bekleyiş. Dört nefret kurşununa rağmen Cansu’nun uyanmasını umut edersiniz; rağmenler umurunuzda bile değildir. Çünkü ümit orada başlar. O pasajın güneşe bakan çıkışında...
 
Ve “Çiçekleri vuruyorlarmış,
hepsini hapse atmışlar.
tanklar sokağa inmiş,
ezmişler bütün bezden bebekleri.” diye mırıldanıyor ya Ümit Manay.
 
Bizim için de burnu bile kanamadan kurtuldu yazsınlar.    

Etiketler:
İstihdam