06/10/2009 | Yazar: Selçuk Candansayar

Yoksulluk, seksenlere kadar temizlik, dürüstlük, namusluluk gibi kavramlarla eşleştirilerek, bir çeşit kutsanmaya tabi tutulurdu.

Yoksulluk, seksenlere kadar temizlik, dürüstlük, namusluluk gibi kavramlarla eşleştirilerek, bir çeşit kutsanmaya tabi tutulurdu. Türkiye gibi bizatihi yoksul olan ülkelere özgü değildi bu durum; hem Hıristiyan hem de İslam dininin baskın olduğu coğrafyalarda yaygındı. Her iki dinin ‘bir lokma, bir hırka’ inancı yoksul yığınların, yoksulluklarıyla ‘onur’ duymalarını sağlardı. Yoksulluk iyiliğin ve saflığın, zenginlik ise yozluğun ve kötülüğün kaynağı gibi görülürdü.
Yoksulluğun ahlaki çöküşle eşleştirilmesi seksenlerle birlikte ilgi çekici bir şekilde tüm dünyada neredeyse aynı anda başlamıştır. İlk adımın madde kullanımıyla suç ve bu ikiliyle göçmenlik (beyaz ırk dışı gruplar) ve yoksulluk ikilisi arasında, bağ kurulması olduğu söylenebilir. Ana yapıştırıcı, madde kullanımıdır (esrar, eroin vb). ABD ve Avrupa ülkelerinde madde kullanımı ağırlıklı olarak çalışan orta ve orta üst sınıfta görülmesine karşın, yoksul ve beyaz ırk dışı olan madde kullanıcıları ile suç arasında kurulan ilişki, sanki yalnızca yoksul ve alt sınıftan olanlar madde kullanıyorlarmış gibi bir yanılsama geliştirmiştir.
Madde kullanımı tek başına suça eğilimi artırmamaktadır. Çok sayıda ‘zengin’ hiç suç işlemeden (!) madde kullanmaktadırlar. Oysa kamuoyunda sanki tüm madde kullanıcıları suç işler ve maddeyi de sadece yoksul ve eğitimsiz olanlar kullanır gibi bir inanış vardır.
Medya, bu çarpık algıyı sürekli kuvvetlendirecek şekilde haber inşa eder. Madde kullanıcısı ünlü biri olduğunda cezaevinde tutulmasına isyan edilirken, yoksul biri olduğunda kadınsa ‘kötü yola düşmüş’, erkekse ‘suça eğilimli’ gibi hikâye edilir. Yoksulların madde kullanım öyküleri ana babalara ‘çocuklarınıza sahip çıkın, onları kontrol edin’ azarlamalarıyla verilir.
Madde kullanımı ile suç ve bu ikisiyle yoksulluk arasında kurulan ilişki, yoksulların zengin olmaya çabalayan, suça eğilimli, kötü yola düşmeye hazır ve bu amaçla her tür ahlaksızlığa eğilimli, günaha yatkın kişiler olarak kurgulanmasını kolaylaştırmıştır.

‘Kir’li Kodlama

Bu süreç yoksulluğun gizlenmesi gereken, utanılan, değilmiş gibi yapılması zorunlu olan ve aynı zamanda da kurtulmak için uğraşılması gereken bir ‘kir’ olarak kodlanmasını doğurmuştur.
Orta sınıfın herhangi bir sıradan sohbetine bu amaçla kulak verenler otomobillerden, evlerden, tatillerden ve sahip olunanlardan başka konuşulan bir şey olmadığını fark edeceklerdir. Bir yıl boyunca boğazından keserek ‘2 gece 3 gündüz’ 5 yıldızlı tatil köyüne gidenlere çok kişi tanık olmuştur. Tatil yapmak için değil ‘orada olmak ve onlar gibi olmak’ için biriktirilir o paralar.
Zenginlik gizlenip, yoksulluktan gurur duyulurken tersine bir anlayışın yaygınlaşmasıyla, yoksul olmaktan kurtulanların ‘başarı’ hikâyeleri öylesine övülür olmuştur ki, yoksulluğu bir erdem olmaktan çıkarıp, ancak aptalların, beceriksizlerin yoksul kalacakları anlayışı yerleşmeye başlamıştır.
Bir zamanlar altı delik pabuçla yürüyerek gidilen okullardan erişilen nokta, hâlâ altı delik pabuç giyenlerin yüzlerine, ne kadar aptal, ne kadar beceriksiz olduklarını tokat gibi çarpmaktadır.
M.K. için hem zamanın Emniyet Müdürü hem de Başbakan’ın kızın ailesini suçlayan açıklamalarının alt metninde ‘yoksulluktan kurtulmaya çalıştınız ama yüzünüze gözünüze bulaştırdınız’ suçlaması yatmaktadır. ‘Kızınıza sahip çıksaydınız’ azarlamasında kızın zengin bir ailenin çocuğuna ‘yanaşmaya’ kalkmasına göz yuman aile anlayışı vardır. Üstelik zanlının yakalanması öncesinde ortaya çıkan milyon dolar hikâyesiyle ilgili imalar bu azarlamayı yapanların haksız olmayabilecekleri gibi yorumlanmıştır medyada. Kurban ile zanlının gezip dolaştıkları yerler, msn yazışmaları, teğmene çekilen mesajlar vs her tür ayrıntısıyla verilirken de bu ima vardır. Zanlı adliyeye getirilirken asılan ‘satılık kız’ pankartı tam da bu yorumların eseridir.
Zengin erkeğin kandırdığı yoksul ve saf kızdan, zengin erkekle zenginlik hayali kuran yoksul ve düşük ahlaklı kız tiplemesine olan kayma, yoksulluğun onursuzlaştırılmasının miladı olarak tarihe geçecektir


Etiketler: yaşam
İstihdam