04/10/2010 | Yazar: Eda Kemal

Geçenlerde bir haber programında Ankara Katı Atık İşçileri Derneği’nden Mehmet Ali Mendillioğlu’nu dinledim.

Geçenlerde bir haber programında Ankara Katı Atık İşçileri Derneği’nden Mehmet Ali Mendillioğlu’nu dinledim. Bir yandan katı atık işçilerini ‘kaçak çöp avcısı’ olarak niteleyen ve bu işi, çalışanı iliğine dek sömürecek firmalara devretmek isteyen sisteme karşı örgütlenmenin öneminden bahsediyor. ‘Kamusal vicdan’a inancını yitirmiş, televizyon başında izleyen milyonları haklılığına inandırsa da harekete geçiremeyeceğine inanmış biri… Yaşamayan bilmez, bilmeyen harekete geçmez diyor, belki haklı olarak. Diğer yandan göz ardı ettiği, empati kurmak için birebir yaşamanın şart da olmadığı, ötekiliğin bazı tecrübeleri ortaklaştırdığı...

Ve ona şöyle demek istedim: Ben katı atık işçisi değilim. Ama seni dinlerken belki de ötekiliğin hassasiyet kazandırdığı antenlerim harekete geçti. Senin bir öteki ve ötekiler arasından ayrışıp televizyona çıkan bir figür olarak maruz kalacağın (belki çoktan maruz kaldığın) önyargılar üşüştü kafama, ki benim maruz kaldıklarımdan çok da farklı değildi.
Birkaç kelam ettikten sonra işini sorduklarında  ‘Aaa, hiç de kâğıt toplayıcısına benzemiyorsun!’ diyorlardır.
 
‘Sen diğer kâğıt toplayıcılar gibi değilsin. Çoğu tinerci, kapkaççı vb.’ diyen de çıkıyordur kesin. (Artık hangi uygunsuz faaliyeti yakıştırırlarsa)
 
‘Diğerleri için neden bu kadar uğraşıyorsun, herkesin kişisel sorunu kendine’ demiyorlar mı?
Sanırsın ki bu memlekette hatta dünya üzerindeki her katı atık toplayıcısını tanımış, üşenmeyip bir de istatistik çıkarmışlar. Senin diğer kâğıt toplayıcılarından hiç farkın olmadığını, hepsinin sizin bizim gibi insan olduğunu, sorunların kişisel değil, sisteme dair, toplumsal sorunlar olduğunu boşuna anlatmaya çalışıyorsun eminim. Anlamıyorlar mı? Şaşırmıyorum. Çünkü ben de hiç eşcinsele benzemeyen (!) bir eşcinselim. Sapkın hislerimi (!) yaşamak adına fazla uğraşmamalı, etliye sütlüye pek bulaşmadan, bana verilenden fazlasını talep etmeden sistemin içinde uslu uslu oturmalıyım. İnsanlar cinsel kimliği ya da yönelimi nedeniyle baskı görüyormuş, nefret cinayetine kurban gidiyormuş, kimi intihar ediyormuş, kime ne canım!!

İşte böyle Mehmet Ali. Sen çöp için düşmüşsün yollarla, bense düşmüşüm kötü yollara! Ama vicdana inancımı yitirmedim ben yine de. Televizyon izleyen kitlelerin vicdanına olmasa da, ötekileştirilenlerin vicdanına... Bir zamanların meşhur şarkıcısının lafı vardı, hani yolu sevgiden geçenleri birleştiren. Ben onun naifliğini paylaşmasam da, ortak hislerin ortak bir vicdan yaratacağına ve mücadelemizi güçlendirecek, tamamlayacak, hakiki kılacak tek şeyin bu olduğuna inanıyorum. Yolu ötekilikten geçenlerle bir gün mutlaka bir yerde buluşuruz diyorum.
 
Eda Kemal

Konuyla ilgili yazılar: Yoksulluğun LGBT Halleri
[[http://www.kaosgl.com/icerik/yoksulluk_yazdigin_seye_baslik_bile_bulamamaktir_biraz_da|Yoksulluk Yazdığın Şeye Başlık Bile Bulamamaktır Biraz da]]

Etiketler:
nefret